D­H­A­ ­İ­S­T­A­N­B­U­L­ ­B­Ü­L­T­E­N­İ­ ­-­ ­3­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

D­H­A­ ­İ­S­T­A­N­B­U­L­ ­B­Ü­L­T­E­N­İ­ ­-­ ­3­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­ 1- CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: BM'NİN SORUMLULARDAN HESAP SORACAĞINA İNANIYORUM Haber: Gülseli KENARLI - Kamera: Güven USTA / İstanbul DHA - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Kaşıkçı cinayeti konusunda ülkemizin tutumunu haklı bulan Birleşmiş Milletler'in Mursi'nin şüpheli ölümünü muhakkak gündeme alacağını, sorumlulardan hesap soracağına inanıyorum" dedi.

1- CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: BM'NİN SORUMLULARDAN HESAP SORACAĞINA İNANIYORUM

Haber: Gülseli KENARLI - Kamera: Güven USTA / İstanbul DHA - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Kaşıkçı cinayeti konusunda ülkemizin tutumunu haklı bulan Birleşmiş Milletler'in Mursi'nin şüpheli ölümünü muhakkak gündeme alacağını, sorumlulardan hesap soracağına inanıyorum" dedi.
Erdoğan, Beşiktaş'ta bulunan Dolmabahçe Çalışma ofisinde yabancı medya temsilcileriyle bir araya geldi. 30'un üzerinde temsilcinin katıldığı toplantıda AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve Büyükelçi İbrahim Kalın ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun da yer aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, soru cevap öncesi yaptığı konuşmada "Meslektaşınız Cemal Kaşıkçı cinayetinin unutulmasına nasıl izin vermediysek, Mursi'nin de unutulmasına fırsat vermeyeceğiz. Uluslararası hukukun verdiği haklarımızı sonuna kadar kullanarak bu konunun aydınlığa kavuşturulması için mücadele edeceğiz" dedi.

"SİSİ VE ETRAFINDAKİLERİ AYNI ZAMANDA DÜNYADA DA ONU SEVENLERİ RAHATSIZ EDEBİLİR"
Erdoğan, "Böyle bir cinayet olabilir mi? İşte Sisi denilen kişi şu anda Mısır da böyle bir yöneticidir. Ve ben kendisi için her zaman onu söylüyorum, 'bir zalimdir' ve bir demokrat değildir. Gerçek manada bir demokrasinin neticesinde iş başına gelmiş birisi değildir. Bizim bu ifadelerimiz gerek Sisi ve etrafındakileri aynı zamanda dünyada da onu sevenleri rahatsız edebilir. Ama önemli olan bu dünyada haklıların yanında yer alanların buna nasıl baktığıdır. Kaşıkçı cinayeti konusunda ülkemizin tutumunu haklı bulan Birleşmiş Milletler'in Mursi'nin şüpheli ölümünü muhakkak gündeme alacağını, sorumlulardan hesap soracağına inanıyorum. Aynı şekilde uluslararası basın da konunun üzerine cesaretle giderek bir daha benzer acıları, benzer dramları insanlık adına yeni utanç sahnelerinin yaşanmasının önüne geçmeliyiz" şeklinde konuştu.

"HEPİMİZİN ÜZERİNE TİTREDİĞİ MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ İŞTE BUNUN İÇİN VARDIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazetecilik unutmayın hakikat arayışıdır. Çünkü her gazeteci aynı zamanda bir araştırmacıdır. Gazeteci doğruların peşindeki insandır. Yalan ve manipülatif haberlere tevessül etmek. Muhatabına saygısızlık etmeninin yanında, bireyin doğru haber alma hakkını da ihlal etmektir. Hepimizin üzerine titrediği medya özgürlüğü işte bunun için vardır. İnandırıcılığını ve itibarını kaybetmiş bir medya açık söylüyorum ne topluma ne de insanlığa hiçbir faydası olamaz. Takipçilerinin nezdinde güven erozyonuna uğrayan bir basın kuruluşu öncelikle o meslek mensupları için ağır bir yüktür. Demokrasilerde 4. kuvvet olarak nitelendirilen medya siyaseti dizayn etmenin, muarızlarını imha etmenin bir aracı haline dönüştürülmemelidir" diye konuştu.

