T­a­m­ ­1­0­0­ ­Y­ı­l­ ­B­o­y­u­n­c­a­ ­B­i­n­l­e­r­c­e­ ­M­a­h­k­u­m­u­n­ ­İ­ş­k­e­n­c­e­y­l­e­ ­H­a­y­a­t­ı­n­ı­ ­K­a­y­b­e­t­t­i­ğ­i­ ­B­i­r­ ­H­a­p­i­s­h­a­n­e­ ­O­l­a­n­ ­Ş­e­y­t­a­n­ ­A­d­a­s­ı­

T­a­m­ ­1­0­0­ ­Y­ı­l­ ­B­o­y­u­n­c­a­ ­B­i­n­l­e­r­c­e­ ­M­a­h­k­u­m­u­n­ ­İ­ş­k­e­n­c­e­y­l­e­ ­H­a­y­a­t­ı­n­ı­ ­K­a­y­b­e­t­t­i­ğ­i­ ­B­i­r­ ­H­a­p­i­s­h­a­n­e­ ­O­l­a­n­ ­Ş­e­y­t­a­n­ ­A­d­a­s­ı­

Karayipler'in Fransız Guyanası kıyısında yer alan Şeytan Adası, uzun yıllar en azılı suçluların tutulduğu bir hapishane görevi gördü. Yetersiz koşullar ve mahkumların durmadan kaçmaya çalışması burayı ölümün kol gezdiği bir hale çevirdi.

1852'den 1953 yılına kadar bir ada hapishanesi görevi gören Karayipler'deki Şeytan Adası, pek çok ada hapishanesinden çok daha korkunç bir yerdi.

1852'den 1953 yılına kadar bir ada hapishanesi görevi gören Karayipler'deki Şeytan Adası, pek çok ada hapishanesinden çok daha korkunç bir yerdi.

Hapishanedeki yetersizlik, gaddar gardiyanlar ve mahkumların umutsuz kaçış girişimleri, adayı 'ölüm adası' haline getirdi.

Palmiye ağaçları ve masmavi deniziyle Şeytan Adası dışarıdan tam bir cennet olarak görünüyor.

Palmiye ağaçları ve masmavi deniziyle Şeytan Adası dışarıdan tam bir cennet olarak görünüyor.

Fakat yaklaşık 100 yıl boyunca Fransız ceza kolonisi altında on binlerce insanın ölümüne sebep oldu.

Şeytan Adası'na gelen suçluların herhangi bir özelliği yoktu. Hırsızlık, cinayet suçlusu olmanın yanı sıra dönemin hükümdarı III. Napolyon'un hoşlanmadığı biri olabilirdi.

Şeytan Adası hapishanesi her açıdan yetersizdi. Bu yüzden salgın hastalıklar, yetersiz beslenme ve işkence çoğu mahkumun ölmesine neden oldu.

Şeytan Adası hapishanesi her açıdan yetersizdi. Bu yüzden salgın hastalıklar, yetersiz beslenme ve işkence çoğu mahkumun ölmesine neden oldu.

Şeytan Adası'nda kalan mahkumlardan yalnızca çok azı Fransa'ya geri dönebildi. Geri kalanlar ise bu adada hayatlarını kaybetti.

Bir ceza kolonisi olmadan önce Şeytan Adası, sarı humma hastalığından kaçan yerliler için sığınılacak bir alandı.

Bir ceza kolonisi olmadan önce Şeytan Adası, sarı humma hastalığından kaçan yerliler için sığınılacak bir alandı.

Daha sonra hükümdar III. Napolyon, bu adayı mahkumları hapsetmek için kullanmaya karar verdi ve adanın makus kaderi başladı.

Özellikle siyasi düşmanlarını bu adaya gönderen III. Napolyon, bunun yanı sıra ülkedeki tüm tehlikeli suçluları buraya hapsederek imparatorluğunu hiç suç işlenmeyen bir yer yapacaktı.

Özellikle siyasi düşmanlarını bu adaya gönderen III. Napolyon, bunun yanı sıra ülkedeki tüm tehlikeli suçluları buraya hapsederek imparatorluğunu hiç suç işlenmeyen bir yer yapacaktı.

Şeytan Adası'nda hayatta kalmak zaten zorken adaya yolculuk da bir o kadar zordu. Mahkumlar demir kafeslere koyuluyor ve kavga çıkarmamaları için buhar ve kükürte maruz bırakılıyordu.

Adaya gitmeyi başaran mahkumlar zor şartlarda yaşıyordu ve salgın hastalıklar, gardiyanların işkencesi ve yetersiz beslenme yüzünden ancak %40'ı hayatta kalıyordu.

Adaya gitmeyi başaran mahkumlar zor şartlarda yaşıyordu ve salgın hastalıklar, gardiyanların işkencesi ve yetersiz beslenme yüzünden ancak %40'ı hayatta kalıyordu.

Karanlık ve küçücük hücrelere hapsedilen mahkumların kitap okumaları, sigara içmeleri ve konuşmaları dahi yasaktı.

Yüksek ölüm oranları nedeniyle Şeytan Adası'nın ismi iyiden iyiye yayılmaya başladı.

Yüksek ölüm oranları nedeniyle Şeytan Adası'nın ismi iyiden iyiye yayılmaya başladı.

Fransız hükümeti 1938 yılında Şeytan Adası'na mahkum göndermeyi bıraktı ve II. Dünya Savaşı esnasında resmen kapatıldı. 

Toplamda 80.000 mahkumun yaşadığı Şeytan Adası'nda bu kişilerden dörtte üçü hayatını kaybetti.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇

Popular Articles

Latest Articles