G­D­O­­l­u­ ­g­ı­d­a­l­a­r­ ­k­a­n­s­e­r­ ­y­a­p­ı­y­o­r­ ­-­ ­S­a­ğ­l­ı­k­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­i­

G­D­O­­l­u­ ­g­ı­d­a­l­a­r­ ­k­a­n­s­e­r­ ­y­a­p­ı­y­o­r­ ­-­ ­S­a­ğ­l­ı­k­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­i­ Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar'ın (GDO) insan vücudunda kansere varan çeşitli hastalıklara yol açabileceği bildirildi.

Bursa'da Tüketicileri Koruma Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenen "Gıda Güvenliği ve Genetiği Değiştirilmiş Ürünler" konulu panele İl Tarım Müdürü Hüseyin Yıldızer, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları üyeleri ve yöneticilerin yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı. Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Prof. Dr. Selahattin Ceylan'ın yönettiği panelde, "Genleri Değiştirilmiş Tarım ve Hayvan Ürünleri ile İnsan Sağlığı" isimli konuşmasında söz alan Bio Teknoloji Uzmanı (İmmonologist) Doç. Dr. Şükran Şahin, teknolojinin pazar oluşturmak amacıyla rant peşinde koşanlar tarafından kullanılarak, insan sağlığı düşünülmeksizin bitkilere gen nakilleri yapıldığını açıkladı. Bitki ve hayvanlardaki gen nakillerinin suistimal edildiğini anlatan Şahin, "Gen nakli, insanlarda fayda, bitki ve hayvanlarda ise zarara yol açıyor. İnsanlarda gen naklinde, bozuk genetik yapının düzeltilmesi hedeflenirken, hayvan ve bitkilerde ise inci gibi dizilmiş genlerin orijinalliği bozuluyor. İçerisine yeni genler yerleştirilerek, bitki ve hayvan DNA'larının doğal yapısı bozuluyor. Yani, sapasağlam yapıyı kendi çıkarları uğruna bozuyorlar. Sadece bu nedenle bile GDO'ya karşı çıkmak haklı bir sebep" diye konuştu.

Genetiği değiştirilmiş organizmaların yenildiğinde insanları birçok risk beklediğini aktaran Şahin, ilk riskin alerjik hastalıklar olduğunu ifade etti. Bu alerjik hastalıkların bazılarının ölüme varan neticeleri olabildiğini hatırlatan Şahin, "GDO'ların insan vücuduna girdikten sonraki ilk belirtisi alerjik rahatsızlıklardır. İkinci risk ise romatizmal hastalıklardır ki bunların kesinlikle bir çaresi yoktur. Yapılan en iyi tedavi yönteminde ancak hayat kalitesi yükseltilebilmektedir. Üçüncü tehdit, tekniğin kendisinden kaynaklanır. Bitkilerde tümöre neden olan kalibre virüslerini, insan tarafından yenilen bitki ürünleri ile beraber vücuda girer. Ve bazı araştırmalarda bu virüslerin bağırsağın içinde aynen hayatını sürdürdüğü gözlemlenmiştir. Bitki ile insan vücudundaki genler benzerdir ve bu virüsler diğer genleri de tetikleyebilirler. Dördüncü risk ise, üçüncüye bağlıdır. Bu durumda da tetikçi gen bağırsaklardan hücrelere geçer. Bu da, DNA'ların yapısının bozulması demektir. Bu durumda, GDO ile beslenen insanların bu risklerden birine yakalanmasının kaçınılmaz olduğunun göstergesidir" dedi. Şahin, GDO ayrıca, mutfağa bu tür ürünlerin kesinlikle sokulmaması konusunda vatandaşları uyardı. Organizmaların genetiğinin değiştirilmesinin sebeplerine de temas eden yurt içi ve yurt dışında çok sayıda araştırmaya imza atan bilim kadını Şahin, GDO konusunda gıda sektöründeki büyük pazar sahiplerini ve bu yolda gidenleri teknolojiyi menfaatleri doğrultusunda kullanmakla suçladı.

TÜDEF Genel Başkanı Turhan Çakar da, başta ABD olmak üzere birçok tekelcinin çıkarı uğruna GDO'ların insanlara yedirildiğini kaydetti. Genetik oynamaların Türkiye'de 1996'dan beri yapıldığını aktaran Çakar, 8-9 yıldır Türk insanının kobay olarak kullanıldığını ileri sürdü. Çakar, ülkemizin ABD ve Arjantin'de zararlı olduğu için "Frankestein" (korkunç) denilen mısır ve soya ürünlerinden 4 milyon dolar ithal ettiğini ve tekellerin Türk tarımını ele geçirmek üzere olduğunu da sözlerine ekledi. Tüketicileri Koruma Derneği Bursa Şubesi Başkanı Levent Gereyhan ise, genetiği ile oynanmış ürünlerin başında mısır, patates, domates, pirinç, soya, buğday, kabak, ayçiçeği, yer fıstığı ve bazı balık türlerinin geldiğini hatırlattı.


Popular Articles

Latest Articles