­K­a­r­a­r­l­a­r­ ­m­a­h­k­e­m­e­d­e­ ­v­e­r­i­l­i­r­,­ ­h­ü­k­ü­m­e­t­t­e­ ­d­e­ğ­i­l­­

­K­a­r­a­r­l­a­r­ ­m­a­h­k­e­m­e­d­e­ ­v­e­r­i­l­i­r­,­ ­h­ü­k­ü­m­e­t­t­e­ ­d­e­ğ­i­l­­

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Alman Birinci Televizyon Kanalı ARD’de yayınlanan Anne Will adlı programa, Almanya Başbakanlık Dairesinin Başkanı ve Devlet Bakanı Peter Altmaier ile katıldı.

Türkiye-Almanya ilişkilerinin çok köklü, eski ve geçmişi derin ilişkiler olduğunu ve tüm ülkelerle olduğu gibi iki ülke arasında da bazen gerginlikler yaşanabildiğini belirten Kılıç, özellikle Türkiye ve Almanya gibi 80 milyon nüfuslu ve etki alanı geniş ülkelerin her zaman her konuda anlaşacaklarının düşünülemeyeceğini kaydetti.

Ancak iki ülkenin farklı konularda birbiriyle açık şekilde konuşarak geleceğe yürüyeceklerini dile getiren Kılıç, Türkile ile Almanya arasındaki ilişkilerin önemli bir özelliği bulunduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

“Çünkü Türkiye’den bundan 50 yıla aşkın süre önce Almanya’ya gelip yerleşen vatandaşlarımız var. 3 milyonu aşkın vatandaşımız veya Türkiye kökenli Alman vatandaşı var. Diğer taraftan Türkiye’de, Dışişleri Bakanımızın memleketinde, 80 bini aşkın Alman vatandaşı yaşıyor, yerleşmiş durumda. Dolayısıyla aramızda büyük ortak noktalar var, köprüler var. Birbiriyle çok yakın olan, tarihi ilişkileri olan iki ülkenin zaman zaman zorlukları olsa da geleceğe doğru birbirine yaklaşacağına inanıyorum.”

"Terör örgütü üyelerinin Almanya’da serbest dolaşması kabul edilemez"

Almanya’da doğduğu ve yetiştiği için kendisinin de 3 milyon Türk kökenliden biri olduğunu belirten Kılıç, konuşmak için burada bulunduğunu, geçmişteki işbirliğinin gelecekte daha iyiye gideceğine tanıklık ettiğini kaydetti.

Bakan Kılıç, Almanya ile Türkiye arasında konuşulacak birçok konu bulunmasına rağmen programda 15 dakika boyunca Deniz Yücel'i ele aldıklarını ifade ederek, “Almanya’da 4 binden fazla terör örgütü üyesini ne yapacağız? Bunlar Türk Alman ilişkilerine yardımcı olmuyor.” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Almanya Başbakanı Angela Merkel'e, Fransa'daki G20 Zirvesi'nde PKK ile ilgili dosyaları verdiğini anımsatan Kılıç, "Tabii ki Alman mahkemelerinin bu konuda çalışması gerekiyor. Onun için diyorum zaten. Bakanlarımızın bu konuda konuşması lazım, hükümetlerimizin bu konuda konuşması lazım. Çünkü PKK terör örgütünün üyelerinin Almanya’da serbest dolaşması kabul edilemez. Almanya tarafından da edilemez. Bizim tarafımızdan da kabul edilemez.” dedi.

Almanya İçişleri Bakanlığının ülkede terörist başı Abdullah Öcalan'ın artık resminin ve paçavralarının kullanılmayacağına yönelik kararını da değerlendiren Kılıç, bunun doğru ancak gecikmiş bir karar olduğunu bildirdi.

