Türkiye tarihinin en büyük sivil katliamı olan 10 Ekim Ankara Katliamı için yargılama süreci bugün başladı. Davanın ilk celsesi Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. 36 sanıktan 16'sı halen yakalanmadı. 5 sanık ise davada tutuksuz yargılanıyor. Sanık avukatlarından 10'u davadan çekildi...
100'ün üzerinde kişinin yaşamını yitirmesine, 400’den fazla kişinin ise yaralanmasına neden olan saldırı ile ilgili davada 493 şikayetçi bulunuyor.
Duruşma öncesi basın açıklaması yapıldı.
Fotoğraf: @ArzuCerkezoglu / Twitter
Davanın ilk celsesi Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.
Duruşmaya tutuklu sanıklardan bazıları, patlamada yaralanan ve yakınlarını kaybedenler ile tarafların avukatları katılıyor. Bazı sanıklarla ise sesli ve görüntülü sistem üzerinden bulundukları cezaevinden bağlantı kuruluyor.
Ailelere 'şov yapmayın' diyen iki polise tepki
Ailelerin duruşma salonundaki fiziki koşulların sağlanamadığı yönündeki tepkilerinin ardından iki polisin 'şov yapmayın' demesi üzerine gerginlik yükseldi.
Ailelerin tepkisi üzerine mahkeme, iki polisin kimlik tespitini yaptı.
Kamu görevlilerine yargılama yok
Fatih Pınar / AFP
10 Ekim davasına ilişkin dikkati çeken en önemli unsuru, tüm başvurulara rağmen hiçbir kamu görevlisinin katliamdan sorumlu tutulmaması oluşturdu. 10 Ekim Mitingi’nin düzenleyicileri tarafından geçtiğimiz yıl kamu görevlileri hakkında yapılan suç duyurusuna işleme konulmaması kararı verildi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, dönemin Ankara Emniyet Müdürü Kadri Kartal ve sorumluluğu bulunan diğer kamu görevlileri ile ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan başvuru işleme konulmadı.
Katliamın hemen sonrasında alana biber gazı atılıp polisin güç kullanması gündeme getirilecek
Avukatlar, mahkemede polisin patlamaların ardından yaralıların da bulunduğu alana biber gazı atmasını da gündeme getirecek. TTB’nin hekim tanıklıkları ile uzman görüşlerine dayanarak hazırladığı ve kamu görevlilerinin patlama sonrası davranışları sonucu yaşam hakkı ihlalleri yaşandığı tespitini içeren raporu da delil olarak mahkemeye sunulacak.