1­5­ ­O­c­a­k­ ­İ­n­g­i­l­t­e­r­e­ ­b­a­s­ı­n­ ­ö­z­e­t­i­ ­-­ ­D­ü­n­y­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­i­

1­5­ ­O­c­a­k­ ­İ­n­g­i­l­t­e­r­e­ ­b­a­s­ı­n­ ­ö­z­e­t­i­ ­-­ ­D­ü­n­y­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­i­ Barış için Akademisyenler Grubu'nun bildirgesine başlatılan soruşturmalar ve "Chomsky Erdoğan'ın davetini reddetti", Çınar'da Emniyet binasına düzenlenen saldırı ve Kıbrıs görüşmelerinde "ihtiyatlı iyimserlik"

Guardian, Türkiye'de Barış İçin Akademisyenler Grubu'nun yayımladığı bildirinin ardından "entelektüellerin vatan hainliğiyle suçlandığını ve bildiriye imza atan yabancı akademisyenlerden Noam Chomsky'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın davetini reddettiğini yazıyor.

Grubun "Bu suça ortak olmayacağız" başlığıyla hazırladığı ve binden fazla akademisyen tarafından imzalanan metinde "devletin vatandaşlarına şiddet uyguladığı" belirtiliyordu.

"Türkiye Kürtlerle ilgili barış protestosu yapan akademisyenlere meydan okuyor" başlıklı haberde, 1200'den fazla akademisyenin imzaladığı bildiriye aralarında NoamChomsky ve Sloven filozof Slavoj Zizek'in de bulunduğu onlarca yabancı akademisyenin de destek verdiği söyleniyor.

Bildiriye imza koyan 1128 Türk akademisyenin "terör propagandasından, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek ve Türk kurumlarını ve cumhuriyetini aşağılamak" gibi suçlamalarla soruşturulduğunu söyleyen Guardian, suçlu bulunmaları halinde bir ila beş yıl arasında hapis cezası alabileceklerini yazıyor.

'Chomsky Erdoğan'ın davetini reddetti'Gazete, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "sözde akademisyenler" diye tanımladığı imzacıları vatan hainliği ve "beşinci kol faaliyetleriyle" suçladığını ve Chomsky ve diğer akademisyenleri güneydoğuyu ziyaret edip "gerçek resmi" görmeye davet ettiğini hatırlatıyor.

Noam Chomsky'nin ise Guardian'a yolladığı bir elektronik postayla Erdoğan'ın davetini reddettiği kaydediliyor.

Chomsky'nin "Türkiye'ye gitmeye karar verirsem, bu onun davetiyle değil daha önce sık sık olduğu gibi aralarında yıllardır ciddi bir saldırıya maruz kalan Kürtlerin de aralarında bulunduğu cesur muhaliflerin davetiyle olacak" dediği belirtiliyor.

Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde dün PKK'nın düzenlediği belirtilen bombalı saldırı da bazı İngiliz gazetelerinin dünya haberleri sayfalarında yer buluyor.

Türkiye'nin 'iki farklı güvenlik sorunu'Saldırıda biri bebek, biri çocuk altı kişinin öldüğünü belirten Guardian bomba yüklü araçla düzenlenen saldırının sorumluluğunu henüz kimsenin üstlenmediğini ancak Diyarbakır Valiliği'nin saldırından PKK'yı sorumlu tuttuğunu yazıyor.

Çınar saldırısının Sultanahmet'teki intihar saldırısının üzerinden 48 saat geçmeden yaşandığını belirten Independent şöyle devam ediyor;

"Türkiye'nin iki ucundaki bombalı saldırılar IŞİD'le savaş ve Suriyeli mültecilerin kontrol etmekte anahtar önemde görülen ülkenin karşılaştığı iki farklı güvenlik sorununun altını çizdi. Bombalı saldırılar komşu Suriye'deki iç savaşın Türkiye'yi giderek istikrarsızlaştırdığı korkuların dağıtılmasında pek faydalı olmayacak. Suriye'deki Kürt güçlerinin başarısı Türkiye'deki emsallerinin kendine güvenini arttırdı ve Kürtlerin arzularının Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tehdit edebileceğinden korkan Ankara'yı alarma geçirdi."

Gazete geçmiştekinin aksine çatışmaların PKK'nın gençlik kanadının "özerk bölgeler" ilan ettiği şehirlerde yaşandığını ve "sivillerin iki ateş arasında kaldığını söylüyor. Independent ayrıca, bir Türk insan hakları kuruluşunun son çatışmalarda 162 sivilin öldüğünü duyurduğunu aktarıyor.

Times: PKK saldırısında çocuklar öldüTimes'ın Çınar saldırısını "PKK'nın polis üssüne saldırısında çocuklar öldü" başlığıyla duyuruyor.

