D­H­A­ ­Y­U­R­T­ ­B­Ü­L­T­E­N­İ­ ­-­2­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

D­H­A­ ­Y­U­R­T­ ­B­Ü­L­T­E­N­İ­ ­-­2­ ­-­ ­S­o­n­ ­D­a­k­i­k­a­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­   Hatay'da 4 büyüklüğünde deprem Hatay'ın Samandağ ilçesinde Richter ölçeğine göre 4.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Hatay'da 4 büyüklüğünde deprem

Hatay'ın Samandağ ilçesinde Richter ölçeğine göre 4.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Paniğe neden olan deprem, can ve mal kaybına yol açmadı.
İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığı'nın merkez üssünü Hatay'ın Samandağ ilçesi olarak saptadığı deprem, saat 08.35'te meydana geldi. Yerin 25.95 kilometre derinliğinde olan deprem, ilçenin yanı sıra Yayladağı, Antakya ve Defne ilçelerinde de hissedildi. Kısa süreli paniğe neden olan depremde can ve mal kaybı yaşanmadı.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ise depremin büyüklüğünü 4.1 olarak açıkladı.

GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR

Haber-Kamera: Ali ARSLAN/SAMANDAĞ (Hatay), (DHA)-

===================

İki kardeş aynı hastalığın pençesinde

İZMİR'de tedavi gören kemik iliği yetmezliği 'fankoni aplastik anemi' hastası Seçkin Taşdemir (13) 5 yıldır yaşama tutunabilmek için uygun ilik bekliyor. Elleri dört parmaklı doğan kız kardeşi Neslihan (6) da, aynı hastalıkla mücadele ediyor. Uygun iliğin bulunması için duyarlı vatandaşlara seslenen ve durumu gitgide kötüleşen Seçkin Taşdemir, "Arkadaşlarım gibi koşmak istiyorum, askere gitmek istiyorum, polis olmak istiyorum, yaşamak istiyorum" dedi.
Manisa'nın Köprübaşı ilçesinde yaşayan çiftçi Metin Taşdemir (32) ve ev hanımı Birgül Taşdemir (30) çiftinin çocukları Seçkin Taşdemir ile Neslihan Taşdemir kemik iliği yetmezliği olarak bilinen 'fankoni aplastik anemi' hastalığıyla mücadele ediyor. Yaklaşık 5 yıl önce Seçkin Taşdemir'in sünnetinde yapılan kan tahlili sonucunda fankoni aplastik anemi hastası olduğunun fark edilmesi üzerine, doğduğu andan itibaren her iki elinde de dört parmağı bulunan kız kardeşinin de aynı hastalığın belirtilerini taşıdığı anlaşıldı. İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi'nde tedavisine başlanan Seçkin'e ilik nakli yapılması gerektiği bildirildi, ancak aile yakınlarından alınan doku örnekleri uyuşmadı. 5 yıldır uygun iliği bekleyen küçük çocuğun durumu gittikçe kötüleşiyor ve yaşama tutunmak için ilik arayışı sürüyor.
Uygun iliğin bulunması için duyarlı vatandaşlara seslenen Seçkin, "Enfeksiyon riskim olduğu için çok sık dışarı çıkamıyorum. Arkadaşlarım gibi koşmak istiyorum, askere gitmek istiyorum, polis olmak istiyorum, yaşamak istiyorum" dedi.
Anne Birgül Taşdemir ise, "5 yıldır ilik arayışımız sürüyor, çaresizce bekliyoruz. Oğlum da perişan, çok üzülüyor. Anne benim iliğim bulunamayacak, ben öleceğim diyor" diye konuştu. Aynı hastalıkla mücadele eden kız kardeşi Neslihan için ise şimdilik ilik arayışı söz konusu olmasa da, tedavisi devam ediyor.
'İKİSİNİN DE İLİKLERİ KAN ÜRETMİYOR'
Seçkin'in hastalığının sünnetinde kan tahlilleri sırasında ortaya çıktığını belirten anne Birgül Taşdemir, "Seçkin'in sünnette kan değerleri düşük çıktı, beyin kanaması geçirebileceğini söylediler. Ambulansla Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi'ne sevk edildi ve burada fankoni aplastik anemi hastası olduğunu öğrendik. Bir süre kan üretimi için hap kullandı, doktorlar ilik nakli olması gerektiğini söyledi. Tam 5 yıldır uygun ilik bulunamadı, çaresizce bekliyoruz. Sürekli hastaneye geliyoruz, burada Seçkin'e kan veriliyor. Kardeşinin henüz ilik bekleyip beklemeyeceği belli değil. İkisinin de ilikleri kan üretmiyor. Kızımın doğduğunda her iki elinde de baş parmakları yoktu, bu hastalığın ilk belirtisiymiş. Seçkin'in durumu giderek kötüleşiyor bir an önce iliğin bulunmasını istiyorum. Okula 3 gün gidiyor, 5 gün gidemiyor. Onun da arkadaşlarıyla birlikte okula gitmesini, oynamasını istiyorum. Çok üzülüyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-----------
-Birgül Taşdemir ile röp.
-Seçkin Taşdemir ile röp.
-Kardeşlerden görüntüler

