O­s­m­a­n­ ­K­a­v­a­l­a­:­ ­A­n­a­y­a­s­a­ ­M­a­h­k­e­m­e­s­i­ ­t­u­t­u­k­l­u­ ­i­ş­ ­i­n­s­a­n­ı­n­ı­n­ ­b­i­r­e­y­s­e­l­ ­b­a­ş­v­u­r­u­s­u­n­u­ ­r­e­d­d­e­t­t­i­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

O­s­m­a­n­ ­K­a­v­a­l­a­:­ ­A­n­a­y­a­s­a­ ­M­a­h­k­e­m­e­s­i­ ­t­u­t­u­k­l­u­ ­i­ş­ ­i­n­s­a­n­ı­n­ı­n­ ­b­i­r­e­y­s­e­l­ ­b­a­ş­v­u­r­u­s­u­n­u­ ­r­e­d­d­e­t­t­i­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­ Anayasa Mahkemesi, üç yıldır uzun süredir tutuklu olarak yargılanan iş insanı ve Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın bireysel başvurusunu reddetti ve Kavala'nın 'kişi hak ve özgürlüğü güvenliğinin ihlâl edilmediğine' karar verdi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), tutuklu olarak yargılanan iş insanı ve Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın bireysel başvurusunu reddetti.

AYM Genel Kurulu, Osman Kavala'nın 'kişi hak ve özgürlüğü güvenliğinin ihlâl edilmediğine' karar verdi.

Gezi Parkı davasından beraat eden ve tahliyesine karşın, casusluk suçlaması nedeniyle tutukluluğunun devamına karar verilen Osman Kavala, Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.

Kavala, 18 Aralık'ta 15 Temmuz 2016'daki başarısız darbe girişimi kapsamında "casuslukla" suçlandığı davada hakim karşısına çıkmış ve tutukluluğunun devamına karar verilmişti.

İlk olarak Gezi olayları ile bağlantılı suçlamalar nedeniyle 1 Kasım 2017'de tutuklanan Osman Kavala, 3 yılı aşkın süredir cezaevinde bulunuyor.

30. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Parkı olayları nedeniyle yargılandığı davada, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırma", "mala zarar verme", "nitelikli yağma", "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi", "kasten yaralama", "ağırlaştırılmış yaralama" ve "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet" suçlamalarından Kavala'nın 18 Şubat'ta beraat ve tahliyesine karar verdi.

Ancak aynı gün 15 Temmuz darbe girişimi davasından, hakkında gözaltı kararı çıkarılan Kavala, ertesi gün çıkarıldığı hakimlik tarafından "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla tutuklandı.

Kavala hakkında, daha sonra 9 Mart'ta da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen darbe girişim soruşturması kapsamında da "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", yani "casusluk" suçlamasıyla tutuklama kararı verildi.

AYM; Osman Kavala'nın Gezi parkı davasından tutukluluğuna yönelik başvurusunu, 22 Mayıs 2019'da reddetmiş, bunun üzerine avukatları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurmuştu.

AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli kararında, Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve AYM'nin bireysel başvurusunu makul sürede incelenmemesi"ni gerekçe göstererek, bu durumun hak ihlali olduğunu belirterek, Kavala'nın derhal serbest bırakılmasını istemişti.

Kavala, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçundan 2 yıllık tutukluluk süresini doldurduğu için tahliyesine karar verildi ancak "casusluk" suçlaması nedeniyle hala cezaevinde bulunuyor.

Kavala, AİHM'in verdiği kararın, diğer suçlamaları da kapsadığı gerekçesiyle, casusluk suçlaması nedeniyle tutukluluğunun devam ettirilmesinin "hukuki olmaması" ve "kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edilmesi" nedeniyle bireysel başvuruda bulunmuştu.

AYM; bu başvuruyu 29 Eylül'de gündemine aldı. Ancak Kavala hakkında, yeni bir dava açılmış olmasını dikkate alarak karara bağlamayıp, erteledi. Aynı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Kavala ve hakkında yakalama kararı bulunan eski CIA danışmanı Henri Barkey hakkında "Anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "Siyasal veya askeri casusluk" suçundan ise 20'şer yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.

