Japonya'da her üç evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor. Boşanmaların sayısı uzun süreli bir artıştan sonra düşmeye başladı ancak bir nokta dikkat çekici. 20 yıldan fazla süre birlikte yaşadıktan sonra boşanan çiftlerin oranı 2020'de yüzde 21,5 ile rekor seviyeye yükseldi. Detaylar için buyurun...👇
Japonya'da her üç evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor. Boşanmaların sayısı uzun süreli bir artıştan sonra düşmeye başladı ancak bir nokta dikkat çekici. 20 yıldan fazla süre birlikte yaşadıktan sonra boşanan çiftlerin oranı 2020'de yüzde 21,5 ile rekor seviyeye yükseldi.
Jukunen-rikon (gri boşanma) adı verilen bu fenomen, kocalarını desteklemekten bıkmış kadınlar arasında yaygınlaşıyor. Ama bu evliliklerin bitmesi neden bu kadar uzun sürüyor?
Ebeveynlik ve boşanma Japon kadınlarını finansal olarak zor durumda bırakıyor. Japon kadınlarının omuzlarına yerleştirilen ebeveynlik yükü dayanılmaz derecede ağır.
Küresel bir anket, ebeveynliğin olumsuz etkilerinin Japonya ve Güney Kore'de Çin ve Güneydoğu Asya gibi diğer Asya ülkelerine kıyasla son derece büyük olduğunu gösteriyor.
Japon kadınların yüzde 44'ü çocuk sahibi olduktan sonra işlerini bırakıyor. Bu da araştırmaya dahil edilen hem G7 hem de sekiz Asya ülkesi arasında en yüksek oran.
Japon kadınlarının evde kalmayı seçmesinin arkasındaki motivasyonlar farklılık gösteriyor. Ancak sosyal medyada bu ankete verilen tepkiler cinsiyet klişelerini ortaya koyuyor.
“Japon kadınlar şanslı. Batılı ülkelerdeki kadınlar, Japon kadınları gibi çocuklarıyla vakit geçirmenin mutluluğundan mahrumlar.'
Kadınlar için güvenilir mali kaynakların eksikliği zorluklara yol açıyor. Japonya yoksulluk sorunu olmayan bir ülke gibi görünse de bekar annelerin yoksulluk oranı yüzde 45. Bu, küresel ortalama olan yüzde 32'den çok daha yüksek.
Koca sadakatsizlik yaptıysa, karısı nafaka talep edebilir. Ancak kocanın standart bir boşanmada karısının hayatını maddi olarak desteklemesi beklenmez. Japonya'daki dört babadan üçü boşanmalarından sonra nafaka ücreti ödemiyor. Genellikle çocuklarıyla bağlarını tamamen koparıyor.
Cinsiyet klişesi ve yasal güvenlik eksikliği, kadınların yaşam seçimlerini sınırlayarak birçok kişinin yürümeyen bir evliliğe katlanmasına neden oluyor. Bazı kadınlar, boşanma sırasında mal varlıklarından adil bir pay almak için kocaları 60 veya 65 yaşından sonra emeklilik maaşını alana kadar sabırla bekliyor.
Japonya, evli çiftlerin yasal olarak tek bir soyadı kullanmasını gerektiren tek ülke. Bu da evdeki dengesiz güç dinamiklerine yol açıyor. Evli kadınların yüzde 96'sı kocalarının soyadını alıyor.
Çocuklar boşanmada reşit değilse, tek velayet ve tek soyadı sistemi işleri karmaşıklaştırıyor. Japon yasaları genellikle anneye tek velayet verir ancak soyadı sorunu çözülmeden kalır. Çocuklar aile adlarını annelerinin kızlık soyadıyla değiştirmeyi tercih ederse, bu onların özellikle okulda sosyal yaşamlarını etkileyebilir. Bu, Japon kadınlarının kötü evlilikleri sürdürmesinin bir başka nedeni.
Japon kadınları dünyadaki en uykusuz insanlar. Japon erkekleri hala ev işlerinden kaçınıyor ve kadınlar kocaları emekli olduktan sonra bile rahat bir hayat süremiyorlar.
Bazı kadınlar, bitmeyen ev işlerine ve ücretsiz yaşlı bakımına katlanmak yerine hayatlarını yeniden başlatmayı tercih ediyor.
