D­H­A­ ­Y­U­R­T­ ­B­Ü­L­T­E­N­İ­-­ ­6­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

D­H­A­ ­Y­U­R­T­ ­B­Ü­L­T­E­N­İ­-­ ­6­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­ Muharrem İnce'nin yollarına kırmızı güller döktüler CHP cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, seçim çalışmaları için geldiği İzmir'de ilçe turuna Menderes'ten başladı.

Muharrem İnce'nin yollarına kırmızı güller döktüler

CHP cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, seçim çalışmaları için geldiği İzmir'de ilçe turuna Menderes'ten başladı. Havalimanı çıkışında yoluna kırmızı güller atılan Muharrem İnce, rakibi olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomi anlayışını eleştirdi. İnce, "En büyük yanlışları parayı aldılar betona gömdüler. O diyor ki inşaat, proje. Bundan anladığı iş makinelerini gönderecek İstanbul'a kazacak. Benim projem, bacaları tüten fabrika" dedi. İnce seçmene de "24 Haziran geliyor. Sakın ha! Tatile gitmek yok, 'kızım doğum yaptı, oğlan işten çıktı, babam rahatsızlandı' yok. 24 Haziran'a kadar hastalanmak yasaklanmıştır" diye konuştu.
Seçim çalışmalarını İzmir'de sürdüren CHP cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce eşi Ülkü İnce ile birlikte Adnan Menderes Havalimanı'na geldi. Havalimanı çıkışında İnce'nin bulunduğu otobüsün önüne ve üzerine köprü üzerinden torbalarla kırmızı güller atıldı. Muharrem İnce'nin ilk durağı Menderes ilçesi oldu. Seçim otobüsü, Ak Parti Menderes Seçim Koordinasyon Merkezi'nin önünden geçtiği sırada AK Partililer Rabia işareti yaptı. "Milletin adamı hepimizin cumhurbaşkanı" sloganlarıyla otobüsün üzerine çıkan CHP cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, vatandaşları eşi Ülkü İnce'yle birlikte selamladı. İnce, konuşmasına "Merhaba Menderes dağlarından yağ, ovalarından bal damlayan güzel insanlar nasılsınız. Bugün ilçeleri gezeceğiz bu antreman" sözleriyle başladı. Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan bahsettiği sırada alandan yükselen 'yuh' seslerine izin vermeyen Muharrem İnce, "Sayın Erdoğan dün demiş ki, (alandan yuh sesleri gelmesi üzerine) 'yuh' yok, 'yuh' olmaz. Onu sandıkta yeneceğim merak etmeyin. Dün demiş ki 'ben otomobil fabrikası yapacağım Muharrem İnce istemiyor' onu bir anlatayım. O demiş 'bisiklete binmeye devam etsin'. Bir Erdoğan'la, Muharrem İnce arasındaki fark. O, otomobilin kaportasını yapmak istiyor ben beynini yapmak istiyorum. O, 30 yıl önceki teknolojiyi takip ediyor çünkü çağını bilmiyor, geri teknoloji istiyor, koltuğunu yapmaya talip ben elektrikli otomobil yapmaya talibim. Çünkü matematik, fizik bilmiyor çünkü diploması yok. Aramızdaki fark şu; Ben diyorum ki elektrikli otomobil, ileri teknoloji o, 'domates satacağım' diyor. Ben diyorum ki; Domates satmayalım marka yapalım salça ketçap satalım diyorum. O diyor ki; Zeytin satacağım. Ben diyorum ki zeytin satmayalım zeytin yağı satalım" diye konuştu.
'PARAYI BETONA GÖMDÜLER'
CHP cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, konuşmasını AVM ve benzin istasyonları örneklerini vererek şöyle sürdürdü:"Türkiye ekonomisi için iki örnek anlatacağım. Bakın nasıl rezil edeceğim. Türkiye'de her iki kilometrede 5 AVM var, bir avm 100 milyon dolar. 5 tanesi 500 milyon dolar. Gömlekçi beşinde de var, beş yere kira ödeniyor. Gömlek alacak vatandaş 10 liraya alacağı gömleği, 50 TL'ye alıyor. Halbuki 5 AVM yerine bir AVM olsaydı 400 milyon dolar kenarda kalsaydı bu parayla 20 fabrika kurardım. Bir fabrika 20 milyon dolar. Her birinde 2000 işçi çalışırdı, 40 bin işçi çalıştırırdım. Birinci büyük yanlışları bu parayı aldılar betona gömdüler. O diyor ki inşaat, proje. Bundan anladığı iş makinelerini gönderecek İstanbul'a kazacak. Benim projem, bacaları tüten fabrika. Yüzlerce AVM ile doldurdular yazık günah. Avrupa'da her 50 kilometrede bir benzinlik vardır. Türkiye'de her 10 kilometrede bir tane var. 100 km'lik yolu düşünün bizde 10 tane var. Avrupa'da iki tane. Bir benzinlik 5 milyon dolar. 