Sinema salonlarıyla ilgili şikayetleri tümüyle gidermek imkansız gibidir.
Ses ve görüntü sorunları, kötü işletme, pis salon ve koltuklar, parasını ödediğiniz filmin öncesinde reklama maruz bırakılmak derken bu liste uzar gider.
En yaygın olan sorunlardan birisi ise büfe fiyatlarıdır. Sinema büfeleri her zaman pahalıdır!
Peki neden? Bir kova mısırı bir porsiyon iskender kebap fiyatından satmanın ardındaki amaç nedir?
Üstelik bu miktardaki bir mısırın sinema salonuna maliyetinin 2 liradan bile fazla olmadığını biliyoruz.
Yani sinema salonları %1000 yerine %300-400 civarında makul bir kar oranıyla neden yetinmez?
Bunun için öncelikle sinema salonu işletmenin oldukça maliyetli olduğu gerçeğini kavramak gerekiyor.
O yüzden yönetimin yeterli oranda kar elde edebilmesi için iki seçeneği vardır:
1. Bilet fiyatlarını artırmak.
2. Yan hizmetlerin fiyatını artırmak.
İlk seçeneğin makul bir tarafı yoktur. Salonlarınıza mümkün olduğunca fazla sayıda insanı sokmak istersiniz.
Bunlar eskide kaldı tabii, artık projektörler böyle değil.
Çünkü biletler ne kadar ucuz olursa, sinemaya o kadar çok insan gelir. Ve sinemaya ne kadar çok insan gelirse, yan hizmetlerden yararlanılma şansı da o kadar artar.
Yan hizmetlerden yararlanacak insanlar az sayıda da olsa muhakkak olacaktır.
Sinema salonu işletmecilerinin amacı da bunun bilincinde yan hizmetleri yüksek tutmak ve sinemaya mümkün olduğunca insan çekmektir.
Aslına bakarsanız sinema salonlarının neredeyse tüm karını yan hizmetlerden elde edilen gelirler oluşturur. Bunun büyük bölümü de, evet, patlamış mısırlardır.
Sinemadayken susayıp ya da acıktığınızı hissettiğinizde, istemeden de olsa mısır ya da meşrubat aldığınız olmadı mı?
İşte bu kadar.