S­o­n­ ­d­a­k­i­k­a­:­ ­M­i­l­l­e­t­ ­İ­t­t­i­f­a­k­ı­­n­d­a­ ­K­ı­l­ı­ç­d­a­r­o­ğ­l­u­­n­u­n­ ­a­r­d­ı­n­d­a­n­ ­b­i­r­ ­i­s­i­m­d­e­n­ ­d­a­h­a­ ­­a­d­a­y­l­ı­k­­ ­a­ç­ı­k­l­a­m­a­s­ı­!­ ­A­l­i­ ­B­a­b­a­c­a­n­:­ ­E­n­ ­i­y­i­ ­ş­e­k­i­l­d­e­ ­b­e­n­ ­y­a­p­a­r­ı­m­ ­-­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

S­o­n­ ­d­a­k­i­k­a­:­ ­M­i­l­l­e­t­ ­İ­t­t­i­f­a­k­ı­­n­d­a­ ­K­ı­l­ı­ç­d­a­r­o­ğ­l­u­­n­u­n­ ­a­r­d­ı­n­d­a­n­ ­b­i­r­ ­i­s­i­m­d­e­n­ ­d­a­h­a­ ­­a­d­a­y­l­ı­k­­ ­a­ç­ı­k­l­a­m­a­s­ı­!­ ­A­l­i­ ­B­a­b­a­c­a­n­:­ ­E­n­ ­i­y­i­ ­ş­e­k­i­l­d­e­ ­b­e­n­ ­y­a­p­a­r­ı­m­ ­-­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­ Son dakika haberine göre, Millet İttifakı'nda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı konuşulurken bir isimden daha adaylık açıklaması geldi. Katıldığı canlı yayın programında konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı , "6'lı Masa böyle bir mutabakata varırsa hem seçilebilme sorunu olmaz hem de en iyi şekilde ben yaparım, sorun yok" dedi.

Son dakika haberi: DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı. Babacan'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili sözleri ise gündem oldu. Ali Babacan ayrıca 6'lı Masa'ya ilişkin olarak da konuşurken adaylık açıklaması geldi. İşte haberin detayları...

Ali Babacan'ın açıklamalarından satır başları:

İyi bir şey yapmak için kimseden izin almama gerek yok. Bizim ilişkimiz patron-işçi, amir-memur şeklinde olmadı. Ben masaya AK Parti'nin kurucusu olarak oturdum. 'Benim bakanım, benim valim' yeni terminoloji, benim dönemimde yoktu. Paradan 6 sıfır atılması konusunda, bir soru sordu, cevap verdim. İlk defa orada duyulmuş oldu. Başlattığımda Tayyip Bey'in haberi yoktu. 'Bunları açıklamışsın ama keşke bana söyleseydin ben açıklasaydım' dedi. Ben de 'efendim soruya verdiğim cevaptı bu' dedi.

Sayın Erdoğan'da Ali babacan kompleksi seziyorum. Bugünkü açıklaması da çok enteresan. Zorunlu tasarrufla ilgili konu. Uzun yıllar çalışanların maaşından kesildi ve devlet harcadı.

b1

Sayın Erdoğan'ın kaçırdığı bir şey var. Geçmişi hatırlamakta güçlük çekiyor olabilir. O gün genel başkan, Başbakan değil. O gün Abdullah Gül Başbakan. Açıklamayı da KESK Başkanı Sami Evren anlaşma metnine imza atmak istememişti. Sabah Abdullah Bey aradı, 'bitirmişsiniz, açıklamışsınız, nasıl anlaştınız' dedi. Anlattım 'hayırlı olsun' dedi. Bu anlaşmalar için ne sayın Erdoğan'dan ne Gül'den talimat aldım. Zaten devletin borcu. 'Borcumuzu ödeyebilir miyim' diye izin mi alacağım?

