­­T­ü­r­k­i­y­e­ ­k­r­i­z­e­ ­b­a­ş­a­r­ı­l­ı­ ­d­i­r­e­n­ç­ ­g­ö­s­t­e­r­d­i­­­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

­­T­ü­r­k­i­y­e­ ­k­r­i­z­e­ ­b­a­ş­a­r­ı­l­ı­ ­d­i­r­e­n­ç­ ­g­ö­s­t­e­r­d­i­­­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­ Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ''Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülke küresel krize beklentilerinin ötesinde bir direnç göstermeyi başardı'' dedi.

MALATYA (A.A) – Yılmaz, İnönü Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen ''Turgut Özal Uluslararası Ekonomi ve Siyaset Kongresi''nin açılışında yaptığı konuşmada, küresel finans krizinin değerlendirmesini yaptı.

Kriz sırasında sabit kur rejimini uygulayan ülkelerin dalgalı kur rejimini benimsemiş ülkelere göre krizden daha çok etkilendiğine işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:

''Dalgalı kur rejimi, sermaye akışının serbest olduğu ülkelerde, piyasalarda ortaya çıkan likidite sıkışıklığına karşı para otoritelerinin esnek bir yaklaşım göstermesine imkan sağlayarak hızla kötüleşen uluslararası likidite koşulları altında ekonominin aşırı düzeyde daralmasını önleyen bir emniyet supabı görevi görmektedir. Nitekim dalgalı kur rejimi uygulayan ülkelerde iktisadi faaliyette, kriz öncesi ve kriz sırasında daha düşük boyutlu dalgalanmalar yaşandığı gözlenmektedir. Ayrıca dalgalı kur uygulayan ülkelerde iktisadi faaliyetteki toparlanma da sabit kur uygulayan ülkelere nazaran daha güçlü yaşanmaktadır.''

Ülkelerin krize dayanıklılığını belirleyen ikinci yapısal unsurun bankacılık sisteminin yapısı olduğunu aktaran Yılmaz, ''Bu dönemde bankacılık sektörünün aktif yapısının kalitesi, kaldıraç oranlarının yönetilebilir bir seviyede tutulması ve düzenleme ve denetleme faaliyetlerinin tavizsiz uygulanması gibi etkenler, mali piyasalarda yaşanan tahribatın ve ortaya çıkan kredi tıkanıklılığının boyutunun sınırlanmasında önemli bir rol oynamıştır'' dedi.

-''TOPARLANMA EĞİLİMİNE GİRDİ''-

Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülkenin küresel krize beklentilerin ötesinde bir direnç göstermeyi başardığını ifade eden Yılmaz, şu değerlendirmeyi yaptı:

''Ancak krizin olumsuz etkilerinden bütünüyle kaçınmak elbette mümkün olmamıştır. Nitekim dünya ekonomilerinin çeyreklik büyüme hızları incelediğinde, 2008 yılı son çeyreğinde ülkelerin yaklaşık yarısında iktisadi daralma yaşandığı 2009 yılının ilk yarısında ise dünya ülkelerinin yüzde 90'ından fazlasında ekonomilerin küçüldüğü görülmektedir. 2009 yılının ikinci yarısından itibaren küresel krizin dördüncü ve son aşamasına girmiş bulunmaktayız. Bu dönemi kısaca, iktisadi faaliyette beliren 'yeşil filizlerin' desteği ile dünya kamuoyunda ortaya çıkan 'umut' dönemi olarak özetleyebiliriz.''

Yılmaz, 2009 yılının Nisan ayından itibaren küresel iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan verilerin krizin dip noktasının geride kaldığına ve dünya ekonomilerinin toparlanma eğilimine girdiğine dair beklentileri kuvvetlendirdiğine işaret etti.


Popular Articles

Latest Articles