Kutsallara, dogmalara, tabulara karşı yapılan ve ağır olmasına rağmen düşündürmeyi amaçlayan, bununla birlikte yıkıcılığı hedefleyen ofansif mizah maalesef ülkemizde bambaşka şeylerle karıştırılıyor. Tecavüzcülerin yüceltilmesi, etnik bir kökene dair yalan yanlış inanışların yeniden üretilmesi ya da infial yaratan olayların ardından sanki hiçbir şey olmamış gibi konuşulması rezillikten başka bir şey değil.
Çağımızın en büyük sorunlarından biri hiç şüphesiz sosyal medyada ağzımıza geleni söylememiz gerektiğini zannetmemiz...
Gülüyoruz, eğleniyoruz ama bazı paylaşımlar var ki insanlığımızdan utandırıyor. Bugün de sizler için gördüğümüzde yerin dibine geçtiğimiz paylaşımları derledik.
1. Çirkin bir tabir olsa da “çocuk gelin” kavramının bu kadar yaygın olduğu ve din kisvesi altında devam ettirilmeye çalışıldığı ülkemizde bu şaka pek iç açıcı değil.
2. Yüzden fazla insanın yaşamını yitirdiği, onlarca insanın evsiz kaldığı büyük bir felaketin hemen sonrasında böyle bir paylaşımda bulunmak tam olarak neye hizmet ediyor?
👇
Detaylar için: 👇
3. On binlerce insanın yaşamını yitirdiği, izlerinin derinlerde bir yerde kaldığı, travmalarının hâlâ geçmediği Marmara depremiyle ilgili yapılan bu şaka komik olmaktan çok ama çok uzak...
4. Türkiye’de yaşayan 23 milyon çocuktan yaklaşık olarak 2 milyonu çalıştırılırken, birçoğunun eğitim, gıda, barınma hakkı elinden alınmışken, bu yıl 62 çocuk işçi yaşamını yitirmişken yapılacak şey bu değil.
5. Hayvanlara şiddetin her geçen gün arttığı, yasaların yetersiz kaldığı, dört ayaklı dostlarımızın pek çok işkenceye maruz kaldığı düşünülünce bundan daha boş bir mizah olamaz diyoruz.
6. İç savaşın ortasında hayatta kalmaya çalışan, tüm hakları elinden alınan, yaralanan, muhtemelen ailesinden ayrı düşen bir çocuk için yapılan bu paylaşım ofansif değil, mizah hiç değil.
7. Öz babası tarafından tecavüze uğrayan ve meninin süt olduğu söylenen üç yaşındaki minicik bir çocuğun beyanı bu. İstismarı hafifletmekten başka ne işe yaradı bu?
8. Doğru olmayan inanışların yeniden üretilmesi bir tarafa, üzerine bir de aile içi şiddet ve istismarın normalleştirilmesi... Gerçekten bunları söyleyecek kadar kötü müsünüz?
9. Çağatay Aras, sosyal medyada ön planda olan ve hayata bağlılığıyla pek çok Down sendromluya ışık tutanlardan biri ama bu gerçekten mizah mı?
10. Üzerinden 30 yılı aşkın zaman geçmesine rağmen etkileri hâlâ süren bir felaket, Türkiye'deki etkileri ve gencecik bir canı kanserden yitirmemiz... Gerçekten komik değilsiniz.