AK Parti Sözcüsü'nün kimi hedeflediğini bilmiyorum. Eğer beni hedefliyorsa şunu kaçırıyorlar, ben ülkenin ilk AK Parti'de AB Baş müzakerecisiyim. Bütün reform sürecinin baş müzakerecisi olunca sürecin dışında olmak mümkün değil.

Türkiye'de bir demokrasi mücadelesi verilmişse, AK Parti'nin iyi günlerinde Türkiye insan haklarında başarılı olduysa o dönemin sözcüsü, Dışişleri Bakanı, baş müzakereci olarak bendim. İşin insan hakları boyutuyla ilgili başka bakanlar da devredeydi. Bu işlerden sorumlu İçişleri Bakanları, Adalet Bakanları oldu dönem dönem.

b2

Dışişleri Bakanı iken yaptığım konuşmaları inceleyin. AB Bakanı iken yaptığım konuşmalarını inceleyin. O dönemde ilgili bakanların işi sahiplenmesini sağladım. 33 faslın 10 tanesini müzakereye açtık. Şu anda iktidarın içine düştüğü durum zor durum. Ruh hallerinde hep şu var 'Biz bir zamanlar hep başarılı olduk.'

Tarımdan afet yönetimine, yargıı reformundan detaylı hazırlığımız oldu. Hükümet programının uygulama planları dahil. Takvime bağlanmış uygulama planı var burada. 6'lı Masa'nın çalışması bir asgari müşterek. Bizim çalışmamız 6'lı Masa'nın ortak çalışmasından çok daha geniş. Bu DEVA Partisi'nin iddiası.

DEVA Partisi olarak Türkiye'nin yepyeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söylüyoruz. Bunlar hep arkasında durabileceğimiz iddialardır. Uygulama imkanı Meclis aritmetiğiyle ilgili tabii ki. Biz DEVA Partisi'ni kurarken Türkiye'de herhangi bir siyasi partinin bu ülkenin sorunlarının çözüne inansaydık, kurmazdık. Hiçbir tabuya bağlı kalmayacağız dedik. 85 milyonun tamamını kucaklama iddiasıyla bu işe başladık.

Milliyetçiliği, milletin tümünü kucaklayabiliyorsanız öyle görüyoruz. Toplumun bir kısımını iteleyerek, öteleyerek, sadece bir kısmını seviyorsanız bu milliyetçilik olmuyor. Bizim milliyetçiliğimiz 85 milyonun tamamını kucaklayabilmek.

Şu andaki iktidar dar siyaset yaptığı için bu çalışmaları kavraması zor. Anlasa bile şu anki siyasi çizgilerine ters düşüyor. Biz 6 Masa'ya oturduk diye, 6 parti birleşip tek parti olmadık ki. Biz taleplerimizden vaz geçmeyeceğiz. 2001 yılında AK Parti kurulduğunda, deseydik ki, 'TRT Kürtçe kanal açmalı' diye. AK Parti mutlaka kapatılırdı. Sonra TRT Şeş açıldığında TRT Kürdi kurulduğunda normalleşmiş bir ortam vardı.

Bizim iddialarımız hayata rahatlıkla geçirilecek iddialar. Kritik konularda çok geniş istişareler yaptık.

Biz 66. maddeye 85 milyonun hepsini koyduk. Ana dilinde eğitim meselesi. Ana dili diyoruz. Bir hanede annenin konuştuğu dil demektir ana dili. Ananın ak sütü kadar helal bir konudur diyoruz. Anayasa'nın da o şekle getirilmesini istiyoruz.

Gerçek FETÖ'cü ise tabii ki af söz konusu değil. Ama beraat ettiyse, savcılık soruşturmaya ihtiyaç duymadıysa, takipsizlik verildiyse onların haklarının tabii ki iade edilmelidir diyoruz. Mahkeme beraat ettirmiş, hala işten atılmış görülüyor. 1 milyon 574 bin kişi Türkiye'de terör örgütü üyeliğiyle soruşturmaya tabi tutulmuş durumda. Muhtemelen sayı 2 milyonu geçti. Bir ülkede 2 milyon terör üyeliği olabilir mi? 129 kaynaktan yararlanılarak hazırlanmış bir hukuk metni.