10 benzinlik 50 milyon dolar. İkisini çık. 40 milyon dolar kaldı. Her 100 km'de 40 milyon dolara iki fabrika kurabilirdik. Üretmek yerine betonu tercih ediyorlar. Çünkü orada rüşvet çok hırsızlık çok. Ben sizlere üretim vaat ediyorum. Sizlere gelecek vaat ediyorum, sizlere bacaları tüten fabrikalara vaat ediyorum. Çocuklarınıza iş vaat ediyorum. Neymiş ben otomobil fabrikası istemiyormuşum. Bir, otomobili yapan mı güçlüdür? İki. Motorunu yapan mı güçlüdür? Üç. Beynini yapan mı güçlüdür? Hangisi güçlüdür? Erdoğan diyor ki; 'Kaportasını lastiklerini koltuğunu ben yapayım'. Ben diyorum ki beynini ben yapayım. Geri kalmış bilmiyor cahil çünkü matematik bilmiyor, fizik bilmiyor."
'HER YIL 10 BİN GENCİMİZİ YURT DIŞINA GÖNDERECEĞİZ'
Gençlere marka üretme çağrısı da yapan Muharrem İnce, gençlere yönelik politikalarını anlatırken her yıl 10 bin genci yurtdışına göndereceğini söyledi. İnce, "Cumhuriyet yeni kurulmuştu 150 gence sınav yaparlar, 11'i yurt dışına gidecekti. Bunlardan biri Sadi diye birisidir. Sirkeci Garı'na gelir, 'acaba gitsem mi' der. Tereddüt içindedir Mustafa Sadi. Postacı yanına gelir, 'sana bir telgraf var Mustafa Sadi' der. Telgrafta 'seni bir kıvılcım olarak Avrupa'ya gönderiyorum. Alevler olarak geri döneceksin' yazar. Altta da şöyle yazar; Reisi cumhur Mustafa Kemal. Ve o çocuk Avrupa'ya gider. Türkiye döner hizmet eder. Ordinaryüs profesör olur. Başbakan Sadi Irmak'tır o. Sizi iyi yetiştireceğiz. Alman, İngiliz, ABD'li gençlerden daha iyi yetiştireceğiz. Her yıl 10 bin gencimizi yurt dışına göndereceğiz. Devlet verecek parasını. Eğitimi, sonuna kadar parasız yapacağız. Size söz veriyorum gençler, öğrencilerim, evlatlarım, çocuklarım sizi tarikat yurtlarına muhtaç etmeyeceğim" dedi.
'NE KANDIRILDIM NE KANDIM DİYECEK'
Emeklilere iki maaş, gençlere iki kez burs sözünü veren CHP cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, "16 yıldır iktidarda. Aklına polisler, öğretmenler,
din görevlileri gelmemiş, Aleviler gelmemiş. '3600 vereceğim' diyor. 16 yıldır aklın nerede? Ne zaman aklına geldi? Muharrem İnce söyleyince. İnce korku böyledir öğretmenlere de polislere de hemşirelere de din görevlilerine de 3600 vereceğim söz. Çiftçiye mazot 3 TL ocak" dedi. Muharrem İnce, "Size projeyi söylüyorum bir, barışacağız. Türk, Kürt, Alevi, Sünni bunları geçeceksiniz. İki, büyüyeceğiz, ekonomik olarak. Üç, adil bölüşeceğiz. Bunu da 3Y ile yapacağız. Yönümüz AB olacak. Yöntemimiz demokrasi olacak. Üç yönetimimiz şöyle olacak. Tek adam yanında avanesi olmayacak. Güçlü bir lider yanında ehliyetli insanlara kadro. Söz verdi mi tutacak. Ne kandırıldım ne kandım diyecek. Yav! Merak ediyorum bu lafı söylerken nasıl söylüyor? Defalarca 'kaldırıldım' dedin. 'Rabbim afetsin' dedin. Ben de dua ediyorum Rabbim onu affetme. Zoruma giden bir şey var. AK Parti'ye oy verenlere soruyorum; 'Bunlar camiyi de yıkar' diyor. Bakın burası siyaset meydanı. Cami konuşulmaz ama bir sorum olacak. AK Partililer, siz bu üslubu beğeniyor musunuz? Erdoğan, cami senin babanın malı mı? Ayıp utanır adam bu afı söylemeye. Neredeyse 'gelmeyin kardeşim camimize' diyecek. İnsan bu tür lafları söylemeye utanır. Bana bir daha 'işte bu CHP zihniyeti' derse perişan edeceğim onu, meydanlarda söyleyeyim. Meydanlarda konuşacağımız ekonomi olacak. Gel ekonomi konuşalım yüreğin yetiyorsa. Danışmanlarını al, prompterını (camdan akan yazı) al. Karşıma çık, ekonomi konuşalım. 24 Haziran geliyor. Sakın ha! Tatile gitmek yok, 'kızım doğum yaptı, oğlan işten çıktı, babam rahatsızlandı' yok. 24 Haziran'a kadar hastalanmak yasaklanmıştır" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
- Havalimanında karşılanmasından görüntü.
- Güller atılmasından görüntü.

