B­a­t­u­m­:­ ­­H­i­t­l­e­r­ ­d­ö­n­e­m­i­ ­u­y­g­u­l­a­n­ı­y­o­r­­ ­-­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

BOLU (İHA) - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, İstanbul Üniversitesi'nde polise bir yıl boyunca arama izni verilmesini, "İstanbul Üniversitesi'nde iktidar kanunları uygulanıyor" şeklinde yorumladı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum, özel bir televizyonda yayınlanan programa katılmak için geldiği Bolu'da partisinin il başkanlığını ziyaret etti. Batum, çok sayıda partili tarafından karşılanırken gazetecilerin de sorularını yanıtladı. İstanbul Üniversitesi'nde uygulamaya konulan polisin arama iznine sert tepki gösteren Batum, şöyle konuştu: "İstanbul Üniversitesi'nde baskı rejimi kuruyorlar. Bir totaliter rejim kuruyorlar. Bu polis devleti bile değil başbakan devleti demiştik. İnanmayanlar vardı. İşte dün İstanbul Üniversitesi'nde uygulanmaya konulacak olan olay. Bir yıl boyunca herkesi istediği şekilde arama, özel defterlerini, özel eşyalarını arama yetkisi veren bir kanun. Şimdi bunu dünyanın neresinde olursa olsun alın götürün, 'Bu nedir' deyin, 'Bu Hitler dönemin kanunudur' derler. Hiç tartışmaya gerek yok."

Kayseri Büyükşehir Belediyesi'ndeki yolsuzluk iddialarına değinen Batum, ifadelerde kaybolan 10 sayfayı ortaya çıkarmanın hükümetin görevi olduğunu söyledi. Genel başkanlarının bütçe görüşmelerinde Kayseri'deki bir olayı ortaya attığını belirten Süheyl Batum, sözlerine şöyle devam etti: "Ve şu soruları sordu. Dikkat edin çok ilginçtir, Dedi ki, '26 sayfalık bir ifade var. Aynı ifadenin tarihi, sayısı aynı. Bir de 16 sayfalık var. Şimdi, ne oldu da 26 sayfalık ifade bir tarafta duruyor. Ortada yok. 16 sayfası ortada, kaybolmuş 10 sayfaya ne oldu?' Dediler ki 'Efendim, 10 sayfayı ayırdık. Orada kimlerin ismi geçiyor' diye sorduk. Dediler onu hiç karıştırmayın."

Gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenlerinin değişmesinin tesadüf olmadığını ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Batum, gazetelerde CHP aleyhinde haberlerin kasıtlı yapıldığını iddia ederek şöyle konuştu: "İki şey söyleyeceğim. Bir, 'Dünyanın hiçbir ülkesinde 5 sene içerisinde gazetelerin, televizyonların genel yayın yönetmenlerinin tamamı birden değişmez diyorduk. Bu bir tesadüf değildir' diyorduk. İki, şunu söylüyorduk. 'Dünyanın hiçbir ülkesinde bir tek örneği varsa gösterebilirler mi?' diyorduk. Hiçbir ülkede bir başbakan birinin televizyonunu, gazetesini alıp tamamıyla tesadüftür muhakkak ki başbakanın arkadaşıyla damadına vermeleri, parası da çıkmayınca 750 milyon doları devlet bankalarından vermeyeceğini, dünyanın hiçbir şeyin olamayacağını söylüyorduk. Neticede şunun sonucu çıktı. Biz kurultay yaptık. Coşkulu geçen kurultay sonrasında ertesi günü gazeteleri açtık ve bazı gazetelerde şu haberler çıktı. 'Gürsel Tekin ve Süheyl Batum kavga etti, yumruklaştı'. Yan yana durmadık, yan yana. Yani, yan yana gelirsin de bir münakaşa çıkar. Biz bunu tesadüf diye değerlendirdik. Sonra parti meclisi oldu. Ben de gittim. Gazeteyi bir açtım, 'Birbirlerine hakaret ettiler' diyor."