S­E­T­A­ ­r­a­p­o­r­u­ ­-­ ­B­B­C­ ­T­ü­r­k­ç­e­ ­E­d­i­t­ö­r­ü­ ­M­u­r­a­t­ ­N­i­ş­a­n­c­ı­o­ğ­l­u­:­ ­B­B­C­ ­i­l­k­e­l­e­r­i­n­e­ ­g­ö­r­e­,­ ­h­i­ç­b­i­r­ ­s­i­y­a­s­i­ ­b­a­s­k­ı­y­a­ ­m­a­r­u­z­ ­k­a­l­m­a­d­a­n­ ­g­a­z­e­t­e­c­i­l­i­k­ ­y­a­p­ı­y­o­r­u­z­ ­-­ ­D­ü­n­y­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­i­

S­E­T­A­ ­r­a­p­o­r­u­ ­-­ ­B­B­C­ ­T­ü­r­k­ç­e­ ­E­d­i­t­ö­r­ü­ ­M­u­r­a­t­ ­N­i­ş­a­n­c­ı­o­ğ­l­u­:­ ­B­B­C­ ­i­l­k­e­l­e­r­i­n­e­ ­g­ö­r­e­,­ ­h­i­ç­b­i­r­ ­s­i­y­a­s­i­ ­b­a­s­k­ı­y­a­ ­m­a­r­u­z­ ­k­a­l­m­a­d­a­n­ ­g­a­z­e­t­e­c­i­l­i­k­ ­y­a­p­ı­y­o­r­u­z­ ­-­ ­D­ü­n­y­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­i­ SETA'nın Cumartesi günü yayımladığı, BBC Türkçe'yle ilgili değerlendirmeleri de içeren raporuyla ilgili çok sayıda yorum yapıldı. Rapor suç duyurusuna konu oldu. Türkiye'den ve ülke dışından basın meslek örgütleri görüşlerini açıkladılar. BBC Türkçe Servisi Editörü Murat Nişancıoğlu da raporu değerlendirdi.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA) hafta sonu yayımladığı, BBC Türkçe'yle ilgili değerlendirmeleri de içeren raporuyla ilgili çok sayıda yorum yapıldı. Rapor suç duyurusuna konu oldu. Türkiye'den ve ülke dışından basın meslek örgütleri de görüşlerini açıkladılar. Rapor hakkında bir değerlendirmeyi okurlarımızla paylaşmamız gerekiyor.

Her şeyden önce, BBC eleştirilmeye ne yenidir ne de bundan gocunur. BBC hemen hemen her gün, dünyada yayın yaptığı her yerde ve İngiltere'de de mevcut iktidarlar tarafından hükümet karşıtı yayın yapmakla suçlanır. BBC bunları ciddiyetle değerlendirir, yanlış yaptığı bir şey varsa düzeltir ama yoksa da herhangi bir siyasi baskı ve tehdide boyun eğmeden, BBC yayın ilkeleri ve uluslararası gazetecilik standartları doğrultusunda gazeteciliğine cesaretle devam eder.

SETA'nın raporunu da bu çerçevede ele almak gerekir. Doğal olarak bir eleştiriyi ne kadar ciddiye alıp almayacağınızı, eleştiride bulunan tarafın sizi, yayın kurumunuzun yapısını, yayıncılık anlayışını ne kadar bildiği ve ne kadar ciddiye aldığı da belirler.

SETA'nın, "Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları" başlığını taşıyan rapor, daha başlığından bu konuda şüphe yaratıyor. Her şeyden önce muhatap aldığınız o uluslararası yayın kuruluşuna saygılı davranmak zorundasınız. "Uzantıları" ifadesi sanki BBC'nin Türkiye'ye sızmış birtakım insanlarının faaliyetlerde bulunduğu izlenimini veriyor. Bu derece gayriciddi bir başlık daha baştan raporun başka bir şeyin peşinde olduğunun da ipucunu veriyor.