Haber: Taylan YILDIRIM, kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR (DHA)

=========================================

Ayvalık'ta balıkçı teknesi battı: 1 kişi kurtarıldı, 4 kişi kayıp

Balıkesir'in Ayvalık ilçesi limanından saat 01.30 sıralarında deniz patlıcanı toplamak için denize açılan 5 kişinin içinde bulunduğu 'Belinay' isimli tekne, fırtına nedeniyle alabora oldu. 1 kişi kurtarılırken, kayıp 4 kişi aranıyor.
Ayvalık ilçesinde 'Belinay' isimli teknenin sahibi Volkan Çanakçı, beraberindeki Mert Boysener, Mustafa Fırat Göral, Hayri Kar ve Kerem İncedayı ile birlikte deniz patlıcanı avcılığı için denize açıldı. Ayvalık ilçesi, Altınova Mahallesi, Öğretmenler Sitesi açıklarında, çıkan fırtına nedeniyle tekne alabora oldu ve battı. Teknedeki Mert Boysener sahile doğru yüzmeye çalıştığı sırada, İzmir'in Dikili ilçesinde devriye görevi yapan bir Sahil Güvenlik Komutanlığı botu tarafından bulunarak kurtarıldı. Kayıp olan Volkan Çanakçı, Mustafa Fırat Göral, Hayri Kar ve Kerem İncedayı'yı arama çalışmaları ise karadan jandarma ekipleri, havadan Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın 1 uçağı ile 2 helikopteri, denizden de Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın üç botu ve balıkçılar tarafından sürdürülüyor.

Haber:Hüsnü EVREN/AYVALIK (Balıkesir), (DHA)

==========================================

Kocaeli'de sağanak su baskınlarına neden oldu/EK
DERE TAŞTI 2 EVİ SU BASTI
Kocaeli'nin Darıca ilçesinde Sırasöğütler Mahallesi Sanayi Caddesi 1664 Sokak üzerinden geçen derenin yağmur yağışı nedeniyle taşması sonucu alt katlarda bulunan 2 daireyi su bastı. Evdeki eşyalar su içerisinde kaldı. İtfaiye ekipleri evlere dolan suları tahliye etti. Evi su içinde kalan Cebrail Çakır canlarını zor kurtardıklarını belirterek, oturdukları dairenin yaklaşık olarak 1 metre su içinde kaldığını söyledi. Eşyalarının kullanılamaz hale geldiğini belirten Çakır, her yağmur yağması sonucu evlerinin önünden geçen derenin taştığını ve bu konuda yeteri kadar önlem alınmadığını ifade etti. Evini su basan Ali Rıza Çakır ise, "Derenin taşması sonucu su bastı. Dairelerimizin camları kırılarak sular içeriye girdi" dedi. Çakır dere üzerindeki menfezin küçük ve yetersiz olduğunu, sorunun çözülmesini istedi. Olay yerine gelen İSU Darıca Şube Müdürü Faruk Nazik incelemelerde bulundu. Sırasöğütler Mahalle Muhtarı Tuncay Odlukaya ise, "Derenin taşmasına neden olan bölümün yanından yeni bir yatak açılarak genişletme çalışmaları başlatılacak ve bundan sonra artık söz konusu talihsizlikler yaşanmayacak" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Taşan derenin bir vatandaşın telefonundan çekilen anlık görüntü
-Su basan binanın görüntüsü
-Eşyaların sular içerisinde kaldığı dairelerin içeriden görüntüsü
-Mahalle sakinleri derenin yanında olayı anlatması
-İtfaiye ekiplerinin dairelere dolan suları tahliye etmesi
-Ali Rıza Çakır’ın konuşması

