T­ü­r­k­i­y­e­ ­d­ü­n­y­a­n­ı­n­ ­b­e­ş­i­n­c­i­ ­b­ü­y­ü­k­ ­s­ı­ğ­ı­n­m­a­c­ı­ ­ü­l­k­e­s­i­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

T­ü­r­k­i­y­e­ ­d­ü­n­y­a­n­ı­n­ ­b­e­ş­i­n­c­i­ ­b­ü­y­ü­k­ ­s­ı­ğ­ı­n­m­a­c­ı­ ­ü­l­k­e­s­i­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­ OECD'nin 2014 Uluslararası Göç Görünüm Raporu yayınlandı.

Raporda "Birleşmiş Milletlere göre Türkiye dünyada sığınma arayanların başvurduğu ilk 10 ülke arasına girdi. Türkiye 2011-2013 döneminde Suriye'den 500 bin kişilik kitlesel hareketle karşı karşıya kaldı" denildi.

-Yurtdışından Türkiye'ye gönderilen para miktarının GSYH'daki payında da düşüş var. 2000-01 döneminde dışarıdan gönderilen para GSYH'nın yüzde 1.5'unu oluştururken oran 2012'de yüzde 0.1'e indi. Düşüşün büyük bölümü 2008-10 döneminde, gönderilen para miktarı 830 milyon dolarla yarıya indiğinde yaşandı.

-2009-2012 yıllık göç ortalaması alındığında dünyada en fazla göç alan ülkeler ABD, Fransa, Almanya şeklinde sıralandı. Türkiye bu sıralamada 10'uncu oldu.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) Türkiye'nin dünyada sığınmacıların gitmek istediği beşinci büyük ülke olduğunu açıkladı. Almanya'nın 2013'te tek başına dünyanın en fazla yeni sığınmacı başvurusu alan ülkesi olarak ortaya çıktığını belirten OECD, "Almanya'yı izleyen ABD, Fransa, İsveç ve Türkiye de büyük sayıda iltica başvurusu aldı. Türkiye'ye iltica etmek isteyenlerin sayısı da Irak, Afganistan ve İran'dan gelenler nedeniyle önemli ölçüde arttı" dedi. 2009-2012 dönemi ortalamasına göre ise dünyada en fazla göç alan ülkeler ABD, Fransa, Almanya şeklinde sıralandı. Türkiye bu sıralamada 10'uncu durumda bulunuyor. Yurtdışından Türkiye'ye gönderilen para miktarının GSYH'daki payında da yıllar itibarıyla düşüş görüldü. 2000-01 döneminde dışarıdan gönderilen para GSYH'nın yüzde 1.5'unu oluştururken oran 2012'de yüzde 0.1'e indi. Düşüşün büyük bölümü 2008-10 döneminde, gönderilen para miktarı 830 milyon dolarla yarıya indiğinde yaşandı.

-GÖÇ GÖRÜNÜM RAPORU-

OECD'nin 2014 Uluslararası Göç Görünüm Raporu yayınlandı. Rapora göre OECD ülkelerine doğru kalıcı göç hareketleri yeniden artmaya başladı. 2012 yılına göre yüzde 1.1 düzeyinde hafif bir artışla yeni kalıcı göçmen sayısı yaklaşık 4 milyon oldu. Artış başlıca birkaç göç ülkesindeki gelişmelerin sonucuna bağlandı. Almanya'ya göç, iki haneli artış gösterdi. Kalıcı göçün tekrar yükselişe geçmesinin başlıca itici gücünü 2012 yılında yüzde 10 artış gösteren serbest dolaşıma bağlı göçlerdeki artış oluşturuyor.

-TÜRKİYE 2013'TE DÜNYA BEŞİNCİSİ, İSVEÇ NÜFUSA GÖRE BİRİNCİ...-

Suriye'de savaş sığınmacı arayışının 2013 yılında yüzde 20 artarak 560 bine çıkmasına katkıda bulundu. Başvuruların peş peşe altıncı yılda da arttığı Almanya, 110 bin kişiyle dünyanın en çok başvuru alan ülkesi oldu. Bunu, ABD, Fransa, İsveç ve Türkiye izledi. Nüfusa oran olarak ise İsveç, en çok sığınmacı alan ülke oldu.

-2009-2012 ORTALAMASINDA ABD BİRİNCİ, TÜRKİYE 10'UNCU-

2009-2012 dönemi ortalamasına göre ise dünyada en fazla göç alan ülkeler ABD, Fransa, Almanya, İsveç, İngiltere, Kanada, Belçika, İtalya, İsviçre, Türkiye, Avusturya şeklinde sıralanıyor. Türkiye burada 10'uncu sırada yer alıyor.

-RAPORDA BU YIL VE GEÇEN YIL TÜRKİYE-

2014'ün ilk beş ay rakamlarına göre en çok sığınmacı kabul eden ülkelerden bir bölümünde, önceki yılın aynı dönemine göre büyük sığınmacı artışı oldu. Bu, temelde 2011'de Suriye'de başlayan çatışmadan kaynaklandı. Almanya 53 bin sığınmacı alırken bunların yüzde 20'si Suriye'den geldi. İkinci ABD 30 bin 560, Fransa 24 bin 400, İsveç 23 bin 800, Türkiye ise 19 bin 300 sığınmacı kabul etti.