FETÖ sisteminin merkezinde bulunan, içinde olan, karar alma mekanizmalarında olan hiçbirine af yok. FETÖ askeri darbe yapmaya kalkışacak kadar aklını yitirmiş bir örgüt. Tarikat aslında yol demektir. Allah'a ulaşma yolu.Dini özgürlükler alanıda değerlendirilmeli. Ancak bu tür yapıların şemsiyesi altında siyaset, ticaret dönüyorsa onu incelemek de devletin görevidir.

2018'de bütün partilere oy veren kimseler gelmişler DEVA Partisi'ni kurmuşlar. Yaklaşık 180 bin üyemiz var. Üyelerimizi tanıyoruz, oylarımızı 2023'de göreceğiz. Yüzde 30 AK Parti, yüzde 20 CHP, yüzde 10 HDP, yüzde 10 MHP'ye vermişlerdi geçmişte. Eşit vatandaşlığına inanan bir örgüt ağımız var bizim. İnsanların etnisitesine, dinine, mezhebine, inanıp, inanmamasına bakmıyoruz, yaşam tarzına bakmıyoruz. Herkes için özgürlük, adalet, refah ve zenginlik diye yürüyoruz. 81 ilde örgütümüz var bizim.

Mesela Yozgat'ta miting yaptı. 10 bin kişilik meydan doldu, üstelik bayrağımızı sallayan, bize tezahürat yapan insanlarla doluydu. Siirt'te yaptık. Trabzon'da yaptık. İki şehirde de ana meydan doldu. Anketlere baksanız DEVA Partisi'nin hiçbir yerde miting yapamaması lazım.

Biz cemaatler, tarikatlar, dini gruplar şeffaf ve açık bir şekilde dernek olarak yapılanabilsinler dedik. Şu anda yasak. Bazı ticari faaliyetler, ekonomik gereklilikler sebebiyle tüzel kişiliğe ihtiyaç duyuyorlar, dernek kuruyorlar. Niye kayıt dışı olsun ki? İnancı doğrultusunda örgütlenebilme örgütlüğü insan hakkı. Ama resmen yapabilmeliler. İbadethanelerini açabilsinler. O kanunlar gerçekten yasaklayabilmiş mi? Yer altına inince devletin denetleme imkanı kalmıyor. Biz şeffaf olsun, açık olsun diyoruz.

Devrim kanunlarının o gün için bir mantığı var, anlıyorum. Ama bugünün şartlarına göre tekrar bakmamız gerekiyor. Vakıf ya da dernek içinde 'biz dini örgütlenmeliyiz' desinler. Vakıflara bağlansınlar. Diyanet'in iç yapılanmasının değişmesi gerektiğini düşünüyoruz.

İnsanlar 'hükümetin propagandasını dinlemek istemiyorum' diye cuma namazına gitmiyor. Bunun vebalini düşünebiliyor musunuz? Şu anda yasak olduğu için kayıt dışına gitmek zorunluluğunu hissediyorlar. Açık olsun, işlerini kurallarına uygun yapsınlar. Devlet denetlesin.

Adalet, eşitlik, şeffaflık bu kuralları uygulayın inanın hiçbir sorun kalmaz. Şu anda ülkeyi yöneten zihniyet bağımsız bir kurum bırakmadı ki. Özerk çalışması gereken ne varsa tamamını talimatla yürüttüğü için maalesef güçler ayrılığı, denge kontrol sistemi kalmamış memlekette. Ama hepsinin çözümü var. İyi bir kadroyu görevlendirin, iyi istişare ile karar alın. Hiçbir şey yapmayın, sadece tarım eylem planındaki maddelere bakın, bu ülke Avrupa'nın en büyük üreticisi olmaya hazır. Siz sulamaya yatırım yapın. Ukrayna'dan gelecek buğday gemisi için gözlerimiz yolda kaldı.