"KİBİRLİ, YANLI, ART NİYETLİ BİR GAZETECİLİK ANLAYIŞINA KARŞI ÇIKIYORUZ"
Erdoğan, "Biz basın yayın organlarının halk adına siyasetçileri denetlemesine, milletin çıkarları için gözcülük yapmasına asla karşı çıkmadık, çıkmıyoruz. Bilakis denetim aracı olması gereken medyanın bir tahakküm aracına, siyaseti kendi istekleri doğrultusunda biçimlendirme vasıtasına dönüşmesine itiraz ediyoruz. Biz seçilmişler üzerinde anti demokratik bir vesayet organı gibi hareket eden, kibirli, yanlı, art niyetli bir gazetecilik anlayışına karşı çıkıyoruz. Gerçeklerin ortaya çıkması için kimi zaman canı pahasına görev yapan basın emekçilerine saygımız sonsuzdur. Ancak hakikatin tecellisi için çalışmak yerine tek gayesi iktidarı devirmek olan muhteriz bir siyasetçi gibi davrananlara da gazeteci gözüyle bakmıyoruz. Kalemini ve kamerasını terör örgütlerinin emrine verenler bizim nezdimizde asla gazeteci olamazlar. Bizi sık sık eleştirenlerin bilerek gözden kaçırdığı nokta işte burasıdır. Çoğu zaman muhataplarımız gerçeği keşfetmek için değil, zihinlerindeki kalıplara, ön yargılara cevap bulma gayesiyle ülkemize bakıyorlar. Biz, sizlerden ülkemizle ilgili meselelere hakkaniyetle yaklaşmanızı, bize dair haberleri etik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmenizi rica ediyoruz. Algının, olgunun önüne geçtiği böylesi bir dönemde sizlerden sadece gerçeklerin peşinde koşmanızı bekliyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
----------------------
- Erdoğan'ın konvoyundan görüntüler
-Erdoğan'ın açıklaması

20.06.2019 - 11.50 - Haber Kodu : 190620078
20.06.2019 - 11.52- Haber Kodu : 190620079

==============================

2 - BALYOZ DAVASI'NA BAKAN SAVCI VE HAKİMLERİN AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPSİ İSTENDİ

Serpil KIRKESER -İstanbul DHA - BAKIRKÖY Cumhuriyet Başsavcılığı, Balyoz Davası'nın soruşturma ve yargılama aşamalarına bakan 15'i tutuklu 50 eski hakim ve savcı hakkında yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. 49 hakim ve savcı hakkında "Anayasayı ihlal" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapsi ile 10 yıl ile 37 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezaları istendi. Bir sanığın ise 28 yıl 8 aya kadar hapsi talep edildi.

İDDİANAMEDE 113 KİŞİ "MÜŞTEKİ" OLARAK YER ALDI
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, emekli Orgeneral Çetin Doğan, vefat eden Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Özden Örnek, emekli koramiral Kadir Sağdıç, emekli Albay Dursun Çiçek, emekli albay Cemal Temizöz, emekli Koramiral Deniz Cora, emekli yüzbaşı Hasan Ataman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 113 kişi "müşteki" olarak yer aldı. İddianamede 19'u firari 15'i tutuklu 50 kişi şüpheli olarak yer aldı.

ÖRGÜTÜN AMACI VE YAPISI ANLATILDI
İddianamede, Fetullahçı Silahlı Terör Örgütü'nün (FETÖ/PDY) amacı, kuruluşu, hiyerarşik yapısı, istihbarat ağı, illegal yapılanması, örgütün haberleşmede kullandığı yöntemler, baskı oluşturma, eğitim alanı ve mali yapısı anlatıldı. İddianmede, 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki süreçte FETÖ/PDY'nin silahlı bir teör örgütü olduğuna dair yargısal kararlarda verildiği kaydedildi. Kapatılan Özel Yetkili Mahkemelerin, örgütün elinde tüm toplumu dizayn edecek bir silaha dönüştüğünün altı çizilen iddianamede, Balyoz Davası'na bakan mahkeme heyeti ve savcısına isnat edilen eylemlere de iddianame tek tek yer verildi.