Raporun Türkiye'ye ayrılan bölümünde 2013'teki gelişmelerle ilgili olarak şöyle denildi:

"2013'te OECD'de 556 bin kişi iltica başvurusunda bulundu, bu önceki yıla göre yüzde 20 artışa karşılık geldi. Büyüme büyük ölçüde Suriye'de devam eden durumdan kaynaklandı. Suriye sürpriz olmayan şekilde 47 bin 800 iltica başvurusuyla Afganistan'ı (34 bin 500 başvuru) en büyük köken ülke olarak geçti. Rusya Federasyonu, Irak, Afganistan ve Sırbistan ile Kosovo'dan mülteci başvuruları da önemli ölçüde arttı. Her birinden başvurular şu anda 35-40 bine ulaştı. Almanya 2013'te tek başına dünyanın en fazla yeni iltica başvurusu alan ülkesi olarak ortaya çıktı, Almanya'ya mülteci başvurularında ana köken ülke Rusya Federasyonu, Sırbistan ve Kosovo ile Suriye. Almanya'yı izleyen ABD, Fransa, İsveç ve Türkiye de büyük miktarda iltica başvurusu aldı. Türkiye'ye iltica etmek isteyenlerin sayısı da Irak, Afganistan ve İran'dan gelenler nedeniyle önemli ölçüde arttı."

Hollanda, Portekiz ve Türkiye'de 2012'de uluslararası öğrenci sayısı önemli ölçüde arttı. Türkiye son dönemlerde artan sayıda yabancıyı çekiyor. Son üç yılda yabancı nüfusu 90 bin arttı. 2010'da 177 bin oturma izinli yabancı varken, rakam 2011'de 217 bine, 2012'de 267 bin 300'e yükseldi. İzinlerin çoğunluğu aile birleşmeleri, küçük bölümü ise çalışma izni şeklinde verildi. Bununla birlikte işle ilgili izinler artıyor. 2012'de Türk yetkililer 32 bin 250 çalışma izni çıkardı, bu önceki yıla göre yüzde 48 artışa denk geldi. Verilen oturma izni sayısı ise 32 bin 850 idi ve bunlar yenileme, ilk kez verilen izinler olarak çıkarıldı, önceki yıla göre yüzde 30 artış gösterdi. 2013'te ise çıkarılan çalışma izinlerinin sayısı yüzde 42 yükselerek 45 bin 850 oldu.

2011-2012 arası İş Kurumu tarafından dışarı gönderilen işçilerin sayısı 53 bin 800'den 67 bin kişiye çıktı. 2013'te ise 55 bin 400'e düştü. Türk sözleşmeli işçilerin en büyük bölümü sırasıyla Irak ve Rusya Federasyonu'nda çalıştı.

Yakalanan düzensiz, yani izin süresi dolduğu halde kalmaya devam eden göçmen sayısı 2010'dan itibaren artıyor. Bu yıl 32 bin 700 kişi yakalanmıştı, 2011'de 42 bin 800'e, 2012'de ise 28 bin 300'e yükseldi. Türkiye'ye en fazla Gürcistan'dan (4 bin 300 kişi), Rusya Federasyonu'ndan (bin 200 kişi), Ukrayna'dan (850), Romanya'dan (530) ve Moldova'dan (340) düzensiz göçmen geldi.

Mülteci başvuruları 2010'daki 9 bin 200'den, 2011'de 16 bin, 2012'de ise 16 bin 700'e çıktı. 2011'deki artış büyük ölçüde Irak'tan yapılan başvurulara bağlı oldu, Irak'tan başvurular 2010-2011 arası ikiye katlandı. Birleşmiş Milletlere göre Türkiye dünyada iltica arayanların başvurduğu ilk 10 ülke arasına girdi. Türkiye 2011 başları ve 2013 ortaları arasındaki dönemde Suriyelilerin 500 bin kişilik kitlesel hareketiyle karşı karşıya kaldı.

-YURTDIŞINDAN TÜRKİYE'YE GÖNDERİLEN PARALARIN PAYI DÜŞTÜ-

Yurtdışından Türkiye'ye gönderilen para miktarının GSYH'daki payında da düşüş görülüyor. 2000-01 döneminde dışarıdan gönderilen para GSYH'nın yüzde 1.5'unu oluştururken oran 2012'de yüzde 0.1'e indi. Düşüşün büyük bölümü 2008-10 döneminde, gönderilen para miktarı 830 milyon dolarla yarıya indiğinde yaşandı. Nominal rakamlarla 2010'da 1.05 milyar dolar ve 2011'deki 975 milyon dolarla görülen toparlanma GSYH'daki paralel büyümeyle oransal olarak absorbe edildi.

