Ö­l­ü­m­ü­ ­t­e­r­c­i­h­ ­e­t­m­e­k­.­.­.­ ­-­ ­D­ü­n­y­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­i­

Ö­l­ü­m­ü­ ­t­e­r­c­i­h­ ­e­t­m­e­k­.­.­.­ ­-­ ­D­ü­n­y­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­i­ Şam'dan gazeteci Hediye Levent, çatışmaların gölgesinde kalan kaçırılma ve gözaltında kayıp vakalarına ilişkin ilk elden gözlemlerini aktarıyor.

Hediye Levent

Şam

''Humusluyum, yeğenimi kaçırdılar, cesedini eve getirdiklerinde gördüm, başını kesmişler, vücudu parçalanmış.''

Şam'da bir hastanenin psikiyatri servisinde yatan bir hasta acısını anlatmaya böyle başlıyor. Kamuda, polis ya da orduda çalışan kimse yokmuş ailede. Yeğeni 35 yaşındaymış, nüfus idaresinden kimliğini almak için evden çıkmış.

''O görüntüyü unutamıyorum, psikolojik rahatsızlıklar başladı, kabuslar görüyorum, sürekli endişeliyim. Bir yeğenim daha var, onu da vurdular. İkisi de karo döşeme işiyle uğraşıyorladı. Kesinlikle mezheple ilgili nedenlerle yaptılar" diye devam ediyor aynı hasta.

Şam'ın aylardır çatışmaların devam ettiği bir bölgesinden yaşlı bir kadın ise, sesinin kaydedilmesini, adının yazılmasını istemiyor; "Ordu evlerimize zorla giriyor, çocuklarımızı tutukluyor. Bazen haftalarca haber alamıyoruz. Onları dövüyorlar, işkence yapıyorlar." diyor.

Suriye'de televizyon kanallarından birinde elbiseleri toza bulanmış yaşlı bir kadının görüntüleri yayınlanıyor. Evinin silahlı kişiler tarafından basıldığını ve oğlunun öldürüldüğünü anlatıyor. "Çok şükür öldürdüler, kaçırmadılar" diyor.

Suriye'de 1,5 yıldan fazladır devam eden olayların insanların yaşamlarında yarattığı yıkımlara ilişkin, böyle sayısız öykü var.

Henüz sıcak çatışma ve askeri operasyonların devam ediyor olması, bu sürecin yarattığı bireysel ve toplumsal yeni korku ve endişelerin farkedilmesine engel oluyor.

Kargaşa ortamının zemin oluşturduğu suç örgütleri, hak mücadelesinin herşeyi meşru kıldığı anlayışı, hukuk gözetilmeyen baskın, tutuklama ve gözaltılar, savaşın şimdilik karanlıkta kalan kirli tarafı.

Suriye'de olaylar başladığından bu yana, yönetim tarafından gözaltına alınan, tutuklanan ve işkence görenlerin, muhaliflerin kaçırıp işkence yaptığı, öldürdüğü kişilerin görüntüleri hem televizyon kanallarında, hem de sosyal paylaşım sitelerinde mevcut.

Kanlı ve vahşi infaz yöntemlerinin de açıkça görüldüğü bu görüntüler nedeniyle, Suriyelilerin yeni korkusu, kaçırılmak. "Ölümü kaçırılmaya tercih ederim" diyenlerin sayısı az değil.

Kaçırılan insanların kimlikleri, kaçırılma nedenleri ve infaz şekilleri, el Kaide uzantılı örgütler, silahlı muhalifler ve kaos ortamından faydalanan suç örgütlerine göre değişiklik gösteriyor.

Kaçırma olaylarını 5 gruba ayırmak mümkün.