Enflasyonda maliyeti aşağıya çekelim diyoruz. Gübrenin, yemin yarısını devlet ödesin diyoruz. Maliyetleri aşağı çektiğinde, 10 liralık devlet kaynağı ayırdığınızda maliyet aşağı iner. Şimdi o duruş yok.

Bugünkü yüzde 25 zam açıklaması yüzde 15.4'e göre yapıldı. Sayın Erdoğan 'gönlümden koptu yüzde 25 zam veriyorum' dedi. Tüketici Derneği yüzde 36 açıklamış. İTO bile yüzde 24 açıklamış. İTO ile TÜİK arasındaki makas ilk defa bu kadar büyüdü. Gerçek enflasyonla bütün vatandaşın cebinden kepçe ile toplayıp arkasından kaşıkla vermeyi müjde olarak açıklıyorlar. En çok buna üzülüyorum. Sağlam bir enflasyon mücadelesi programıyla, buna gelirler politikası denir.

Son 2 yılda TÜİK'in verilerine bakarak pay ne olmuş? Daha iki sene önce. İşgücü, yani alnının teriyle çalışan son 2 yılda toplam gelirden yüzde 37 alırken, yüzde 25'e düşmüş. Zengin daha da zenginleşmiş. Parası olanın daha çok parası var. Ama alın teriyle çalışanların toplam ekonomiden aldığı pay düşmüş.

Asıl sorunun temelinde ödenen faizler var. Faizi parası olan alıyor. Devletin ödediği faiz 2002'den başlıyor geliyor. Yeni geçen bütçede faiz ödeneği 10 katına düşmüş. Burada kur farkı yok. Gelecek sene ne kadar kur farkı ödeneceğini bilmiyoruz. Parası olana devlet para ödedi. Dolar yüzde 17'den fazla artarsa onu da sana ödeyeceğim, diyor. Sayın Erdoğan'ın projesi bu.

TOKİ konut yapıyor, 650 binden satıyor. 650 milyara TOKİ tam 1 milyar konut yapabilir, peşinatsız insanlara verebilirdi 2022'de. Ülkedeki gelir dağılımın bu kadar bozulduğu başka dönem yaşamadı ülke. Hep iyileşe, iyileşe gidiyorduk.

Son birkaç yılda zengin daha zengin oldu, sabit gelirli vatandaşımızın geliri düştü. Yıl sonunda aldığım bilgi, Türkiye'de önemli bankalardan birisinin geçen seneki cirosunda yüzde 50 artış var Euro bazında. Dolayısıyla uygulanan yanlış ekonomi politikalarının en önemli sonucu refahtaki dengesizliktir.

Sadece yüksek maaş artışıyla ekonomiyi düzeltemezsiniz. Arkadan gelen daha büyük enflasyon dalgası verdiğinizden daha fazlasını alır götürür. Bunlar geniş bir programda sağlam zemine oturmazsa enflasyon tarafından süpürülür gider. Şu anda hükümetin kapsamlı program uygulayacak kapasitesi yok.

Suudi Arabistan'dan alınan para ile Rusya'dan doğal gazla yapılan işler, dökme suyu ile değirmenin dönmemesidir. İktidar değişecek yine bu iş bize kalacak, biz ödeyeceğiz. Borçları ödemeyelim, öteleyelim diye fikirler vardı o dönemde.

Adalet yerini bulsun, yanlış yapan bedelini ödesin diye. 'KKM'yi siz ödeyecek misiniz?' diye soruyorlar. Eskiden yatırılmışsa, devlet sözüyse onun vadesine kadar öderiz. Ama hükümetin kurulduğu ilk günden itibaren KKM hesabı açmayacağız. Ama eski verilen sözleri sonuna kadar yerine getireceğiz.