BASMA KALIP CÜMLELERLE TUTUKLAMA KARARI VERİLDİ
İddianamede, "Balyoz Davası" olarak bilinen davanın soruşturma ve kovuşturma aşamasında; kararların gerekçeli olması gerektiği hâlde, AİHM kriterlerine aykırı olarak yasa maddesini gerekçe yazarak, sanıklar hakkında hukuki ve fiili hiçbir olgu ortaya koymadan, soyut, basmakalıp cümlelerle, toptancı bir anlayışla, tutuklama ve tutukluluk hâllerinin devamına karar verildiği belirtildi.

ÖRGÜTÜN AMACINA UYGUN ŞEKİLDE HAREKET ETTİLER
İddianamede, "Hakim, savcı ve bilirkişiler hakkındaki davalar, basın haberleri, HSYK Genel Kurulu ve Anayasa Mahkemesi kararları ile evrensel anlamda Hakim ve Cumhuriyet Savcılarını bağladığından kuşku duyulmayan Bangolar Yargı Etiği ilkeleriyle birlikte değerlendirildiğinde, yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmediği, yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu, hukuk mesleği ve dava taraflarının güveninin sağlanamadığı, yargının doğruluğuna ve tutarlılığına ilişkin inancı kuvvetlendirici nitelikte davranış sergilenemediği, bu itibarla şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde Fetullahçı Silahlı Terör Örgütünün amacına uygun şekilde planlı ve sistematik bir şekilde yürütülen bir organizasyonun parçası olarak hareket ederek tespit edilen hukuka aykırılıkları gerçekleştirdikleri sonucuna ulaşılmıştır" denildi.

MESLEĞİN ŞEREF VE ONURUNU, MEMURİYET NÜFUZ YE İTİBARINI BOZACAK NİTELİKTE EYLEMLERDE BULUNUP PEK ÇOK HUKUK İHLALLERİ YAPILDI
İddianamede, "Kamuoyunda "Balyoz Davası" olarak bilinen İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/283 esas sayısında görülen davanın soruşturma ve kovuşturma aşamasında görev alan şüpheli hakim ve Cumhuriyet savcılarının; Türk Silâhlı Kuvvetleri mensuplarına karşı hazırlanan kumpasın hayata geçirilmesi için FETÖ/PDY terör örgütüne mensup kolluk görevlileri ve kişiler ile fikir ve eylem birliği içerisinde, planlı ve sistematik şekilde yürütülen bir organizasyonun parçası olarak mesleğin şeref ve onurunu, memuriyet nüfuz ye itibarını bozacak nitelikte eylemlerde bulunup pek çok hukuk ihlalleri yaparak, çoğunluğu muvazzaf general, amiral ve subayın hürriyetlerinin kısıtlanmasına, terfilerinin engellenmesine ve çalıştıkları kurumdan ayrılmalarına, bunun sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin üst düzey subaylarının tasfiye edilerek yerlerine FETÖ/PDY Terör Örgütü üyesi subayların yerleştirilmesine, bu subayların da 15 Temmuz 2016 günü Anayasal düzen ve meşru hükümete karşı darbe girişiminde bulunmalarına ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin caydırıcılığının zaafiyete uğramasına neden oldukları anlaşılmakla, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 89 ve 90 maddeleri uyarınca şüphelilerin üzerilerine atılı suçlara ilişkin yargılanmaları talep ve iddia olunur" denildi.