Haber:Dinçer AKBİR/İZMİT(Kocaeli), (DHA)

========================================

Tahta iskele yıkıldı, sıva yapan işçi öldü

Adana'nın Yüreğir ilçesinde, Kaymakamlığın yeni binasının inşaatında tavan sıvası yaparken tahta iskelenin yıkılması sonucu beton zemine düşen Abdurrahman Sarıyıldız (60) yaşamını yitirdi.
Olay, Atakent Mahallesi'nde yapımı devam eden Yüreğir Kaymakamlığı binasında meydana geldi. 3'üncü katın merviden boşluğunda tavan sıvası yapan Abdurrahman Sarıyıldız'ın üzerinde çalıştığı tahta iskele yıkıldı. Sarıyıldız, 10 metre yüksekten beton zemine düştü. Çalışma arkadaşlarının ihbarı üzerine olay yerine gelen sağlık ekibi, Sarıyıldız'ın öldüğü tespit etti. Sarıyıldız'ın ölüm haberi üzerine olay yerine gelen yakınları sinir krizi geçirdi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Görüntü Dökümü
------------------------
- İnşaattan ve iskeleden görüntü
- Yakınlarının olay yerine ağlayarak gelmesi
- İnşaatın girişi
- Bir işçinin sağlık görevlisi tarafından ambulansa götürülmesi
- Ambulanstan görüntü
- Olay yerindeki vatandaşlar
- Polis aracı

SÜRE:01'18" BOYUT:80 MB
Haber:Çağlar ÖZTÜRK-Kamera:Veysel DOGUÇ/ADANA,(DHA)