İddianamede, Kavala ve Barkey'in FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde oluşturduğu yapılanmayla gerçekleştirme teşebbüsünde bulunduğu darbe girişimi sürecinde de rol aldıkları iddiasına yer verildi.

İlk d**uruşma 18 Aralık'ta görüldü**

İddianameyi kabul eden İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, bu davanın ilk duruşmasının 18 Aralık'ta yapılmasını kararlaştırdı.

15 Temmuz başarısız darbe girişimi soruşturması kapsamında yeniden tutuklanan Osman Kavala, casuslukla suçlandığı davada ilk kez geçen hafta hakim karşısına çıkmıştı.

Duruşmada savunmasını yapan Kavala, "Darbe girişimini desteklemek hayat deneyimime, dünya görüşüme ve etik değerlerime tamamen terstir. Suçlamalar dünya görüşüm ve yürüttüğüm faaliyetlerle taban tabana zıttır" demişti.

Duruşma sonunda mahkeme heyeti, Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verdi.

Kavala'nın tutukluluğu iç siyasetin de en önemli tartışma konularının başında geliyor. Geçen Eylül ayında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kavala ve eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın uzun tutukluluğunu eleştirerek, "Sanıyor ki Osman Kavala da Selahattin Demirtaş da ben ettim sen etme diyecekler. Asla demezler. Haksız yere içeride tutulanlar içeride kaldıkları süreyi göğüslerinde hep bir şeref madalyası olarak taşıyacaklardır" sözleri nedeniyle hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ittifak ortağı MHP'nin sert tepkisine neden olmuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, damadı Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın istifasının ardından, hukuk ve ekonomide "reform" kararını açıklamasının ardından ise Kavala'nın tutukluluğu, AKP içinde de tartışmaya yol açtı.

Erdoğan'ın "hukuk reformu" açıklamasının ardından eski TBMM Başkanı ve AKP hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevlerinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi Bülent Arınç, 19 Kasım'da katıldığı bir televizyon programında Kavala ve Demirtaş'ın tutukluluğunu eleştirdi. Kavala ve Demirtaş'ın tahliye olabileceğini ifade eden Arınç, Osman Kavala'nın hala tutuklu olmasına ise "hayret ettiğini" söyledi.

Arınç, Kavala'nın tutukluluğu konusunda, "Ben iddianameyi okudum. Hala tutuklu kalmasına hayret ediyorum. Tahliye edilmesi lazım. Bu iddianameleri okuduğumda çocuk bile yazmaz bunu dedim, cübbeyi bile giyesim gelmişti.

Çıkması lazım" görüşünü dile getirdi. Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün adaletten yana olduklarını ve adil yargılama istediklerini ancak hakimlerin yanlış yaptığını da ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 22 Kasım'da, video konferansla bağlandığı partisinin il kongrelerinde yaptığı konuşmada Arınç'a sert tepki gösterdi. Erdoğan, "Reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz" sözleriyle Arınç'ı hedef aldı.

"Geçmişte birlikte çalışmış olsak bile hiç kimsenin şahsi açıklamaları hükümetimizle, partimizle ilişkili hale getirilemez" diyen Erdoğan, 25 Kasım'daki grup toplantısında da Arınç'a yönelik eleştirilerini sürdürdü.

MHP lideri Devlet Bahçeli de ''Siyaset eskisi bi şahsın, televizyona çıkıp Sorosçu Osman Kavala ile terörist Demirtaş'a güzellemeler yapması kelimenin tam anlamıyla çarpıklık, hatta ahmaklıktır. Bu şahsın iki suçlunun serbest bırakılmasını istemesi suçluyu övmektir, suça iştiraktir, ihanete yataklıktır' 'sözleriyle Arınç'a tepki gösterdi.

Erdoğan'ın sözlerinin kendisini rencide ettiğini belirten Arınç ise Erdoğan'la görüşerek, eski TBMM başkanlarından oluşan YİK üyeliğinden istifa etti.


Popular Articles

Latest Articles