“Bir ülkenin bakanına izin verilmemesi açıklanamaz”

Bakan Kılıç, Hollanda hükümetinin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Rotterdam'daki Başkonsolosluk binasına girişini engellemesini diplomatik olarak açıklanmanın mümkün olmadığına işaret ederek, şunları söyledi:

“Neden? Çünkü bir ülkenin bakanının kendi konsolosluğuna veyahut da büyükelçiliğine gitmesine izin verilmemesi açıklanamaz. Bu bir. İki, orada tamamen ve tamamen ellerindeki gösteri hakkını ki orada gösteri yapan vatandaşlar içerisinde Hollanda vatandaşları da var, neden olduğu belli olmayan bir sebeple birtakım polis kuvvetiyle saldırırcasına üzerlerine gitmek ne sizin ne bizim kabul edilebileceğimiz bir şey. Avrupa değerleriyle de bağdaşmaz. Bu doğru değil. Bu anlamdaki karşılaştırmayla ilgili olarak, yani bunu ne ile izah edeceğimizi ben anlamıyorum. Yani Geert Wilders gibi bir kişi ortaya koymuş olduğu zehirli açıklamaları, bunu söyleyebiliyor. Bu Avrupa için çok ciddi tehlike ve söylediklerinin ne olduğunu siz de ben de biliyoruz. Bunlar kabul edilemez.”

Türkiye'de 15 Temmuz 2016'da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) teröristlerinin yönettiği askeri darbe girişimi yaşandığını anımsatan Kılıç, burada Türk hukuk devletinin ve demokrasisinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını hatırlattı.

FETÖ'nün darbe girişiminden yaklaşık bir ay sonra çıkan Spiegel dergisinin kapağını gösteren Kılıç, “Bunun olumlu mu karşılandığını düşünüyorsunuz? Hayır. Böyle bir şeyi yansıtmakla bir şeyler söyleniyor. Burada sadece duygusal değil, haklı soru işaretleri var.” dedi.

"Avrupa’da çok ciddi yabancı düşmanlığı ve İslamofobi mevcut"

Kılıç, Türkiye’de 16 Nisan’da referandum yapılacağına dikkati çekerek, “Bunun için Almanya’da da Hollanda’da da benim vatandaşlarım oylarını kullanacak. Biz vatandaşlarımıza anlatmak ve onların karar vermelerine yardımcı olmak için bilgiler vermek istiyoruz. Biz bunu yapıyoruz. Muhalefet de yapıyor. ‘Hayır’ diyen muhalefetin burada sahneye çıkışı yasaklanmadı.” diye konuştu.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin konuşmasının önce yasaklandığı, daha sonra izin verildiğini hatırlatan Kılıç, “Demin burada benim Köln’de iki gün önce bulunduğum kısa bir film gösterildi. ‘İddia edildiğine göre siyasi içerik olmayacağı söyleniyor’ deniyor. Ben o akşam halk oylamasına ilişkin bir söz söylemedim ama dün konuştum.” ifadelerini kullandı.

Bakan Kılıç, Nazi benzetmesine ilişkin de şunları söyledi:

“Söylenen şey, Almanya’nın kullanmış olduğu veya Hollanda ile alakalı olarak kullanmış olduğu yöntemlerin bunu çağrıştırdığıdır. Bunun altını çizelim. Avrupa’nın içerisinde bundan 50 sene kadar önce gerçekten insanlığa karşı büyük suçlar işlenirken, Türkiye Avrupa’dan kaçak durumunda kalan birçok Yahudi vatandaşını almıştır. Dolayısıyla burada yapılan yabancı düşmanlığıyla alakalı olarak veya İslamofobi ile alakalı olarak bugün bunları konuşmak durumdayız. Maalesef, üzülerek söylüyorum, Avrupa’da çok ciddi yabancı düşmanlığı ve İslamofobi mevcut. Türkiye’ye karşı da üzülerek söylüyorum, şu anda Almanya’dayız ama bunu söylemek durumdayım, maalesef Almanya’da özellikle medyada sürekli Türkiye ile ilgili olumsuz haberler var ama şu söyleniyor Türkiye’de ‘Olanları Almanya’da konuşmak istemiyoruz’ deniyor. Ama bütün medya, televizyonlar ve basın sürekli Türkiye konuşuyor. Sürekli ama. Bu nasıl olacak?"