========================================

Tapuların iadesiyle yurt dışındaki Süryanilerin Türkiye'ye dönmesi bekleniyor

Süryanilere ait kilise, manastır ve mezarlıklardan oluşan 50 taşınmazın tapusunun Mor Gabriel Manastırı Vakfı'na teslim edilmesinin ardından Vakıf Başkanı Koryakos Ergün, yurt dışına göç eden cemaat mensuplarının artık geri dönüşünün sağlanabileceğini söyledi. Ergün, "Tapuların iadesi, sadece Mardin bölgesindeki Süryanileri değil; Avrupa'da yıllardır vatan hasretiyle yaşayan on binlerce mensubumuzu çok mutlu etmiştir" dedi.
Mardin'in, 2014 yılında 'büyükşehir' statüsü almasından sonra kurulan, Devir Tasfiye ve Paylaşma Komisyonu'nun kararı ile kilise, manastır ve mezarlıkların da yer aldığı taşınmaz malları önce Hazine Müsteşarlığı'na ardından Diyanet İşleri Başkanlığı'na ve son olarak Genel Müdürlüğü'ne devredilen Süryani Cemaati'nin mücadelesi sonuç verdi. Bu taşınmazlara ait tapular, Resmi Gazete'de 27 Mart günü yayımlanan 7103 sayılı 'Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun' ile Mor Gabriel Manastırı Vakfı'na teslim edildi. Vakıf Başkanı Koryakos Ergün, bölgede kadastro çalışmalarının 2000'li yıllardan sonra yapıldığını, Osmanlı arşivlerinde söz konusu ibadethanelerin tapularının olup olmadığı bilmediklerini söyledi. Ergün, "2000'li yıllardan önce Vakıflar'ın mal edinme hakları olmadığından dolayı söz konusu kilise, manastır ve mezarlıklar köy tüzel kişiliği adına kaydediliyordu. Vakıflar'ın mal edinme olayı, 2008'den sonra oldu. 2008'de yapılan kadastro çalışmaları ile vakfımız, bazı malların devrini aldı; ancak Mardin, büyükşehir olunca ve tüzel köy kişiliği ortadan kalkınca bu malların dağıtımı için Devir Tasfiye Komisyonu kuruldu. İtirazlarımıza rağmen taşınmazlarımız, önce hazineye devredildi ardından Diyanet'e tahsis edildi. Daha sonra tahsis işlemi iptal edilerek, bu mallarımız, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredildi" diye konuştu.
'VAKIF OLARAK İLK KEZ TAPULARI ALDIK'
Yapılan yasal düzenlemeden sonra vakıf olarak ilk kez binlerce yıllık manastır, kilise ve mezarlıkların tapularını aldıklarını kaydeden Ergün, "Daha önce köy tüzel kişiliği adına tapuları vardı ve bunlarda köy muhtarlığı adına kayıtlı olduğu için muhtarlıklarda bulunuyordu. Son düzenlemeden sonra 50 parçanın tapusu vakfımıza, 5 tapu ise Mardin'deki diğer Süryani vakıflarına teslim edildi. Tapuları verilenler arasında Mor Melki Manastırı, Mor Yakup Manastırı, Taş köyünde bulunan Mor Dimet Kilisesi, Mor Loozor Manastırı, Bağlarbaşı’nda bulunan Mor Kuryakos Kilisesi var; tarihi bir yer. Kiliselerin ve manastırların yanında bulunan mezarlıklar da vardır" dedi.
'BAZI TAŞINMAZLARIN MAHKEMESİ DEVAM EDİYOR'
Mor Gabriel Manastırı Vakfı Başkanı Ergün, yasal düzenlemeyle sorunun önemli ölçüde çözüldüğünü; ancak bazı manastır ve kiliselere bağlı bağ, bahçe ile tarladan oluşan 70 parçaya yakın taşınmazın hala mahkemelerde davalarının sürdüğünü söyledi. Ergün, "Bunların bir kısmının mahkemelerde davası sürerken, bazıları için de mahkemelerde dava açmayı düşünüyoruz" dedi. Ergün, seçimlerden sonra aynı diyaloğu devam ettirip, bunların çözümünü bekleyeceklerini de dile getirdi.
'TAPULARIN İADESİ, YURT DIŞINDAN GERİ DÖNÜŞE VESİLE OLACAK'
Tapuların, Mor Gabriel Manastırı Vakfı'na teslim edilmesinin, yurt dışına göç eden cemaat mensuplarının geri dönüşünü de sağlayabileceğini belirten Koryakos Ergün, şunları söyledi:"Tapularımızın ilk kez iade edilmesinin, yurt dışında bulunan Süryanilerin dönmesine vesile olacağını düşünüyorum. Tapıların iadesi, hem Mardin'de bölgesindeki cemaat mensuplarında hem de yurt dışındaki Süryanilerde büyük sevinç yarattı. Yurt dışında bulunan ve vatan hasreti ile yaşayan on binlerce mensubumuz, doğup büyüdükleri, nikah ve vaftizlerini yaptıkları kiliselerin, manastırların iade edildiğini gördüler. Bu onların Avrupa'dan yeniden topraklarına dönüşü için önemli bir faktör olacaktır. Bu olay aynı zamanda Lozan Anlaşması'ndan doğan azınlık haklarının iadesi anlamına geliyor. Bu mallar, bu ülkenin malıdır, eseridir. Bu adımların atılmasında katkısı olan başta Sayın Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ediyoruz."

Haber:Ferit ASLAN/MARDİN, (DHA)