ŞÜPHELİLERE İSTENEN CEZALAR
Şüpheliler Ali Alçık, Alpaslan Uz, Dursun Ali Gündoğdu, Eşref Aksu, Fatih Mehmet Uslu, Hadi Çağdır, Hikmet Şen, Hüsnü Çalmuk, İbrahim Balık, İdris Asan, Kazım Kahyaoğlu, Mehmet Ekinci, Mehmet Erdoğan, Mehmet Hamzaçebi, Menekşe Uyar, Mesut Özcan, Mustafa Başer, Mustafa Boz, Muzaffer İren, Nurullah Çınar, Osman Kaya, Resul Çakır, Rüstem Eryılmaz, Savaş Çelik, Sedat Sami Haşıloğlu, Seyfettin Mermerci, Vedat Dalda, Yakup Hakan Günay, Abdullah Öztürk, Birol Bilen, Davut Bedir, Gökmen Demircan, Mehmet Karababa, Mehmet Uğurlu, Metin Özçelik, Nalan Can ve Süleyman Pehlivan hakkında iddianamede, "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma'", "Görevi kötüye kullanma" ve "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından 10'ar yıldan 27'şer yıla kadar hapsi istendi. 37 şüpheli için ayrıca "Anayasayı ihlal etme" suçundan da ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi.

ANAYASAYI İHLA ETME SUÇUNDAN MÜEBBET HAPİSLERİ TALEP EDİLDİ
Şüpheliler Ali Efendi Peksak, Ali Haydar, Aytekin Özanlı, Bilal Bayraktar, Fikret Seçen, Hüseyin Ayar, Hüseyin Kaplan, Mehmet Berk, Mehmet Murat Yönder, Murat Üründü, Ömer Diken ve Savaş Kırbaş hakkında da "Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama", "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "Görevi kötüye kullanma", "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından 15'er yıldan 37'şer yıla kadar hapsi istenen iddianamede, şüphelilerin "Anayasayı ihlal etme" suçundan da ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

BİR ŞÜPHELİNİN 28 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ
Şüpheli Mehmet Ergül'ün de iddianamede, "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "Görevi kötüye kullanma", "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme" ve "Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama" suçlarından 10 yıl 10 aydan 28 yıl 8 aya kadar hapsi talep edildi. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul etti. Şüpheliler önümüzdeki günlerde Yargıtay'da hakim karşısına çıkacak.

Görüntü Dökümü:
------------------
Arşiv

3- ARAT DİNK "TERÖR ÖRGÜTÜ PROPAGANDASI YAPMAK" SUÇUNDAN HAKİM KARŞISINA ÇIKTI

Haber: Özden ATİK / İstanbul, DHA - "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza attığı gerekçesiyle hakkında dava açılan Hrant Dink'in oğlu Arat Dink, "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 1 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle hakim karşısına çıktı.
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya, tutuksuz yargılanan Arat Dink ve avukatları Fethiye Çetin ve Ümre Deniz Tuna katıldı. Arat Dink'in avukatları, daha önce 'Barış Bildirisi'ni imzaladıkları için yargılanan akademisyenlerin dosyalarına da bakıldığı gerekçesiyle ihsası rey yapıldığını belirterek mahkeme heyetinin çekilmesini talep ettiler. Mahkeme heyeti, çekilme yönündeki talebi yerinde olmadığı gerekçesiyle reddetti. Dink'in avukatlarının suçun maddi unsurlarının oluşmadığını belirterek derhal beraat talebi de reddedildi.

PİŞMAN OLMADIĞINI SÖYLEDİ
Savunması sorulan Arat Dink, pişman olmadığını belirterek "Bildiriyle ilgili tek pişmanlığım, bildirinin son paragrafındaki 'siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğiz' şeklindeki taahhüdümüzü yerine getirememektir" dedi. Mahkeme heyeti, sonuçlanan benzer dosyalarla ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapıldığını, bu nedenle AYM'nin kararının beklenmesine karar verdi. Duruşma ertelendi.