Haber: Hande NAYMAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA)

================

Muhtarlık için eniştesine rakip oldu

AYDIN'ın İncirliova ilçesinin Acarlar Mahallesi'nde yaşayan Kemal Karabulut (48) ile eniştesi Cihan Türken (56) muhtarlık için birbirlerine rakip oldu. Enişte ile kayınbirader arasındaki rekabet sürerken, sandıktan kimin çıkacağı ise şimdiden merak konusu oldu.
5 yıl önce Aydın'ın büyükşehir olmasıyla birlikte, belde olan Acarlar, mahalleye dönüştürüldü. Yaklaşık 11 bin nüfusa sahip olan ve 7 bine yakın seçmeni bulunan mahallede yaklaşan 31 Mart yerel seçimleri öncesinde muhtarlık seçimi heyecanı da yaşanmaya başladı. 5 çocuk babası Kemal Karabulut ile eniştesi 3 çocuk babası Cihan Türken, Acarlar Mahallesi Muhtarlığı için aday oldu. Şimdilik başka aday çıkmazken, her ikisi de çiftçi olan Karabulut ve Türken, tek tek vatandaşları dolaşıp, oy istiyor. Her iki muhtar adayı da ilk olarak kendisinin adaylığını açıkladığını ileri sürerken, aralarındaki rekabette sandıktan kimin çıkacağı şimdiden merak konusu oldu.
'EN İYİ SEÇİMİ HALK YAPACAK'
İncirliova Ziraat Odası delegesi olan ve İncirliova Tarım Kredi Kooperatifi yönetiminde de görev alan Kemal Karabulut, "Doğma büyüme Acarlar'da yaşamaktayım. Acarlar halkına hizmet sunacağımın sözünü veriyorum. Acarlar halkı, desteklediği için ben de muhtar adayı oldum. Seçimi halkın takdirine bırakıyorum. En iyi seçimi halkın yapacağına inanıyorum. Eniştemin de muhtar adayı olması benim için herhangi bir sıkıntı yaratmadı. Eniştemde de yaratmayacağına inanıyorum" dedi.
KAYINBİRADERİNE SİTEM ETTİ
Kendisinin daha tecrübeli olduğuna vurgulayan Cihan Türken ise, "2014 yerel seçimleri öncesinde Acarlar belde belediyesiydi. O dönemde Cumhuriyet Mahallesi'nde muhtarlık yapmıştım. Acarlar, mahalleye dönüştürülünce burası 'Acarlar' adı altında tek mahalle oldu. O zaman da aday oldum ama kazanamadım. Ancak bir dönem muhtarlık yaptım. Dolayısıyla vatandaşların benden memnun olduğunu düşünüyorum. Kendimi halkın isteği üzerine hazırladım, aday oldum. Tecrübem var. Kayınbiraderimin ise neden aday olduğunu bilemiyorum. Şu ana kadar aramızda hiçbir sorun da yoktu. Kendisine vatandaşlardan talep geldiğini söyledi. Oysa ondan 10 gün önce adaylığımı açıklamıştım. İncirliova Ziraat Odası delegesi adayı oldu onun aldığı oyun yüzde 50'si benimdir. Kendim delege adayı olmadım, oylarımı ona yönlendirdim. Aramızda bir kırgınlık yok. Ancak, aday olmasa daha iyiydi. Kendisi bana rakip olduğu için çok tepki aldı. Ama bana şu ana kadar gelen hiçbir tepki yok" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
------------
-Acarlar Mahallesi'nden genel görüntü
-Muhtar adayı Kemal Karabulut ile röp.
-Muhtar adayı Cihar Türken ile röp.
-Türken ve Karabulut'un esnafı dolaşıp oy istemelerinden görüntü
-Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera: Burhan CEYHAN / AYDIN, (DHA)