BBC Türkçe, BBC Dünya Servisi'nin 41 dil bölümünden biridir. Merkezi Londra'dadır. BBC'nin Türkiye'de resmi bir temsilciliği vardır. Yasalara uygun şekilde kurulmuştur, yasaların getirdiği sorumluluk ve yükümlülükleri eksiksiz yerine getirir, ilgili kurumlar tarafından denetlenir. İstanbul'da bir ofisi vardır. Bu ofis sadece BBC Türkçe'ye ait değildir. BBC'nin İngilizce yayınları için haber yapan birimi (Newsgathering) ve BBC Yayın Tarama Servisi'nin (BBC Monitoring) Türkçe bölümü ile birlikte bu ofisi paylaşır. BBC Türkçe'nin Türkiye'deki kadrolu çalışanları Türk İş Kanunu'na uygun şekilde çalışırlar, İş Kanunu'nun öngördüğü sözleşmeleri vardır. Ayrıca BBC Türkçe'nin telif ücreti üzerinden çalışan serbest muhabirleri de vardır. Bütün bu çalışanların kimlikleri ve ne iş yaptıkları bellidir. Dolayısıyla kimse meşru bir şekilde mesleğini icra eden bu gazetecileri "uzantılar" ifadesiyle küçük göremez, onlara saygısızlık yapamaz!

Bir araştırmanın ciddiyetini ölçen bir kriter de araştırmacının incelediği ve eleştirdiği konuya ilişkin tüm verileri değerlendirip değerlendirmediğidir. Bunun yerine birkaç haberi cımbızlayıp, o konudaki yayın bütünlüğü kapsamından kopartarak, önceden niyetlendiğimiz sonuca ulaşmak ve bunu kanıtmış gibi göstermeye çalışmak manipülasyondur. Değil üniversitede, orta dereceli bir okul ödevinde bile bunu yaparsanız çakarsınız. Bu raporun yazarı aklınca tam bir kurnazlıkla bunu yapmaya çalışmıştır.

Metnin yazarı BBC yayın ilkeleri konusunda kulaktan dolma bilgilere sahip ama BBC haberciliğinin en önemli prensibinden bihaber. Haberi olsa BBC'nin haberlerinde yorum yapmadığını bilirdi. Evet BBC'nin bir fikri yoktur. Yorum yapmaz. Fakat bütün toplumsal olaylarda ortaya çıkan farklı görüşleri gücü yettiğince, bu görüşlere sahip olan insanların ağzından yansıtmaya çalışır. Dolayısıyla Türkiye'de hükümet yanlısı görüş veya açıklamaların yanına hükümeti eleştiren görüşleri de koyar. Bu, BBC haberciliğinin olmazsa olmaz koşuludur. Haberlerinin dengeli ve hakkaniyetli olması gerekir. Bu dengeyi aynı haber içinde sağlayamazsa müteakip haberler içinde yapmaya çalışır. Bu, internet haberciliğinde özellikle önemlidir, çünkü haberler sürekli yenilenir, değişir, farklı yönleri farklı haberlerde ele alınır. Denge bir haber içinde sağlanamamışsa, bir diğer haber ile sağlanır.

BBC, birinden yana ve birine karşı bir yayın organı değildir. Haberini doğru biçimde yapar, yorumu o konunun aktörlerine bırakır. Görülüyor ki raporun yazarı bundan rahatsız olmuş. O istiyor ki iktidar odakları eleştirilmesin, sadece iktidar yanlısı bir yayın yapılsın.

Aynı şekilde BBC zaman zaman uluslararası medyada Türkiye hakkındaki yorum ve analizlerin bir özetini yayınlar. BBC Türkçe'nin bunu yapmaktaki amacı etkili uluslararası yayın organlarında Türkiye'nin nasıl yansıtıldığını izleyicilerine aktarmaktır. Raporun yazarının hafızasının da oldukça kısıtlı olduğu görülüyor. 2002-2013 yılları arasında bu uluslararası yayınlarda Türkiye hükümeti güçlü şekilde övülüyor ve destekleniyordu. BBC Türkçe o yıllarda da bu yorum ve analizleri izleyicilerine aktarıyordu. Ne o zaman hükümet yanlısıydık ne de şimdi hükümet karşıtıyız. Gazetecilik yapıyoruz. Hiçbir siyasi baskıya maruz kalmadan, BBC ve uluslararası gazetecilik ilkelerine göre mesleğimizi icra etmemizi belli ki raporun yazarı anlayamıyor.

