A­l­t­m­ı­ş­ ­y­ı­l­l­ı­k­ ­b­a­k­ı­r­ ­u­s­t­a­s­ı­ ­k­u­r­d­u­ğ­u­ ­f­a­b­r­i­k­a­y­l­a­ ­3­6­ ­ü­l­k­e­y­e­ ­i­h­r­a­c­a­t­ ­y­a­p­ı­y­o­r­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

A­l­t­m­ı­ş­ ­y­ı­l­l­ı­k­ ­b­a­k­ı­r­ ­u­s­t­a­s­ı­ ­k­u­r­d­u­ğ­u­ ­f­a­b­r­i­k­a­y­l­a­ ­3­6­ ­ü­l­k­e­y­e­ ­i­h­r­a­c­a­t­ ­y­a­p­ı­y­o­r­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­ Bakır işlemecisi Mehmet Doyran: - "Bakırla ilgili mesleki eğitimler verilirse ata mesleği devam ettirilir diye düşünüyorum. Biz aşkla yapmaya gayret ediyoruz"

İSTANBUL (AA) - HALİS AKYILDIZ - Yaklaşık 60 yıldır bakır işlemeciliği yapan Mehmet Doyran, Beylikdüzü'nde kurduğu fabrikada ürettiği bakır eşyaları, 36 ülkeye ihraç ediyor.

Çeliğin yaygınlaşmasıyla bakıra olan ilgi azalmasına rağmen 6 bin metrekarelik alana fabrika kurup 75 işçi ile üretim yapan bakır işlemecisi Mehmet Doyran, ürünlerinin yüzde 99'unu 36 ülkeye ihraç ederek, ekonomiye yılda yaklaşık 2,5 milyon dolar katkı sağlıyor.

Fabrikada bakırdan yapılan tencere, tava, kazan, cezve, avize, çay-kahve takımı, alem, şamdan, mangallık, tepsi, ibrik, sürahi ve çerçeve gibi yaklaşık 3 bin farklı ürün, 10 liradan 10 bin liraya kadar fiyatlarla alıcı buluyor.

Bakır işlemesi ürünlerin büyük çoğunluğu ABD'ye ihraç edilirken, Avrupa, Asya, Latin Amerika ve Arap ülkeleri ile Japonya, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelere de ürün gönderilerek Türk el işçiliğinin tanınması sağlanıyor.

- "Meslekte usta azaldı"

Mehmet Doyran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bakırcılığa 7 yaşındayken babasının yanında çırak olarak başladığını söyledi.

Bakırcılığın "ata mesleği" olduğunu aktaran Doyran, bakır eşyaların Selçuklu ve Osmanlı'da çoğunlukla mutfak malzemesi olarak kullanıldığını ifade etti.

Doyran, iletken ve dayanıklı bir metal olduğu için bakırın yüzyıllardır tercih edildiğini vurgulayarak, bakır kaplarda ısının aynı anda her yere yayıldığını ve buna bağlı olarak yemeğin her yerinin eşit derecede piştiği için lezzetli olduğunu dile getirdi.

Bakırın kalaylanarak uzun yıllar kullanılabileceğini anlatan Doyran, yağ, tuz, salça, sirke ve limonun kalaya zarar verdiğini, yemeğin piştikten kısa süre sonra bulunduğu kaptan alınması veya tüketilmesinden sonra bakır kabın elde yıkanması gerektiğini kaydetti.

Doyran, geleneksel el sanatları arasında yer alan bakır işlemeciliğinin unutulmaya yüz tutmuş mesleklerden olduğunu belirterek, "Bakırcılığa rağbet azalınca meslekte usta çok azaldı. Süleymaniye, Vefa ve Beyazıt'ta 50 yıl önce yaklaşık 300 bakırcı esnafı varken günümüzde birkaç küçük atölye kaldı. Sanat yok olup gidiyor. Bakırla ilgili mesleki eğitimler verilirse ata mesleği devam ettirilir diye düşünüyorum. Biz aşkla yapmaya gayret ediyoruz." diye konuştu.

Çırak bulmakta zorlandıklarını ifade eden Doyran, "Bir kişinin bizde yaklaşık 5 sene çıraklık yapması ve mesleği sabrederek öğrenmesi lazım. Ardından tezgaha geçecek ya da eline çekiç alıp bakır dövecek. Bakırcılık kısa sürede öğrenilecek meslek değil. Severek yapacak, sabredecek ancak şimdiki nesil sabretmiyor, merdivenleri çabuk çıkmak istiyor." dedi.


Popular Articles

Latest Articles