Raporda "Avrupa Komisyonu yetkililerinin beklentilerinin aksine Türkiye belli Afrika ve Asya ülkelerine karşı vize politikalarını liberalize etmeye devam etti.

-DİĞER KONULAR-

Uluslararası öğrenciler, birçok OECD ülkesinde önemli bir politik dikkat konusu olmaya devam ediyor. 2012 yılında dünya çapında 4.5 milyon öğrenci, vatandaşı oldukları ülkenin dışındaki eğitim kurumlarına kayıtlı durumda. Bunların yüzde 75'i OECD ülkelerinde okuyordu. Artış yavaşlamakla birlikte, bu oran son yıllarda büyük oranda sabit kaldı. 2012 yılında OECD ülkelerindeki uluslararası öğrenci sayısı, 2000-05 yıllarında yüzde 8, 2005-11 yıllarında yüzde 6 olan ortalama yıllık artış oranlarının epey altına düşerek, sadece yüzde 3 arttı.

Raporda, "OECD ülkelerinde işsizlik yüksek olmaya devam etse de, işgücü pazarındaki ihtiyaçların karşılanması ve ekonomik büyümenin arttırılmasında hala göçün oynayabileceği bir rol var. Bu rol ülkeden ülkeye muazzam değişiklikler göstermekle beraber, özellikle arka planda kamuoyunun yakından izlediği dikkate alınarak, 'daha iyi' bir işçi göçü için koşullar yaratılması yönünde ortak bir özlem var" denildi.

-"SIĞINMACILAR UZUN VADEDE İŞ GÜCÜNE KATKITA BULUNABİLİR-

OECD işçi göçü politikasının, farklı ve bazen birbiriyle çelişen hedeflerin gerçekleştirilmesi için kullanılabileceğini öne sürerken, "Bunlar arasında kısa vadeli işgücü ihtiyaçlarının karşılanması ve uzun vadeli nüfus ve işgücü gelişimine katkıda bulunulması yer alabilir. Yatırım ve ticaret politikası, yenilikçilik ve üretkenlik, kalkınma işbirliği gibi alanlarda daha genel ekonomik gelişme hedefleri de olabilir" görüşünü savundu. İşçi göçünün politik hedeflere cevap vermesini sağlamak için sayısal sınırlardan göçmen adaylarının "puan esasına göre" seçilmelerine kadar birçok yöntem kullanılabileceğini kaydeden OECD, şu istatistikleri verdi:

"-OECD ülkelerine yönelik kalıcı göç hareketleri 2013 yılında 2012 yılına kıyasla yaklaşık yüzde 1 arttı, ama 2012 yılında önceki yıla kıyasla yüzde 0.8 düştü.

-Ekonomik krizden bu yana işçi göçü sürekli azalarak, 2012 yılında yaklaşık yüzde 12 düşüş gösterdi. Tersine, serbest dolaşıma bağlı göç, yüzde 10 arttı.

-İltica başvuruları 2013 yılında 2012 yılına kıyasla yüzde 20 arttı.

-2000 yılından bu yana dünya çapında vatandaşı oldukları ülkenin dışındaki eğitim kurumlarına kayıtlı öğrenci sayısı ikiye katlanarak, 2012 yılında 4.5 milyonu bulup, bunların yüzde 75'i OECD ülkelerinde kayıtlıydı.

-Yarım milyonun biraz üzerinde göçmenle Çin, 2012 yılındaki tüm göç hareketlerinin yaklaşık yüzde 10'una kaynaklık ederken, onu Romanya (yüzde 5.6) ve Polonya (yüzde 5.4) izledi.

-OECD ülkelerindeki göçmen sayısı 115 milyonu aşkın olup, toplam nüfusun yaklaşık yüzde 10'unu oluşturuyor.

-2012 yılında 15 yaşındakilerin toplamının yaklaşık yüzde 12.5'inin iki ebeveyni de başka bir ülkede doğmuş olup, bu oran on yıl öncesinden yüzde 50 daha fazlaydı. Ebeveynlerinin eğitim seviyesi düşük olanlar başta olmak üzere, bunların yerleştikleri ülkelerle bütünleşmesi artan bir kaygı konusu oluşturuyor.

-Kriz, göçmenleri çok daha olumsuz etkiledi: 2007 yılından bu yana OECD ülkelerindeki işsiz sayısına eklenen 15 milyon kişinin yaklaşık 5'te 1'ini başka ülkelerde doğanlar oluşturuyor.

-Krize rağmen göçmenlerin çoğu bir işte çalışıyor. Ortalama olarak, eğitim seviyesi düşük göçmenler arasında bir işte çalışanların oranı (yüzde 54.1) söz konusu ülkede doğan akranlarından (yüzde 52.6) daha yüksek.

-Tersine, yüksek öğrenim görmüş göçmenler arasında bir işte çalışanların oranı, söz konusu ülkede doğan akranlarından daha düşük (yüzde 77 ve yüzde 84). İşe girdiklerinde ise, bunlar arasında eğitim seviyelerinin altındaki işler yüzde 50 daha fazla." (ANKA)

(HM/ORH)


Popular Articles

Latest Articles