D­e­v­l­e­t­e­ ­­a­l­t­ı­n­­ ­v­e­r­g­i­s­i­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

D­e­v­l­e­t­e­ ­­a­l­t­ı­n­­ ­v­e­r­g­i­s­i­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­ Akdur, Türkiye'deki iki altın işletmecisi şirketin 2009 yılında devlete 132 milyon lira vergi ödediğini belirterek

Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Akdur, Türkiye'deki iki altın işletmecisi şirketin 2009 yılında devlete 132 milyon lira vergi ödediğini belirterek, ''Bir başka ifadeyle altın madencilerinin devlete 2009 yılında ödedikleri vergi miktarı yaklaşık 2,5 ton altına eşittir'' dedi.

Akdur, yaptığı değerlendirmede, bugünkü fiyatlarla Türkiye'nin altın potansiyelinin değerinin yaklaşık 240 milyar dolar olduğunu, bunun işlenip katma değeri yüksek ürünlere dönüştürülmesi halinde ülke ekonomisine 1 trilyon dolarlık katkı sağlayabileceğini söyledi.

Türkiye'nin altın üretiminin 2009 yılında 15 ton olduğuna işaret eden Akdur, her yıl ortalama 200 ton altın ithal edildiğini, bunun için yılda yaklaşık 7 milyar dolar ödendiğini belirtti.

Ülkenin 6 bin 500 tonluk altın potansiyelinin 710 tonluk kısmının nerede olduğunu bildiklerini, kalan 5 bin 790 ton altının nerede olduğunu belirleyebilmek için maden arama çalışmalarına yaklaşık 10 milyar dolarlık bir risk sermayesi harcanması gerektiğini ifade eden Akdur, bütün meselenin bu risk sermayesini madencilik sektörüne çekebilmeyi başarmak olduğunu söyledi.

ALTIN ARAMAK İÇİN YILDA 50 MİLYON DOLAR

Dünyada altın aramaları için yılda toplam 5 milyar dolar risk sermayesinin harcandığını anlatan Akdur, Türkiye'de ise bütün gayretlerine rağmen aramalara harcanan risk sermayesinin 50 milyon doları geçmediğini kaydetti.

Yatırımcı olarak yaşadıkları sıkıntılara da değinen Akdur, Maden Kanunu'nun büyük ölçekli maden arama ve işletme projeleri için yeterli olmadığını, yatırım ortamının uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

ALTIN MADENCİLİĞİNİN MİLLİ GELİRE KATKISI

Altın madenciliğinin milli gelire katkısı konusunda da bilgi veren Akdur, Türkiye'de 2001'den 2009 yılına kadar geçen sürede toplam 62 ton altın üretimi gerçekleştirildiğini belirtti. Akdur, önümüzdeki yıllarda Erzincan -İliç, İzmir-Efemçukuru, Eskişehir-Kaymaz, Niğde-Ulukışla, Çanakkale- Çan altın madenlerinin de devreye girmesiyle yılda 50 ton altın üretilebileceğini kaydetti.

Bir ton altının parasal değerinin bugünkü fiyatlarla yaklaşık 55 milyon lira olduğuna dikkati çeken Akdur, şöyle konuştu:

''Dolayısıyla 2009 yılında üretimi gerçekleştirilen 15 ton altının parasal değeri 550 milyon liradır. Bu rakamın milli gelire dolaylı katkısının ise 2,5 milyar lira olduğu tahmin edilmektedir. 2009 yılında Türkiye'de en çok kurumlar vergisi ödeyen ilk 100 listesinde iki altın şirketinin ilk 50'de olması öngörülmektedir.

2009 yılında doğrudan ve dolaylı vergiler olarak Tüprag A.Ş. 75,5 milyon lira, Koza A.Ş. ise 57,1 milyon lira ödemiştir. Yani iki altın işletmecisi şirket devlete 2009 yılında 132 milyon lira vergi ödedi. Bir başka ifade ile altın madencilerinin devlete 2009 yılında ödedikleri vergi miktarı yaklaşık 2,5 ton altına eşittir. Herkes altın madencileri gibi vergi ödemiş olsa Türkiye kısa zamanda ihya olur.''

ALTIN MADENCİLİĞİNDE YABANCI ŞİRKETLER

Akdur, Türkiye'de altın madeni arama ve işletme amaçlı ciddi şirket sayısının 30 civarında olduğunu, bu şirketlerin yaklaşık yarısının yabancı sermaye ile kurulduğunu belirtti.

Altın madenciliği için gerekli olan arama döneminin 5-10 yıl sürebildiğini, çoğu kez de aramaların başarısızlıkla sonuçlanabildiğini ifade eden Akdur, ''Yerli sermaye bu kadar uzun süre yatırım yapmayı cazip bulmadığı için madencilik yerine geri dönüşü daha kısa sürede olan alanlara yatırım yapmayı tercih etmektedir'' diye konuştu.

Türkiye'deki yaklaşık 11 bin maden işletme ruhsatının sadece 100'ünün altın işletme ruhsatı olduğunu, bunun da 60'ının yabancı sermaye ile kurulan şirketlere ait olduğunu anlatan Akdur, iddia edildiği gibi altın madenciliğinde yabancı şirketlerin ciddi bir ağırlığının bulunmadığını söyledi.


Popular Articles

Latest Articles