B­a­h­ç­e­l­i­:­ ­İ­s­y­a­n­ı­n­ ­a­d­ı­m­l­a­r­ı­ ­-­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

B­a­h­ç­e­l­i­:­ ­İ­s­y­a­n­ı­n­ ­a­d­ı­m­l­a­r­ı­ ­-­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­ MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BDP'nin başlattığı ''sivil itaatsizlik'' eylemlerinin, isyana doğru yönelişin adımları olduğunu söyledi.

KÜTAHYA (A.A) Partisince Kütahya Zafer Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuşan Bahçeli, ''Türkiye'yi bir baskı rejimi altına alıp beklenen anayasa değişikliğini de istismar edip seçim sonrasına ötelemek suretiyle PKK ve etnik bölücülükle bir rol paylaşımı içerisine girdiler. Özgürlük, demokrasi gibi güzel kavramlar Adalet ve Kalkınma Partisinin ağzında sakız oldu. Öte taraftan kötü adam rolü PKK'ya tekrar verildi ve eylemler devam ettirildi. Şimdi eylemler devam ediyor. Öyleyse buna hukuki bir zemin bulmalıyız, birtakım gelişmeler temin etmeliyiz ki, bölücü terörün faaliyetlerini durduralım. Yüksekova'da, Hakkari'de, Şemdinli'de, Diyarbakır'da, Van'da neler olduğuna şahit oluyoruz. Hele hele Kandil ile görüşen, PKK'yı yönlendiren İmralı canisinin 156 sayfalık yol haritasını da esas alarak başlatılan bir müzakereyle de al gülüm ver gülüm oyunu oynanıyor.''

-ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ VE TÜSİAD-

Anayasa değişikliği üzerinden yeni bir oyun oynandığını iddia eden Bahçeli, şöyle devam etti:

''Yeni bir rol paylaşımı var. Hani 'anayasa değişikliği yapacağız' diyordu, bu değişikliği de 7 değerli bilim adamıyla yapacağını söylüyordu. Onların hazırladığı, halktan saklanan, AKP'nin bildiği metin vardı. Şimdi TÜSİAD denen bir kuruluşa iki üye ısmarlandı, kendisinin seçim öncesi söylemekte çekindiği konuları TÜSİAD'ın Başkanı bir hanımefendi ağzıyla kamuoyuna duyuruyor, kendisi de pusuya yatmış dinliyor. Bu teklifler nasıl karşılanacak, ona göre tavır içine girecek. Adalet ve Kalkınma Partisi bunu yapabilir, onun sicili budur. Peki, Türkiye'nin ekonomik hayatını yönlendiren beyler, siz nasıl bu oyuna düşüyorsunuz? Şimdi bir anayasa değişikliği hazırlamışlar, 5 ana başlıkla kamuoyuyla paylaşıyorlar. Bu oyunlar oynanırken gerçeği millet kavramasın diye basılmamış bir kitaptan dolayı basın özgürlüğü tehdit altına alınıyor, bilmem nerede birtakım olaylar temcit pilavı gibi tekrar gündeme getiriliyor, yandaş televizyonlar orkestra gibi aynı şarkıyı söylüyor, Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte yürüme teranesine devam ediyor.''

-''OY VERENLERE SESLENİYORUM''-

Bahçeli, Adalet ve Kalkınma Partisine oy verenlere seslendiğini ifade ederek, ''Bu felakete kendinizin oy verdiği parti ülkeyi götürüyorsa birinci görev bu gidişata 'dur' demek size düşer. Bu vebalı taşıyamazsınız, bu vebaldan da kurtulamazsınız'' diye konuştu.

İktidarın daha önceki seçimleri yandaşları için rant, halk için sadaka ekonomisi şeklinde sürdürdüğünü öne süren Bahçeli, ''AKP'nin zenginleri türemiş. Dün at arabası yok, bisikleti yok, bu gün 4 tekerlekli cipleri var, biri kızında, biri oğlunda. Ancak bunlara inanan, ilkeli ve temiz siyaset gelsin diye Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren insanlarımız 2002 yılında nasılsa 2010 yılında da aynı. Değişen bir manzara yok. O zaman Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermiş olanlara şimdi söylüyorum: 2002 yılındaki durumunuzda bir değişiklik yoksa ama partiyi yönetenlerle, milletvekilleriyle, bakanların eşi, dostu, akrabalarında fevkalade bir zenginleşme varsa önce sen kendin Adalet ve Kalkınma Partisinden hesap sor. 'Yok, biz de onlar gibi palazlandık, geçimimizi sağlıyoruz, evimizde iş de var aş da var, çocuklarımın istediği her şeyi karşılıyorum' diyerek Adalet ve Kalkınma Partisi'ne verdiğin oydan övünüyorsan, haydi yolun açık olsun'' diye konuştu.

-BDP'NİN ''SİVİL İTAATSİZLİK'' EYLEMLERİ-

''Bu iktidar gitmeli. Bir daha şans yakaladıkları zaman zaten ayakları yerden kesilmiş olan Recep Tayyip Erdoğan'ı tutmak mümkün değildir'' diyen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

''Bir baskı rejimi, bir BAAS Partisi özelliğinde otoriteyi Türkiye'ye yerleştirmeye çalışıyor. Sayın Başbakan, şöyle bir etrafına bak. Dün saltanatla dolaştığın, sana sultan, padişah lakabını takan ülkeler şimdi can çekişiyor. Kardeş kavgasının içerisine düşmüş, halk ayaklanmış, diktatörler ise ya kaçıyor ya tutuklanıyor. Onun için çözümü demokrasi içerisinde aramalıyız. Bunu yaparken darbeye, ihtilallere, ara rejimlere heves etmemeliyiz. Seçim yoluyla bunu düzeltmeliyiz. O gün 12 Haziran 2011'dir.''


Popular Articles

Latest Articles