F­E­T­Ö­ ­m­a­ğ­d­u­r­u­ ­g­a­z­e­t­e­c­i­ ­U­l­u­s­,­ ­k­e­n­d­i­s­i­n­e­ ­k­u­r­u­l­a­n­ ­k­u­m­p­a­s­ı­n­ ­a­y­r­ı­n­t­ı­l­a­r­ı­n­ı­ ­T­R­T­ ­R­a­d­y­o­ ­H­a­b­e­r­­e­ ­a­n­l­a­t­t­ı­

F­E­T­Ö­ ­m­a­ğ­d­u­r­u­ ­g­a­z­e­t­e­c­i­ ­U­l­u­s­,­ ­k­e­n­d­i­s­i­n­e­ ­k­u­r­u­l­a­n­ ­k­u­m­p­a­s­ı­n­ ­a­y­r­ı­n­t­ı­l­a­r­ı­n­ı­ ­T­R­T­ ­R­a­d­y­o­ ­H­a­b­e­r­­e­ ­a­n­l­a­t­t­ı­

Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus, Fetullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen firari işadamı İhsan Kalkavan’ın yeğeni Faruk Kalkavan’ın karıştığı ve moda tasarımcısı Sinem Yalçın’ın hayatını kaybettiği kaza ile ilgili haberinin peşinde koşuştururken bir anda her gazetecinin, her gün karşılaşmayacağı ve sonuçta hayatının 9 ayına mal olan derin bir komplonun içinde buldu kendisini. 

Görünürde KCK Basın davası adında tutuklanan Çağdaş Ulus, dün akşam TRT Radyo Haber'de Toygun Atilla ve Erdal Kılınç'ın sunduğu "Türkiye'nin Davası" programına katıldı.

Ulus, tutuklanma sürecine giden kumpasın perde arkasını anlattı.

Kumpasın ardında Kalkavan mı var?

2008 yılında firari FETÖ'cü İhsan Kalkavan'ın yeğeni Faruk Kalkavan'ın moda tasarımcısı Sinem Yalçın'ı Altunizade'de emniyet şeridinde ezdikten sonra soruşturmanın karartıldığını ancak yaptığı habercilikle bu olayın peşini bırakmadığı için FETÖ'nün kumpasına uğradığını öne süren Ulus şöyle devam etti:

"Kalkavan, Sinem Yalçın'ı emniyet şeridinde ezdikten sonra olay yerinden kaçarak kaza mahalline şoförünü göndermiş, olayı üstlendiği için de şoför tutuklanmıştı. Ancak ortada bir gariplik vardı. Olay yeri MOBESE kayıtları silinmiş olaya dair bir şeylerin karartılması sağlanmıştı. Sinem'in babası olayın peşini bırakmayarak kayıtları ortaya çıkarmış bu şekilde de Kalkavan tutuklanmıştı. Ancak birileri Kalkavan'ın ceza yatmasını istemiyordu. İki ay sonra Kalkavan ilk duruşmada 'kaçma şüphesi' yok denilerek tahliye edildi. Ardından da soluğu yurtdışında aldı."

Evimin önünde pusuya yattılar

Olayın peşini bırakmadığını belirten Ulus, Kalkavan'ın Belerus'a yerleşip İhsan Kalkavan'ın kurduğu madencilik şirketinin başına geçtiği bilgisini gazetesinde manşetten duyurduğunu söyledi. 

"Peşpeşe oradaki yaşantısını kaleme aldım. Bu haberlerden bir gün sonra ise evimin önünde ilginç bir olayla karşılaştım. Birileri ev adresimi öğrenmiş ve evimin önüne arabayla gelip pusuya yatmıştı. Gece yarısı gazetemdeki mesaim sonrası evimin bulunduğu sokağa geldiğimde 34 FRK (FARUK)64 plakalı bir aracın farlarını açıp beklemesi dikkatimi çekmişti. O anda araçtan inmeyerek 155 polis hattını aradım. Polislere durumu anlatmaya çalışıyordum ki sokağa bir ekip otosunun girmesiyle telefonu kapatıp durumu onlara anlatmaya çalıştım. Ancak gelen ekip, şahıslara kimlik sorup işlem başlatacağına bana ve aracı kullanan çalıştığım gazetenin şoförüne kimlik sorup bizim aracımızı aramaya başlamıştı. Bu da ortada bir gariplik olduğunu gösteriyordu. Bu sırada biz aranırken evin önüne gelen şahıslar ise gözümüzün önünde oradan öylece gidiyordu. Anladığımız kadarıyla gelen ekip, onları korumak için oradaydı... Ertesi gün ise haber kaynaklarımdan araç plakasının kimin üzerine kayıtlı olduğunu sorduğumda bir ilginç bilgiyle daha karşılaştım. Araç kısa bir süre önce Kalkavanlar tarafından elden çıkarılmış Nurettin D. isimli bir şahısa satılmıştı. Bu bilgiler sonrası ise soluğu savcılıkta alıp şikayetçi oldum. Ancak savcılık 'delil yok' diyerek dosyada takipsizlik kararı aldı. Bu olaydan sadece 10 gün sonra ise 2011'in Aralık ayında evime yapılan baskınla örgüt üyesi olduğum gerekçesiyle tutuklandım.