İDDİANAME
İddianamede, 11 Ocak 2016'da şüpheli Arat Dink'in de aralarında bulunduğu bin 128 kişi tarafından imzalanan "Barış İçin Akademisyenler Bildirisi"nde PKK / KCK Terör Örgütü'ne destek bildirisi yayınlandığı ileri sürüldü.Bu bildirinin örgütün alenen propangandası mahiyetinde olduğu belirtilerek soruşturma kapsamında ifadeler alınırken bazı şüpheliler tarafından diğer şüphelilerin bildiri altındaki imzalarından vazgeçmelerini engellemek amacıyla 10 Mart 2016'da "Bildirimizin arkasındayız" şeklinde açıklama yapıldığı ifade edildi. Şüpheli Arat Dink'in, 18 Ocak 2016'da savcılığa dilekçe sunduğunu belirterek "Bildiriyi aynen tekrar ediyorum. Bu yüzden kendim hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Savcılığa dilekçe vermek için geldim. Bu bildiri suç oluşturuyorsa benim hakkımda da işlem yapılmasını talep ediyorum" şeklinde ifade verdiği de iddianamede yer aldı. İddianamede, Dink'in atılı suçu işlediği belirtilerek "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 1 yıldan 5 yıla kadar hapsi talep ediliyor.

Görüntü Dökümü:
-------
-Arat Dink'in görüntüsü

4- BEYKOZ'DA SU DOLAN YOLDA MİNİBÜS MAHSUR KALDI

Haber-Kamera: Ramazan EĞRİ- Gamze ŞİMŞEK/İstanbul DHA
Beykoz'da etkili olan sağanak yağış nedeniyle bazı iş yerlerini su bastı, yağmur sularıyla kaplanan sokak üzerinde bir minibüs mahsur kaldı.
Beykoz'da sabah saatlerinden itibaren başlayan sağanak yağış etkili oldu. Sokaklar yağmur suları altında kaldı. Bazı iş yerlerini su bastı. Anadolu Hisarı Göztepe Sokağı üzerinde içinde 4 kişi bulunan Zekeriya Bozali yönetimindeki 34 RAN 52 plakalı minibüs yağmur sularıyla dolan sokakta mahsur kaldı. Çevredeki vatandaşlar tarafından mahsur kalan aracın yanına yanaştırılan kamyonet ile araç içindeki 4 kişi kurtarıldı.

Bozali yaşadıkları olayla ilgili şunları söyledi; "Suyu burada fark etmedim. Su biz orada kaldığımızda bu kadar yoktu. Araç stop etti çıkamadık. Aracın üstüne çıktık. Bir kamyonet geldi sağ olsun kamyonetin üzerine çıktık, çıkardı bizi. Belediyeyi aradık, gelmedi aracı aldık oradan. Kendi imkânlarımızla çıkmaya çalışıyoruz. Çıkacağız inşallah. Aracın içinde 4 kişi vardı"
Aracın çekilmesinin ardından belediye ekipleri tıkanan rögarları açmak için çalışma başlattı.

Görüntü Dökümü:
---------------------
-Sular içinde kalan araç
-Çalışma yapan kepçe
-Sürücü ile röp
-Sıkışan trafik
-Aracın çekilmesi
-İş yerinde suların temizlenmesi
-Genel ve detay

5- KRUVAZİYER GEMİLERİ İSTANBUL'A DÖNÜYOR (HAVADAN GÖRÜNTÜLERLE)

Ali AKSOYER/İSTANBUL, (DHA)
Kamuoyunda Galataport adıyla bilinen Salıpazarı Kruvaziyer limanı projesinde sona yaklaşılıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un geçtiğimiz aylarda incelemelerde bulunarak 2020 yılı sonunda tam kapasiteyle hizmete gireceğini açıkladığı projede yapılan binalar şekillenmeye başladı. İstanbul'a uzun bir aradan sonra geçtiğimiz günlerde 750 yolcusuyla gelen "Regent Seven Seas Vogayer" gemisinin ardından Princess Cruise firması 2020 için İstanbul'u ana limanlarından biri olarak belirledi. Türkiye yapılanmasını yenileyen ve bu nedenle İstanbul'a gelen Princess Cruise Dünya Satış Başkanı Trey Hickey ""İstanbul, son derece egzotik ve inanılmaz tarihi geçmişe sahip. Buraya gelen insanlar alışveriş yapmak Tarihi sokaklarda gezmek istiyorlar." dedi.