Kaçırılan devlet görevlileri, Yönetim yanlısı aşiret liderleri, analistler, iş adamları, yazarlar, doktorlar, akademisyenler vs. Bu gruptakilerin bir kısmı tutuklu bulunan silahlı muhaliflerle takas edilirken, bir kısmı infaz ediliyor. Fidye için kaçırılan çoğunluğu zengin aile mensupları. Bazı devlet görevlileri de fidye karşılığında serbest bırakılabiliyor. El Kaide uzantılı örgütler tarafından kaçırılıp başı kesilerek veya yakılarak öldürülenler. Bu şekilde öldürülenlerin görüntüleri çoğunlukla sosyal paylaşım sitelerinde yayımlanıyor. Kaçırılanların büyük çoğunluğunu laik Sünniler, Aleviler ve Hristiyan kesimin önde gelen isimleri ve din adamları oluşturuyor. Kaçırılanlar arasında kadın ve çocuklar da bulunuyor. Üyelerinden biri kaçırılan veya tecavüze uğrayan büyük aileler ve aşiretler, sorumlu gördükleri aile veya aşiret üyelerini kaçırıp infaz ediyor ya da takas uygulanıyor. Kaçırılanların bir kısmının cesetleri, bazen toplu mezarlarda ve toplu katliam alanlarında bulunuyor.

Sayılarının onbeş bine yaklaştığı söylenen "akıbeti meçhul" kişilerin bir kısmının nerede olduğuna veya hayatta olup olmadığına dair açık bir bilgi yok.

Kaybolan kişiler, daha çok Suriye ordusundan veya güvenlik birimlerinden firar edip Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) saflarına geçenler ya da muhalif saflarda savaşmak üzere evlerinden ayrılıp başka şehirlere gidenlerden oluşuyor.

Yine, çatışmalarda hayatını kaybeden muhaliflerin cenazelerinin teslim alınmaması ya da cesetlerin tanınmayacak durumda olmaları gibi nedenlerle kaybolanların akıbeti hakkında bilgi alınması, neredeyse imkansız hale geliyor.

Bir başka etmen de, muhalif saflarda savaşanların kendi kimlikleri yerine, takma isimler kullanmaları.

El Kaide uzantılı örgütler, çatışmaların ardından saptanmamak için cesetlerin yüzlerini tanınmaz hale getiriyor.

Kaçırılanların yanısıra bir başka sorun da tutuklular ve kayıplar.

Kayıplar, güvenlik güçleri ve istihbarat birimlerinin evlerinden ya da gösteriler sırasında gözaltına aldığı kişilerden oluşuyor. Bu kişilerin sayısına ilişkin kesin bir bilgi bulunmuyor, ancak gözaltına alındıktan sonra yakınlarından haber alamadığı şeklinde şikayetçi olan çok sayıda aile var.

Bu aileler gözaltına alınan yakınlarının nerede tutulduğu, ne şekilde tutulduğu, işkence görüp görmediği, mahkemeye çıkartılıp çıkartılmadığı veya ne ile suçlandıkları konusunda açık bir bilgi alamıyorlar.

Aslında gözaltına alınanların akıbetinin bilinmemesi, Suriye'de yeni durum değil. Daha önce de istihbarat servisi Muhaberat tarafından gözaltına alınıp aylarca hatta yıllarca kendilerinden haber alınamayan insanlar vardı.

İsyan sürecinde de gözaltına alınan veya tutuklananlar hakkında bilgi edinmek, bu kişilerin izini sürmek çok zor.

Bunun sebeplerinden birisi ülkedeki istihbarat ve güvenlik birimlerinin birçok bölümden oluşması, "çok mekanizmalı olarak" çalışması. İkincisi ise, yakınlarının izini sürmek isteyen ailelerin "olayla ilgili olabilecekleri şüphesiyle aynı akıbeti paylaşma korkuları."

Kaçırılan, kaybolan, tutuklanan insanların yanısıra ayaklanma öncesi dönemden kalma kişisel kin ve hesaplar nedeniyle, cinayet olaylarına da sık rastlanıyor.


Popular Articles

Latest Articles