=================

Çocuklarının intihara sürüklendiğini savunan ailenin hukuk mücadelesi

Bursa'da, geçen Nisan ayında intihar eden evli ve 3 çocuk babası Saffet Uçar'ın (29) ailesi, çocuklarının birileri tarafından tehdit ve baskıyla ölüme sürüklendiğini öne sürerek, savcılığın 29 Ocak 2019 tarihinde verdiği 'kovuşturmaya yer olmadığı' kararına itiraz etti. Oğlu Saffet Uçar'ın ölümünün üzerinden yaklaşık 11 ay geçtiğini belirten anne Selma Uçar, "Oğlumu toprağa verdikten sonra cep telefonuna gelen tehdit içerikli mesajları gördük. Oğlumu intihara sürükleyenlerin cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
Olay, merkez Yıldırım ilçesi Güllük Mahallesi, Gülhan Sokak'ta 3 Nisan 2018 tarihinde meydana geldi. Evli ve 3 çocuk babası mermerci Saffet Uçar, gittiği baba evinde bileklerini kestikten sonra kendini banyoda çarşafla asarak yaşamına son verdi. Olay yerinde 'Canım ailem, size layık olamadım. Hakkınızı helal edin. Evlatlarıma iyi bakacağınıza eminim. İnsanlara zarar vermekten bıktım' yazılı bir de not bulundu. Kriminal incelemede, nottaki el yazısının Saffet Uçar'a ait olduğu belirlendi. Savcılık, olayın bir intihar olduğuna, bu nedenle kovuşturma açılmasına gerek olmadığına karar verdi.
Olay tarihinde oğluna cep telefonuyla ulaşamayınca çalıştığı yerden izin alarak evine gelen Selma Uçar (46), oğlunun banyoda çarşafla intihar ettiğini gördü. Çarşafı keserek oğlunu kucakladığını, ancak kurtaramadıklarını belirten Selma Uçar, "Benim bildiğim oğlumun hiçbir sorunu yoktu. Oğlumun borcu olsa kesinlikle bana söylerdi. Çünkü, bende para olduğunu bilirdi, ihtiyacı varsa isterdi. Oğlumun ölümünden sonra telefon kayıtlarında bir iddaa bayisi tarafından tehdit edici mesajlar yazıldığını gördük. İntihar eden kişi iki bileğini de nasıl keser ve aynı zamanda kendini asar. Oğlumun ölüm sebebinin detaylı araştırılmasını ve sorumluların adalet önünde hesap vermesini istiyorum" dedi.
'SORUMLULAR CEZALANDIRILSIN'
Oğlunun birileri tarafından ölüme sürüklendiğini ifade eden baba Hüseyin Uçar (47) ise, "Oğlumun telefonundaki mesajları olayla ilgili soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısına verdik. Soruşturmada bazı kişiler hakkında cumhuriyet savcısı kovuşturmaya gerek olmadığı yönünde karar vermesine rağmen biz yine Sulh Ceza Hakimliği'ne İ.U., İ.K. ve Ş.Y. adlı kişiler hakkında yeniden şikayette bulunduk. Oğlumun ölümün aydınlığı kavuşmasını istiyorum. Oğlum toprağın altına girdi, biz ailece ölüm olayını düşündükçe her gün kahroluyoruz. Yüce adalete inanıyoruz" şeklinde konuştu. Ağabeyinin ölümünde hala soru işaretlerin bulunduğunu söyleyen Hatice Uçar (24), "Ağabeyimin intihara sürüklenmesi bir cinayettir. Sorumluların cezalandırılmasını istiyorum" dedi. Bursa cumhuriyet savcılığı olayla ilgili soruşturmayı sürdürüyor.

Görüntü dökümü:
----------
-Aile fertleri röp.

04.59 559 mb

Haber/Kamera:Halil ÖZÇOBAN/BURSA, (DHA)