Kumpas sona ersin

Ulus hakkındaki iddialara ilişkin olarak da şöyle konuştu: 

"PKK'nın Kandil'deki örgüt kamplarına gidip orada basın konseyi adı altına toplantılara katıldığım ve alınan kararları Türkiye yürütme konseyinde olduğum gerekçesiyle gazetemde uyguladığım iddia edildi. Ancak resmi kayıtlar bu iddiaları yalanlamasına rağmen tutuklanmama engel olamadık. Türkiye'de ve Amerika'da olduğum iki tarihte resmi evrakta sahtecilik yapan dönemin terör müdürü Yurt Atayün, savcılığa verdiği sahte belgelerle tutuklanmamı sağladı. 9 ay bu nedenle tutuklu kaldım. Davam ise yıllardır devam ediyor. 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası ise ikinci bir şok ile karşılaştım. FETÖ'cülere konulan yurtdışı yasağı mağdurlarından olmama rağmen bana ve eşime de uygulandı. Yaklaşık 17 aydır ikimizin de pasaportuna el konulduğu için yurtdışına çıkamıyoruz. Tek sevindirici haber ise bana bu kumpası kuran polis şefleri ve memurları hakkında örgüt adına suç işlemekten dava açılmış olması ve dönemin İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Yunus Dolar'ın 'Çağdaş Ulus'un tutuklanmasını FETÖ imamları istedi' diye itiraflarda bulunması oldu. Umarım bu açılan davayı beni yargılayan 3. Ağır Ceza Mahkemesi dikkate alır da artık bu kumpas sona erer."

Emekli Tümgeneral: 15 Temmuz başarılı olsaydı felaket olur, ülke bölünürdü

Türkiye'nin Davası programının bir diğer stüdyo konuğu ise emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz'du.

Balyoz kumpası mağdurlarından Ahmet Yavuz, Afrin operasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu programda şu ana kadar giden süreçte TSK'nın bölgede başarılı bir operasyona imza attığınının altını çizerek değerlendirmelerde bulundu.

Ahmet Yavuz, FETÖ'nün hem geçmişte yaptığı kumpas operasyonları ile hem de 15 Temmuz darbe girişimi ile Türkiye'ye çok önemli zararla verdiğini ifade ederek, "FETÖ'nün en büyük tahribat verdiği kurumların başında TSK gelir. Maalesef TSK'ya verdikleri tahribatın yaralarını sarmak uzun zaman alacak. Ancak savaşan bir ordu, sahadaki bir ordu bu yaralardan daha yakın bir zamanda kurtulacaktır" diye konuştu. 

15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı bugün Afrin meselesi ve bölgedeki durum ne olurdu sorusunu yanıtlayan Ahmet Yavuz, "Büyük bir felaket olurdu. Hem o ülkeler hem de buralar bölünürdü" dedi. 

FETÖ mağduru subaylar görevlerine geri dönsün

Geçmişte FETÖ'nün kumpas davalarında mağdur edilen subayların halen görevlerine geri dönemediklerinin altını çizen Ahmet Yavuz, "Halen 100'ün üzerinde FETÖ mağduru subay var. Bu insanlar halen görevlerine geri dönemediler. Şu anda TSK'nın bu subaylara ihtiyacı var. Bunlar FETÖ'ye bulaşmamış tertemiz subaylar. Bunların bir an önce iadei itibarla görevlerine dönmesi hem kendilerinin hem de TSK'nın faydasınadır" değerlendirmesini yaptı.

Popular Articles

Latest Articles