Bir düzeyde, bunu gibi filmlere vermeniz gerekir. Kokain AyıUniversal’ın yeni kara komedisi yönetmen Elizabeth Banks ormanda koşan, masum insanları yaralayan ve kurbanlarının parçalanmış uzuvlarını kesen kokainli bir canavar hakkında. Basitçe heceleyerek ve ardından bir buçuk saat boyunca saçma önermesini acımasızca gereğinden fazla teslim ederek, Kokain Ayı filmin ilham aldığı daha komik “beyinsel” korku ve gerilim filmlerinin çoğundan hemen (iyi bir şekilde) ayrılıyor. Ama film ne kadar eğlenceli olsa da, ilk başta çok iyi çalışmasını sağlayan aynı ekstralık, film ilerledikçe çok hızlı bir şekilde biraz fazla oluyor. Kokain Ayı gerçekten ihtiyacı olan şey yavaşlamak ve sakinleşmekken bahsi yükseltmeye çalışıyor.
1985’te Tennessee’de uyuşturucu kaçakçıları tarafından kaybedilen kokaini aşırı dozda almakla ünlenen 175 kiloluk kara ayının gerçek hikayesine dayanan bir tür sıralama, Kokain Ayı Bu kadar çok darbe almanın bir ayıyı öldürmektense ölümcül bir saldırıya geçmesine neden olacağı bir gerçeklik hayal ediyor. Başlangıçta hiç kimse, kokain kaçakçısı Andrew C. Thornton’ın (Matthew Rhys) büyük bir kaçış sırasında yetkililerden saklanmak için zekice ama kötü tasarlanmış bir girişimle Chattahoochee-Oconee Ulusal Ormanı’nın üzerinden uçağından ne kadar döktüğüne dair bir ipucuna sahip değil. Parkın her yerinde devasa beyaz toz tuğlaları ortaya çıkmaya başladığında, Thornton’ın çöplüğünün yerel bir haber çılgınlığının konusu olması çok uzun sürmedi ve kokain herkesin aklına olduğundan daha fazla yerleşiyor.
Bob (Isiah Whitlock Jr.) ve Reba (Ayoola Smart) gibi polisler için kokain, bilinen mafya babası Syd’in (Ray Liotta) büyük hamleler yaptığını gösterirken, Syd’in oğlu Eddie (Alden Ehrenreich) ve Eddie’nin arkadaşı Daveed (O) gibi insanlar için bir işarettir. Shea Jackson Jr.) temizlemeleri gereken bir karmaşa olarak görüyorlar. Yeni erkek arkadaşı ve kızına göz kulak olmak arasında, 80’lerin mükemmel annesi Sari (Keri Russell), ormanda olup biten her türlü saçmalığa o kadar fazla ilgi gösteremeyecek kadar meşgul. Ancak Sari’nin ortaokul öğrencisi Dee Dee (Brooklynn Prince) ve en yakın arkadaşı Henry (Christian Convery) bir gün okulu bırakıp vahşi doğada takılmaya karar verdiklerinde, ne kadar büyük bir tehlikeye atıldıklarının farkında değiller. ne tür bir vahşi yolculuk içinde olduklarını.