Şimdi raporda verilen örneklerden biri olan 15 Temmuz darbe girişimine bakalım. Yazarın verdiği örneklerin tümü BBC Türkçe'nin o dönem boyunca yaptığı tüm haberlerden koparılarak aktarılmış. Sanırsınız ki, darbe girişimi ile ilgili sadece bu haberler yapılmış. Şu linke bir göz atın isterseniz:

BBC Türkçe'nin 15 Temmuz darbe girişimi haberleri

Burada bu konudaki haberlerin tümü olmasa bile çoğu var. Bir de darbe gecesi 24 saat boyunca sürdürülen şu canlı yayına da bakın:

Darbe girişiminin 24 saati

(Arşivlendiği için alt sayfaların ekrana gelmesi vakit alıyor maalesef. Toplam 7 sayfa)

Bu örneklere bakıldığında BBC Türkçe'nin darbe girişimi gecesi 24 saat boyunca ve takip eden günlerdeki tüm gelişmeleri, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Türkiye içinden ve dışından tüm yetkililerin ve uluslararası alandan yetkililerin açıklamalarını aktarmıştır. Evet BBC Türkçe darbe girişimini takip eden günlerde farklı görüşlere de yer vermiştir. Fethullah Gülen'in açıklamalarını da haber yapmıştır. İşkence iddialarına da değinmiştir ama yazarın iddiasının aksine darbe sırasında sokağa çıkan insanların mücadelelerini ve hikayelerini de sayfalarına taşımıştır. Raporda bunun tersinin iddia edilmesi bu çalışmanın ne derece ciddiye alınabileceğinin bir göstergesidir. Tam bir tahrifatla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef alındığı iddia edilmekte ve şöyle bir ifadeye yer verilmektedir:

"BBC Türkçe'nin darbenin hemen ardından darbenin failleri ve suçluları yerine ülkenin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan bu içerikleri haberleştirmesi demokrasinin ilkeleriyle örtüşmemektedir."

BBC dünyanın her yerinde ve İngilizce dahil 42 dilde yaptığı tüm yayınlarda demokrasiyi, evrensel insan haklarını, düşünce ve ifade özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü tavizsiz savunan bir yayın kuruluşudur. Uluslararası alandaki itibarını bunlara ve doğru, güvenilir haberciliğine borçludur. Bu ciddiyetsiz ve çarpıtılmış örnekleri araştırma diye önümüze koyan kişi herhalde BBC'ye bu konuda laf edecekler arasında son sıralarda yer alır.

Diğer verilen örneklerde de internette bir tarama yapıldığında benzer bir tablo önünüze çıkacaktır. Hepsiyle uğraşmaya gerek duymuyorum çünkü görebildiğim kadarıyla raporun asıl derdi bu değil. Yazar, bilgisizce ve tahrifatla yapılmış bu içerik eleştirilerini başından savdıktan sonra asıl meseleye geliyor: BBC Türkçe'de çalışanların kimlikleri.

Bilimsel bir çalışma iddiasındaki bir metin bir yayın kuruluşunun çalışanlarıyla neden bu kadar ilgilenir? Bir yayın kuruluşu, ürettiği içeriğin doğruluğu, güvenilirliği, dengeli olup olmadığı, farklı görüşleri yansıtıp yansıtmadığı ve kalitesiyle değerlendirilir. O kurumda çalışanların ilişkileri, sosyal medya paylaşımları sizi niye ilgilendiriyor?

Fişleme diyeceğim ama fişleme de değil ki! Tam bir komedi! Bir sürü eksik ve yanlış var.

Bir tanesini ben söyliyeyim, gerisini yazarımız bulsun!

Mark Lowen, BBC Türkçe muhabiri değil ki! Hiçbir zaman da olmadı. İstese de almayız zaten. Türkçesi fena değil ama Türkçe haber yapmak için henüz yetersiz!

Ayrıca aklıma gelmişken hatırlatayım. BBC International adında bir yayın kuruluşu da yok. Siz daha bunların bile farkında değilsiniz, çıkmış BBC değerlendirmesi yapmaya yelteniyorsunuz. Sonra da, daha BBC'nin editoryal yapısını ve işleyişini bilmeden, BBC Türkçe'nin BBC editoryal çizgisine uymadığı şeklinde hiçbir kanıta dayanmayan ithamlarda bulunuyorsunuz.

Bir de sanki bu raporun amacı buymuş gibi bazı tavsiyelerde bulunuyorsunuz. BBC tek sesliymiş, çalışanları hep aynı mecralardanmış. Onlar da marjinalmiş. Toplumun farkı kesimlerini yansıtan kişilere bünyesinde yer vermeliymiş.

BBC Türkçe'de şu sırada 17 farklı medya kuruluşundan gelmiş gazeteci çalışıyor. Bu medya kuruluşlarının hepsini bir araya getirseniz internet üzerinden en büyük izleyici kitlesine ulaşırsınız. Kimin ana akım, kimin marjinal olduğuna karar veren merci siz misiniz? Hangi kriterlerle, kimden aldığınız otoriteyle bunu saptıyorsunuz?