Darbe girişimi sırasında doğrudan hedef alınan ve öldürülmek istenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 50 bin vatandaşın barışçıl şekilde toplandığı Köln kentinde en azından video bağlantısıyla vatandaşlara hitap edebilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıç, yapılan çifte standardı eleştirerek, “Ancak kısa bir süre sonra bir terörist, sizin hükümetiniz tarafından da terörist olarak kabul edilen kişi konuşabildi. Almanya’da olmayan bir PKK elebaşı.” ifadelerini kullandı.

"Türk hükümetinin siyasi rehinesi değil"

Alman toplumunda Türklerin, toplumun ilerlemesine kaktı sağlamak için çalıştıklarını belirten Kılıç, Merkel’in ülkede yaşayan herkesi Alman halkı olarak tanımlamasını olumlu bulduğunu kaydetti.

Bakan Kılıç, “Bu çok olumlu bir ifade. Bu vatandaşlarım ile onların çocukları ve torunları tarafından olumlu algılandı. Konuştuğumuz konu budur. İstediğimiz konu da budur. Hukuk devleti diyorsanız bunun denetlenebilir olması ve mahkemeler karar vermesi lazım. Bu burada geçerliyse Türkiye’de de geçerlidir.” diye konuştu.

Mahkemelerin bağımsız karar verdiğini vurgulayan Kılıç, “Biz hukuk devletiyiz. Hukuk devletine yardımcı olmak için geçen yaz Türk insanları yollara çıktı.” dedi.

Bakan Kılıç, Yücel ile Alman konsolosluğunun ilgilenmesine izin verilip verilmeyeceğine ilişkin soru üzerine, “Tabii şunu dile getirmem gerekiyor. İki hafta kadar önceydi. Adalet Bakanımız Almanya’ya geliyordu. Sonra son dakikada program iptal oldu. O veya bu sebepten dolayı. Biz bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Siz doğru olduğunu düşünüyorsunuz veya belediyenin haklı olduğunu söylüyorsunuz. O ziyaret çerçevesinde Adalet Bakanımız Almanya Adalet Bakanı ile görüşecekti. Keşke o toplantı olabilseydi. Belki şu anda bunu konuşuyor olmazdık.” diye konuştu.

Referandum konusunda görüşlerini açıklayan Bakan Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Konuyu ve tartışmayı biraz evvel gördüğümüz film üzerinden yapacak isek, hata yaparız. Neden? Çünkü filmde çok büyük yanlışlar var. Filmde örneğin sistemin halk tarafından onaylanması durumunda seçilecek cumhurbaşkanının parlamentoyu feshedebileceği ifade ediliyor ama şunu söylemiyor: Parlamentonun da bu yetkisi var ama bir püf nokta var. Cumhurbaşkanı veya parlamento fark etmez, herhangi birisi seçim kararı alırsa her ikisi birden seçime gidiyor. İşte bakın anlatmaya çalıştığımız da bu. Bu filmi burada hazırlayan arkadaşlar, keşke daha iyi çalışsalar. Biraz daha iyi okusalardı. O zaman bu hatayı yapmazlardı. Bu bir tanesi. Bir sürü daha farklı farklı şeyler var. Altmaier’e teşekkür ediyorum. Çünkü dedi ki, 'Türkiye’deki bu konuyla alakalı şu anda bir şey söyleme hakkımız yok'. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları 16 Nisan’da oy verecekler. Bunu 5 milyon vatandaşımız da yapacak. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları karar verecek. Dolayısıyla bu halkın vereceği bir karardır. Şunu söylüyoruz: Bu sistemin içinde seçilecek olan cumhurbaşkanı en fazla iki dönem seçilebiliyor. 5 yıldan iki dönem. Dolayısıyla bugünkü birçok parlamenter sistemde öyle bir sınırlama yok. Çok daha uzun dönem ve yıllardır görev yapan başbakanlar, hükümet başkanları mevcut.”

Bakan Kılıç, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye’de olup olmayacağının Türkiye ve Türk halkının kararına bağlı olduğunu sözlerine ekledi.

Popular Articles

Latest Articles