Saldırının ayrıntılarını aktaran gazete "Türkiye'nin güneydoğusunda eylemlerini arttıran PKK ateşkesin çöktüğü Temmuz'dan bu yana hedeflenmiş bir saldırıda ilk kez sivilleri öldürdü" diyor.

Times'ın haberinde şu ifadeler yer alıyor;

"Mart 2013'teki ateşkesten bu yana PKK silah stoklamayı sürdürdü. Örgüt yeni saldırı dalgasında polise ve askeri hedeflere yüzlerce saldırı düzenledi ancak Suriye'de IŞİD'e karşı savaşı sayesinde Türkiye dışında kazandığı popülerliğini korumak için sivilleri öldürmekten kaçındı. Ancak PKK son bir aydır çatışmaları barikatlar kurup, bölge genelindeki kent ve kasabalarda öz yönetimler ilan ederek Türkiye'nin Kürt şehirlerinin kalbine taşıdı. Türk devletiyse 400'den fazla militanın öldürülmesinin yanı sıra kuşatma altındaki yerlerde binlerce sivilin mahsur kalmasına yol açan, polis ve asker operasyonuyla yanıt verdi"

Kıbrıs görüşmelerinde 'ihtiyatlı iyimserlik' Financial Times'da Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nicos Anastasiades ile yapılan bir söyleşi dikkat çekiyor.

Gazete Anastasides'in bu yıl bir uzlaşmaya varılabileceğine dair "ihtiyatlı bir iyimserlik taşıdığını, ancak Türk birliklerinin geri çekilmesi gibi hayati meselelerin hala çözülemediğini söylediğini" aktarıyor.

Gazetenin "uluslararası alanda tanınan Kıbrıs Rus yönetiminin lideri" diye tanımladığı Anastasiades "toprak paylaşımı, güvenlik garantileri ve Türk askerinin çekilmesi" gibi konularda ilerleme sağlanabilirse 2016'nın ada için "çok önemli bir yıl" olabileceğini söylüyor.

Rum lider "Çözüme ulaşabilirsek, Kıbrıs Müslüman ve Hristiyanların birlikte yaşayabileceğini gösteren bir model olacak" diyor.

Gazete "Anastasiades'in Türk mevkidaşı Mustafa Akıncı'yla Mayıs'tan bu yana yaptığı 20 tur görüşmede, uluslararası toplumun 40 yıldan bu yana ilk kez sorunun çözümü adına en iyi şansın yakalandığı yönündeki umutlarını arttıracak kadar ilerleme sağlandı" diyor.

Ancak Anastasiades'in "Türk askeri çekilmeden, Kıbrıs'ın güvenliği dış güçlerin değil AB ve BM Güvenlik Konseyi'nin garantisi altına alınmadan çözümün mümkün olmadığı konusunda ısrarlı" olduğu vurgulanıyor.

Anastasiades "Türkiye'den olumlu söylemler duyduk. Ancak Türkiye'nin iş asker çekmeye, toprak paylaşımına ve bizim burada hiçbir üçüncü ülkenin koruması altında olmayacak bağımsız bir ülke kurduğumuzu fark etmeye geldiğinde ciddi olup olmadığını bekleyip görmek gerekiyor" diyor.

Toprak ve mülkiyet paylaşımı Nikos Anastasiades toprak paylaşımı çok hassas bir mesele olduğu için görüşmelerde ayrıntısıyla ele alınmadığını belirtiyor.

Financial Times ise "Ancak Ada'nın yüzde 36'sını kontrol altında tutan Kıbrıslı Türkler'in her türlü uzlaşma durumunda bu toprakların bir kısmından vazgeçmek zorunda kalacakları genel olarak kabul görüyor" diyor.

Rum lider "En önemli şey müzakereleri hızlandırmak. Bu arada biz bir güven iklimi inşa eder ve iki toplum arasında hala sürdüğünü itiraf etmemiz gereken güvensizliğin üstesinden gelmeliyiz" diye konuşuyor.

Gazete iki liderin en büyük ilerlemeyi gelecekte iki bölgeli ve iki toplumlu olması öngörülen yeni devlette iktidarın nasıl paylaşılacağı, devletin yasama ve adli kurumlarıyla iki toplumun siyasi eşitliği konusunda sağladığını yazıyor.

Siyasal eşitliğin özellikle Kıbrıslı Türkler için önemli olduğunu yazan Financial Times Türk toplumunun Rumlar'ın demografik ve ekonomik ağırlığı altında ezilmekten korktuğunu belirtiyor.

Gazete, mülk paylaşımının da zorlu bir konu olduğunu ancak Anastasiades'in Akıncı'yla vakaları tek tek ele alacak bir mahkeme üzerinde bir uzlaşmaya vararak bu konuda da ilerleme kaydedildiğini söylediğini aktarıyor.


Popular Articles

Latest Articles