2023'te yapılacak seçimler için hiçbir parti için yüzde şu kadar, bu kadar diyemeyiz. Her parti orada oturuyor, orada oturunca tek parti olmuyor. Hala 6 partiyiz. Ortak kararlarımızı mutabakatla alıyoruz. Aynen AB, 20, NATO gibi. G-20'de ülkeler alfabetik sırayla oturuyor. NATO en büyük silahlı gücü olan ülkeyle 500 bin-1 milyon nüfusu olan ülke eşit olarak oturuyor ve kararları bloke edebiliyor.

AB'de Güney Kıbrıs Rum Kesimi üye olduğu için Türkiye ilgili pek çok kararı bloke edebiliyor. Eğer bir arada olmak gerekiyorsa bu çok taraflı ortamlarda kararların mutlaka mutabakatla gitmesi lazım ve eşitler olarak oturulması lazım. Bizim 6'lı Masa'da herkes buna çok saygılı. Hiçbir sorun olmadı. Bir otobüste gidiyorsunuz, 85 milyonun bindiği otobüs. Şoförün çok hız mı yapmasını istersiniz; yoksa sakin bir şekilde gitmesini mi? Çok taraflı mutabakatla yürüyen yapılar sabit hızla ama emin adımlarla ilerler. Tek adam sistemi gayet hızlı. Otobüste oturanlar kafayı gözü yarıyor. Neymiş hızlı karar alıyormuş, iyi halt ediyorsun işte.

İnanın 6'lı Masa gerçek demokrasiyi önce kendi içinde işletmeye çalışıyor şu anda. 6 Masa'da ne ezen var ne ezilen var. Herkes kendi önerilerini koyuyor. 6'da 6 mutabakat oluşunca yürüyoruz. 28 Kasım'da biz bunu açıkladık ya, 26 Kasım'da değişiklik önerisi geldi. Baktık ısrarcılar, 'hay hay' dedik; çünkü mutabakat metni bu. Ama bu demek değildir ki, iddialarımızın sonuna kadar arkasında duruyoruz. Türkiye olarak bu kültür çok yeni.

6 partiden kurduğumuz ortak çalışma grubu eğitim, sağlık, yargı, dış politika, güvenlik aklınıza gelen herşey buraya girdi. Tarımda 56 madde yazmışız, buraya 10 tanesi girmiş. 10 tanesini yapalım Türkiye kanatlanır. Seçim öncesi şartlarla sonrası şartları çok farklı oluyor. Seçimden sonraki 90 gün çok önemli.

İlk 90 günde yapacaklarınızı dördüncü aya sarkıtınca olmuyor. İlk 90 dakikada Türkiye'de basın özgürlüğünü getirmek mümkündür. İnanın çok basit. Hukuk içinde kalacağım deyince iş bitiyor. Değerli gazetecilerimiz, basın mensupları, köşe yazarlarımız, yeni hükümetimiz kurulmuştur, bundan sonra hiçbir siyasi, medya patronuna telefon açıp hiç kimseyi işten attırmayacaktır. İnanın bu savcılara ve hakimlere de nefes aldırır. Bunların hepsi ilk 90 dakikada düzelecek işler.

Yargıdaki insan kaynağıyla ilgili objektif gözden geçirme. Bununla ilgili Doğu Avrupa'da iyi örnekler var. Orada yargıyla ilgili köklü adımlar atılmış. Yargı eylem planında bunun izleri var. İnsan kaynağına dönük teknik çalışma yapılıyor. Bunu yapacaksınız ki yargı bağımsız ve tarafsız olsun. Hepsinin hazırlığını yapıyoruz. Çok hassas ve dikkatli bir çalışma gerektiriyor. Hazırlığı yapıp, seçimden sonra diğer partilerle nihai istişaresini yaptıktan sonra devreye sokacağız.

Şu anda 6 genel başkanla biraraya oturduğumuzda bu ülkenin yarınlarıyla ilgili büyük umut, cesaret ve sağlam duruş görüyorum Allah için. 6 başkan olarak konularda tavizsiz, sağlam durursak, inanın kimse kıpırdayamaz. 6'lı Masa'yla ilgili en çok tartışılan konu aday meselesi.