BBC'nin çok sesliliği istihdam ettiği gazetecilerden değil, habercilik ilkelerinden, anlayışından kaynaklanır. Her bir birey dünya hakkında 40 çeşit görüşe, bir diğeriyle tamamen zıt siyasi fikirlere sahip olabilir. Bu son derece doğaldır. Ama BBC'nin kapısından içeri girdiği andan itibaren kendi düşünceleri üzerinden değil, BBC ilkeleri çerçevesinde iş yapar. O da doğru, güvenilir, dengeli, farklı görüşleri yansıtan, kamu çıkarını gözeten habercilik anlayışıdır. Bu raporu hazırlayanlar önce çarpıtmadan tahrifata başvurmadan BBC'nin buradaki eksikliklerini göstersinler. Rapordaki şu ifadeye değinmeden de geçemeyeceğim:

"Bu süreçte SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş'ın 'Afrin terörizmle mücadelede stratejik önemde' başlıklı yazısının BBC Türkçe tarafından paylaşılması ise dikkat çekicidir."

Raporun yazarı, gidip Dr. Murat Yeşiltaş'a sorsaydı hem şaşırmaz, hem de işin doğrusunu öğrenirdi. BBC Türkçe, Murat Yeşiltaş'ın herhangi bir yazısını paylaşmadı. Afrin konusunda kendisinden bir yazı istedi ve yayımladı. Bundan sonra da SETA çalışanlarından birkaç kez yazı talebinde bulunuldu ama reddedildi. Kimbilir, belki BBC Türkçe'nin tek sesli hale gelmesinden endişe etmişlerdir.

BBC Türkçe işe ısmarlama insan almaz. Her şeyden önce çok iyi Türkçe ve İngilizce bilmek gerekir. Bunun ötesinde merkezi olarak onaylanan iş tanımları çerçevesinde uzun ve birkaç bölümün denetlediği ayrıntılı bir işe alma süreci vardır. BBC Türkçe yönetimi bu sürecin tümüne dahil de değildir. Bu sürecin sonunda iş tanımında aranan niteliklere, becerilere ve deneyime en fazla sahip olduğu kanaatine varılan kişiler BBC kapısından girmeye hak kazanır.

BBC çalışanlarının Twitter paylaşımlarını incelemişsiniz. Arkadaşlarımızın, kadın tecavüzlerine, basın özgürlüğüne, gazetecilerin tutuklanmasına ve düşünceleri nedeniyle yargılanmasına ilişkin paylaşımları sizi neden rahatsız ediyor? Tüm toplumun vicdanına acı bir yara olarak saplanmış Madımak Katliamı'nı anmakta bir sorun mu var? Yoksa siz bunun vahşi bir katliam olduğu görüşünde değil misiniz?

BBC Türkçe'nin tarafsızlık ve fikir çeşitliliğini gözardı ederek haber yaptığı iddiası en ufak bir kanıta dayanmayan bir palavradır. Aksine metin içinde örnek verilen haberler de dahil tüm yayınımızda farklı görüşlerin yansıtılmasına büyük önem veririz. Besbelli ki bu metni kaleme alanları asıl rahatsız eden BBC Türkçe'nin ısrarla uyguladığı bu dengeli yayın politikası ve kimseye biat etmeyen, yaltaklanmayan ciddi, seviyeli dilidir.

Ama raporun asıl amacı bunların hiçbiri değil gördüğüm kadarıyla. Yapılmak istenen bir komplo teorisi mantığıyla çalışanların (buna diğer yayın kuruluşları da dahil) hangi tweetleri RT'lediklerinden yola çıkarak bunlar arasında bir bağlantı kurmak, Türkiye'de yaklaşık 200 kişiden oluşan hükümet karşıtı bir network oluşturduklarını iddia etmek. İş burada tehlikeli ve sinsi bir hedef gösterme ve kara liste oluşturma operasyonuna dönüyor. Ve anlıyoruz ki ilk başta kullanılan "uzantılar" ifadesi tesadüfi değil.

Sonuç olarak neresini tutsanız elinizde kalan, iddialarını kanıtlayamadığınız gibi, BBC Türkçe çalışanlarını hedef gösteren yalan ve yanlış bilgiler içeren, üzerine yazıldığı kağıt kadar değeri olmayan bir metin var önümüzde. Son derece sorunlu ve tehlikeli bir zihin dünyası ürünü olan bu metne ve anlayışa bilimsel çalışma demek bilime saygısızlık olur.

Çok yazık ve utanç verici!


Popular Articles

Latest Articles