2016 YILINDAN BU YANA ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR
Salıpazarı Kruvaziyer Limanı projesinde, Karaköy Rıhtımı'ndan Mimar Sinan Üniversitesi Fındıklı Kampüsü'ne kadar uzanan 1.2 kilometrelik sahil şeridinde çalışmalar 2016 yılı sonunda başlamıştı. Önce limanın Karaköy bölgesinde bulunan tek ve iki katlı yolcu kabul ve pasaport işlemlerinin yapıldığı eski binalar ve antrepoların yıkım işi tamamlanmıştı. Son olarak Proje alanında yer alan İstanbul Modern Sanat Müzesinin bulunduğu binanın yıkılmasıyla yapım çalışmalarına hız verilmişti. İnşaatın 24 aralıksız sürdüğü proje alanında incelemelerde bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, limanın 2020 yılı sonunda tam kapasiteli olarak hizmete alınmasının planlandığını açıklamıştı.

PROJE HAVADAN GÖRÜNTÜLENDİ
İnşa çalışmalarının tüm hızıyla sürdüğü proje alanında yıkılan binaların yerine yenileri yükselmeye başladı. Havadan görüntülenen proje alanında binaların deniz altında kalan temellerinin dev çelik borularla desteklendiği görülüyor. Projenin alanında her yerde inşaat işçilerinin ve iş makinelerinin hummalı bir şekilde çalıştığı görülüyor.

PRİNCESS CRUISE 2020 ITIBARIYLA ANA LIMAN OLARAK BELIRLEDI
Öte yandan 4 yıldır Cruise gemisinin uğramadığı İstanbul limanına geçtiğimiz günlerde 750 yolcusuyla gelen "Regent Seven Seas Vogayer " adlı geminin ardından yeni bir gelişme yaşandı. Türkiye'de "Aşk gemisi" dizisiyle tanınan cruise firması Princess Cruies 2020 yılı itibariyle ana limanlarından biri olarak İstanbul'u belirledi. Türkiye yapılanmasının yenilenmesi dolayısıyla düzenlenen toplantıya katılan Princess Cruies Dünya satış başkanı Trey Hickey "Kruvaziyer seyahatlerinde içerisinde en çok ilgi çeken turlar Akdeniz turlarıdır. Akdeniz seyahatleri içerisinde en çok merak edilen destinasyon ise İstanbul. Son derece ekzotik ve inanılmaz tarihi geçmişe sahip bir şehir. İnsanlar burada alışveriş yapmak, tarihi sokaklarda gezmek istiyorlar." dedi.

"GEMİ ŞİRKETLERİ PLANLARINA TÜRKİYE'Yİ ALIYOR"
Bu arada Princess CruiseTürkiye Naivosa Genel Müdürü Tolgar Bıyıklı "Türkiye'nin 4-5 yıl sonra yolcu gemilerini ağırlamaya başlaması ekonomi ve moral motivasyon açısından oldukça değerli. Öncelikle İstanbul'un, ardından Kuşadası'nın tekrar devreye girmesi hem Türk yolcuya hem de ülkeye gelecek olan harcama potansiyeli yüksek yabancı müşterilerin memnuniyeti açısından pozitif etki yapacak. Bir çok gemi şirketi bu sene az sayıda turla geliyor. Ancak 2020 ve 2021 için planlarına İstanbul, Kuşadası İzmir, İstanbul ve hatta Bodrum'u almaya başladılar." dedi.

İstanbul limanının tekrar devreye girmesinin çok önemli olduğunu söyleyen Tolgar Bıyıklı "Liman tam kapasiteli ile hizmete girecek. Ancak Barselona-Atina gibi limanlarla kıyaslandığında kapasite olarak çok yeterli değil. Bir süredir planlanan Yenikapı'ya yapılacak Kruvaziyer limanın da gerçekleşmesiyle onların önüne geçme şansımız var." diye konuştu.