Halbuki alttan alta yürüyen bir sürü iş var. Bunların tamamı uygulama süzgecinden geçmişler. Çalışma ekibinde, partilerde uygulama tecrübesi olan arkadaşlar var. Çalışma ekibinin içindeki arkadaşlar hep uygulamanın içinden gelen kişiler. Bunlar çok sıkı ekip. Faik Öztrak, Ümit Özlale, Feridun Bey var. Çok geniş toplum kesimlere hitap eden bir şey çıkacak buradan. 6'lı Masa'nın dibinde dalga falan yok, istikrarlı bir akım var.

Baştan şöyle bir karar aldık, geçiş sürecinin yol haritası çalışması var. Bu bitmeden adayla ilgili görüşmeyeceğiz dedik. Şimdi artık bitme aşamasına geldik. Perşembe günü saat 12.00'de toplantı var.

Ön aşama olarak ilan ettiğimiz iki önemli konu bitmek üzere. Ocak ayının ikinci yarısından itibaren adayla alakalı partiler arasında bir trafiğin başlamasını düşünüyorum. Genel merkezdeki görevli tüm arkadaşlarımızla 15 dakika baş başa görüşmeler yapıyorum.

Güzel bir görüşme formu hazırladık, A4. Bütün arkadaşlarımızın görüşlerini tek tek alıyorum ilk etapta. Daha sonra ikinci etabını yapacağız. Tek tek baş başa herkes samimi olarak düşündüklerini söylüyor. Parti içi, baş başa görüşmeler yapıyoruz.

Anketlerde insanlar konuşmuyor. 100 kişiye soruyorsunuz, 2 kişi cevap veriyor. 2 kişi konuşunca da onun söylediklerinden bir kanaate varmak çok zor. Biz adayımızı belirlediğimiz noktada, 6 parti sapasağlam o adayın arkasında durduktan sonra işler çok değişecek.

Biz hiçbir siyasi partiyle adaylar konusunda, olası isimler konusunda 'olur' ya da 'olmaz' demiyoruz. 6'lı Masa'da hiçbir isimle ilgili olumlu/olumsuz hiçbir görüş zikredilmedi. 6'lı Masa böyle bir mutabakata varırsa hem seçilebilme sorunu olmaz hem de en iyi şekilde ben yaparım, sorun yok.

Bizim öncelikle ortak yönetim modeli ve geçiş yol haritasında mutabık kalmamız önemli. Seçilecek cumhurbaşkanı yetkilerini nasıl kullanacak, 6'lı masa ile mutabakat nasıl olacak bunlar etraflıca hazırlanıyor.

Sağlam hukukçu ekibimiz var. Toplam 5 bin avukat arkaşımız var. Hukukçu arkadaşlarımızın görüşü çok açık. Bu ifade kime kullanılmış, YSK'ya mı bakana mı? Bu ifadede ağır cezayı hak eden bir şey var mı? Arkadaşlarımızın değerlendirilmesi siyasi etki altında alınan bir karar olduğu. O gün bir basın açıklamamız vardı. Saat 14.00'de telefonum çaldı. Meral Hanım aramış. 'İstanbul'a doğru yoldayım. Bu karar galiba olumsuz çıkacak, destek için oraya gidiyorum' dedi. Sonra Davutoğlu aradı, 'Ben İstanbul'a gidiyorum ne düşünüyorsunuz?' dedi.

Sonra Kılıçdaroğlu ile görüştük, orada etkinlik olacak dedi. Ben de ev sahibi sizseniz tabii ki geliriz dedim. CHP'nin iç süreçlerine saygılı olarak 6'lı Masa hukukuna da baktık. Arkadaşlarla duruma baktık, durumumuz uygun dedik gittik. Genel başkan olarak konuşmamızı yaptık.


Popular Articles

Latest Articles