=================

Piknik tüpünden enstrüman yaptı

Bursa'da dağ yörelerinde bakır güğümlerle ritim yapan kadınlardan esinlenen Bursa Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğü Stüdyo Şefi Hasan Kurtuluş Gözütok, ev eşyalarından müzik aleti geliştirmek amacıyla piknik tüpünden melodi oluşturan müzik aleti yaptı. Bursa’nın bakır, kaşık gibi günlük kullanılan eşyaları enstrümana dönüştürme gibi bir kültürü olduğunu dile getiren Gözütok, " Eşyadan enstrümanların tamamı melodi yapamadıkları için biz melodi yapan bir eşyadan enstrümana yapabilir miyiz düşüncesiyle bu işe başladık. Bu düşünce bizi piknik tüpüne kadar götürdü. " dedi.
Bursa dağ köylerinde günlük araç gereçlerden enstrüman kültürünü inceleyen Bursa Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğü Stüdyo Şefi Hasan Kurtuluş Gözütok, kadınların bakır güğümlerle ritim yaparak eğlendiklerini öğrendi. Bu konuda araştırma yapan Gözütok, bu kültürün Anadolu'da bir çok yerde ev eşyasıyla devam ettiğini belirledi. Bundan esinlenerek ev eşyalarıyla enstrüman yapmaya karar veren Hasan Kurtuluş Gözütok, çeşitli ev eşyasıyla müzik denemelerinin ardından piknik tüpünden enstrüman üretti. Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin eşya enstrüman kültürünün öğelerini ortaya çıkarmaya yönelik çalışmaları olduğunu ifade eden Gözütok, amaçlarının bu kültüre bir ev eşyası daha katmak olduğunu belirterek, "Aslında piknik tüpünden enstrüman yaparken asıl amaç, eşyadan melodi çalabilen bir enstrüman yapmaktı. Çünkü kültürümüzde eşyadan enstrümanlar var. Tahta kaşık, su testisi, zilli maşa gibi. Hatta Bursa yöresinde bakır havaları var. Bursa Araştırmaları Merkezi'nin bu konuyla ilgili derleyip Kültür Bakanlığı ve TRT'ye kazandırdığı 30'a yakın türkümüz var." diye konuştu.
"AMACIMIZ BİR EŞYAYI KÜLTÜRÜN İÇERİSİNE DAHİL EDEBİLMEK"
Eşyadan enstrümanların en önemli özelliğinin hepsinin ritim yapabilmesi olduğunu söyleyen Hasan Kurtuluş Gözütok, "Biz bunu biraz daha geliştirip bu eşyadan enstrüman kültürüne bir ilavemiz olabilir mi diye düşündük ve bakır kaplarda denedik, bakırın iletkenliği çok olduğu ve madde olarak yumuşak olduğu için istediğimiz sesleri alamadık, daha sonra bunun daha sert bir malzemeden olması gerektiğini düşündük ve piknik tüpü olarak tespit ettik. Yaptığımız çalışmalar sonucunda piknik tüpü üzerinde oluşturduğumuz kesiklerle aradığımız ses dizilerini oluşturarak melodi çalabilir bir hale getirmiş olduk. Bununla ilgili 'Aqua drum' gibi enstrümanlardan farklı olan en önemli yanı, derlediğimiz kendi türkülerimizi çalabiliyor Türk Halk ve Türk Sanat müziğinin eserlerini seslendirebiliyor olmamız. Bu dizi biraz daha Anadolu'yu ve bizi ilgilendiren bu parçaları rahatlıkla çalabileceğimiz diziler olması. Yeni bir enstrüman icat etme gibi bir durum yok, vibrafondan sonra yapılan bütün enstrümanlar aynı mantıkla yapılmıştır. Burada amacımız uzun yıllar kullandığımız bir eşyayı kültürün içerisine dahil edebilmek ve bununla ilgili yapacağımız çalışmalarda bundan faydalanmak." dedi.
EŞYADAN MELODİ YAPAN İLK ENSTRÜMAN
Bursa'nın dağ yöresindeki kadınların kendi eğlencelerinde su taşıdıkları bakırı ters çevirip üstünde ritim yaparak eğlendiklerini belirten Hasan Kurtuluş Gözütok, "Yöredeki kadınlar o eğlence formunu oluşturabilmeyi başarabilmişler. Bu, ne kadar hassas ne kadar güzel bir zekanın ürünü. Eşyadan enstrümanların tamamı melodi yapamadıkları için biz melodi yapan bir eşyadan enstrümana yapabilir miyiz düşüncesiyle bu işe başladık. Bu düşünce bizi piknik tüpüne kadar götürdü. Herhangi bir eşyanın belli bir süre ömrü var ve eşyanın kullanımı belirli bir süre sonra değişiyor çünkü teknoloji geliştikçe kullanılan eşyalar da değişiyor. Zilli maşa, bakır kaplar artık kullanılmıyor ama kültürün içerisine bir şekilde dahil olarak kendilerini bir sonraki nesillere aktarabiliyorlar. Bugün bakır bir kabın nasıl bir şekli olduğunu gençler konserlerde izlerken görüyorlar." şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü:
------------
-Tüp eşliğinde şarkı söylenirken
-Tüp çalarken detay
-Hasan Kurtuluş, Gözütok röportaj
-Detaylar

Süre: 05.39 Boyut: 633 MB

Haber: İsmail Hakkı SEYMAN/ Kamera: Mehmet İNAN/BURSA,(DHA)

=================================================


Popular Articles

Latest Articles