DEV YOLCU GEMİLERİNİ AĞIRLAMASI PLANLANIYOR
Galataport olarak bilenen Salı pazarı Kruvaziyer liman projesi tamamlandığında terminal binası eskisinin iki katı büyüklüğünde olacak. Terminalin bir bölümü yer altına alınacak. Proje tamamlandığında İstanbul limanına 6 binden daha fazla yolcu kapasiteli dev yolcu gemileri yanaşabilecek. Projeyle Tophane Meydanı'nın İstanbul'un en büyük meydanlarından biri olması da planlanıyor.

YAPAN FİRMA 30 YIL İŞLETECEK
Karaköy'de Türkiye Denizcilik İşletmeleri'ne ait liman sahasının yenilenmesi projesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde ortaya çıktı. Proje alanın özelleştirme kararı ilk defa 2002 yılında alındı. 2005 yılında yapılan ihalede en yüksek fiyat Sami Ofer'in ortak olduğu Royal Carribean Cruises konsorsiyumundan geldi. Ancak Danıştay'ın imar planına olur vermemesi sonucunda ihale iptal edildi. Bölgedeki imar değişiklikleri ve kullanım hakkının 30 yıl olarak belirlenmesinin ardından 2013 yılında yapılan yeni ihaleyi 702 milyon dolarla Doğuş Holding kazandı.

Görüntü dökümü:
-------------------
-HAVADAN GÖRÜNTÜLER
-Projenin havadan görüntüler
-Kruvaziyer gemisinden arşiv
-AKTÜEL GÖRÜNTÜLER
-Trey Hickey ile röp
-Bıyıklı ile röp

=================================

6- BEYOĞLU'NDA DEHŞET SAÇAN MAGANDALAR GÖZALTINA ALINDI

Çağatay KENARLI İSTANBUL, (DHA)
Beyoğlu'nda önceki gün asker eğlencesi sırasında havaya ateş açtığı tespit edilen 2'si 18 yaşından küçük toplam 7 kişi yakalanarak gözaltına alındı.
19 Haziran'da gece saatlerinde Kasımpaşa'da asker eğlencesi için toplanan gençler çok sayıda araçla konvoy oluşturdu. Otomobillerin camlarından sarkarak trafikte terör estiren gençler Taksim'e yaklaştığı sırada silahlarla ateş açması kameralara yansımıştı.
Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri olaya ilişkin yaptığı çalışmalarda araçlardan havaya ateş açtığı belirlenen Rümeysa A., Ensar K., Enes A., Hazar Ç., Caner K. ve 18 yaşından küçük H.K.E ile K.B. yakalanarak gözaltına alındı. Yapılan aramalarda olayda kullanıldığı belirlenen 3 kurusıkı tabanca ele geçirildi. Gözaltına alınan Rümeysa A. İle 18 yaşından küçük H.K.E. ve K.B. hakkında 'Genel güvenliği tehlikeye sokmak' ve 'Korku panik yaratacak şekilde ateş etmek' suçlarından işlem başlatıldı. Ensar K., Enes A., Hazar Ç. ve Caner K. hakkında Karayolları Trafik Kanunu'nun 'Trafiği tehlikeye sokacak şekilde birden fazla şerit değiştirme', 'Karayolunda araçlarının, kamunun rahat ve huzurunu bozacak veya kişilere zarar verecek şekilde saygısızca sürülmesi' maddelerinden toplam 343 lira para cezası kesildi.

Görüntü dökümü:
---------------
-ARŞİV
-Konvoyun hareket etmesi
-Konvoydakilerin tehlikeli araç kullanmaları
-Magandaların havaya ateş etmesi
-En önde bulunan araçtan silahla ateş edilmesi
-Genel ve detay görüntüler


Popular Articles

Latest Articles