Hepimiz hayatımızın belli dönemlerinde yalnız olduğumuz için dert yanmışızdır. Peki yalnızlık tam olarak ne biliyor musunuz?
Bu içerikte Yalnızlığın Felsefesi kitabı kaynak olarak kullanılmıştır.
Yalnızlık bir hastalık değil, genel insani bir problemdir.
Ancak yalnızlıkla ilgili yapılan araştırmalarda yalnızlığın sağlık üzerindeki etkileri şu şekilde sıralanır:
Ölüm riskine etkisi günde on on beş sigara içmekle kıyaslanabilir,
Obezite ya da hareketsizlikle karşılaştırıldığında da büyük bir etkiye sahip olduğu görülür,
Yalnızlık vücuttaki stres hormonunun artmasına neden olur,
Yaşlanma sürecini hızlandırır.
Bir kişinin etrafında bulunan insan sayısı yalnızlık duygusuyla bağlantılı değildir.
Genel anlamda tüm zamanını tek başına geçiren insanlar olduğu gibi, çoğu zaman etrafı ailesi ve arkadaşlarıyla çevrili olduğu halde kendini yalnız hisseden başkaları da vardır.
Sosyal ağın niteliği niceliğinden daha önemlidir.
Kalabalıklar içinde yalnız olmak, sözünü duymayan yoktur. Çoğumuz kalabalıklar içinde yalnız bir hayat yaşıyoruz.
Yalnızlık bir kişinin başkalarıyla bağlantı kurma ihtiyacının doyurulmamasına verdiği duygusal bir cevaptır.
Yalnızlığı yalnızlık yapan yani yalnız olma ya da toplumsal desteğin zayıf olmasından başka bir şey yapan da yalnızlığın hissi boyutudur.
Yalnızlık, içinde sosyalliğe duyulan özlemi barındırır.
Ancak söz konusu yalnızlık bizlerde sosyal olarak bir geri çekilmeye sebep olmaktadır.
Yalnızlık sakladığımız bir şeydir. Onu kendimizden de sakladığımız olur.
Bir duygu olarak yalnızlık bizlere, sosyal yaşamımızın tatmin edici olmadığını anlatır ve ancak söz konusu olgu, toplum içinde su yüzüne çıktığında acı verici olabilir.
İnsanlar esas itibariyle toplumsal varlıklardır.
Öznel mutluluğa dair çalışmalarda görülmüştür ki bir yaşam arkadaşı ya da dostlar, üzerimizde servetten ya da ünden çok daha fazla etkiye sahiptir.