========================================

Milyonluk tazminat kazanan 2 madenci, tek kuruş alamadı

Türkiye'nin en büyük maden faciasının yaşandığı Manisa'nın Soma ilçesinde, 11 yıl önce yerin 350 metre altında kömür madeninde dinamit patlatılması sırasında meydana gelen kazada, Ali Kandemir (38) iki gözünü, İdris Sarıkaya (45) da iki ayağını kaybetti. İki işçinin, Ermenek'te 18 işçinin yaşamını yitirdiği facianın yaşandığı madenin de sahibi olan Uyar Ailesi'ne ait firmaya açtıkları dava, yılan hikayesine döndü. Madencilerden İdris Sarıkaya 2011 yılında sonuçlanan davada 126 bin TL, Ali Kandemir ise 2015 yılında karara bağlanan davada 1 milyon 76 bin TL almaya hak kazandı. Ancak iki madenci de şirketin sürekli isim değiştirmesi nedeniyle tek kuruş tahsil edemedi.
Soma'da, 31 Temmuz 2007 tarihinde Azyak Kömür Madencilik firmasına bağlı kömür ocağında, yerin 350 metre altında dinamit patlatılması sırasında 5 işçi yaralandı. Madencilerden İdris Sarıkaya'nın iki ayağı sakat kaldı, gözlerinden yaralanan Ali Kandemir ise görme yetisini tamamen kaybetti. Kandemir ve Sarıkaya, Ermenek'te 18 işçinin yaşamını yitirdiği facianın meydana geldiği madenin de sahibi olan Uyar Ailesi'nin işlettiği firmaya karşı 2008 yılında hukuk mücadelesi başlattı. İşçilerden İdris Sarıkaya'nın Ankara 19'uncu İş Mahkemesi'nde açtığı dava, 2011 yılında sonuçlandı. Mahkeme, Azyak firmasının 126 bin TL tazminat ödemesine hükmetti. Karar, Yargıtay tarafından onandı.
MAHKEME, MİLYONLUK TAZMİNATA HÜKMETTİ
İşçilerden 1 çocuk babası Ali Kandemir ise Ankara 13'üncü İş Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkemenin kararıyla 2011 yılının Kasım ayında, İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilen Ali Kandemir için yüzde 100 oranında göremediği raporu verildi. Ancak firma avukatları, oranın yüksek olduğunu gerekçe gösterip, rapora itiraz etti. Aynı rapor tekrar Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Adli Tıp Kurumu, ilk raporu, onayladı, yüzde yüz ağır engelli raporu verdi. Dava, 2015 yılının Haziran ayında sonuçlandı. Mahkeme, yasal faizleri hariç olmak üzere şirketin Ali Kandemir'e 1 milyon 76 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. Karar, Yargıtay tarafından da onandı.
FİRMA İSİM DEĞİŞTİRDİ, PARASINI ALAMADI
Her iki madenci de firmanın isim ve aynı aileden kişilerce el değiştirmesi nedeniyle mahkeme kararlarına rağmen tazminatlarını alamadı. Madencilerin tazminat alacaklarının tahsili için mahkeme kararlarının Ankara 27'nci İcra Dairesi'ne gönderildiği, ancak henüz tek kuruş tahsilatın yapılmadığı belirtildi.
AĞIR ENGELLİ OLARAK YOKLUK İÇİNDE YAŞIYORLAR
Hala mahkeme harçlarını ödemek için çektiği kredinin taksitlerini ödediğini belirten Ali Kandemir, "Kazanın ardından hayatta kalmayı başardıktan sonra hukuk mücadelesi verdik. 11 yıldır bir sonuç alamadık. Davalar sırasında şirketin olmadık baskılarına maruz kaldık. Ben 1 milyon 76 bin TL tazminat almaya hak kazandım. Bir tek kuruş bile para alamadım. Şimdilerde aldığım malulen emeklilik maaşım da kredi borçlarıma gidiyor. İki gözüm görmez şekilde güçlükle yaşamımı sürdürüyorum. Lütfen elimizden tutulsun ve yardım edilsin. Hakkımız olan parayı istiyoruz. Kendi kaderimizle başbaşa bırakıldık. Biz bir kaza yaşadık ve bunlar başımıza geldi. Çok mu zor bize sahip çıkılması? Suçumuz alınterimizle çalışmak mıydı? Ben bir an önce sesimizin duyulmasını istiyorum" dedi. Mahkeme kararının uygulanmasını beklediklerini söyleyen İdris Sarıkaya ise "Yıllardır biz bu sürecin acısını yaşıyoruz. Firmalar sürekli yeni yöntemler deneyip, bize hak ettiğimiz tazminatı vermiyorlar. Adeta patlamanın ardından ölmediğimiz için cezalandırıldık. Bizim sesimiz de duyulsun. Bize yardım eli uzatılsın. Hakkımız verilsin. Tek istediğimiz bu. Malulen emeklilik için verilen maaşlarımızın hemen her lirası, kredi borçlarına gidiyor. Çok zor koşullarda yaşamak zorunda bırakıldık" diye konuştu.

Haber:Taylan YILDIRIM/İZMİR, (DHA)


Popular Articles

Latest Articles