(İmaj kredisi: temp-64GTX / Shutterstock)
Önceki Fossil Gen 5 saatimde tamamen büyümüş gibi davranmak için metal bir zincir kullandım. Ancak Razer X Fossil Gen 6’nın kauçuk kayışı çok daha rahat hissettirdi. Tokasına kazınmış RAZER kelimesi ile gelmesi ve göze daha da nahoş bir ifadeyle gelmesi. parlak yeşil kayış sadece bu hastalıklı pastanın kremasıydı.
Yapılandırılabilir saat kadranları, minimalistten çökmekte olana kadar çeşitlilik gösterir ve bunların çoğu elbette Razer logosuyla sıvanmıştır. En yozlaşmış oyun donanımlarında görülen RGB aydınlatmasını – tahmin etmişsinizdir – taklit eden ‘RGB’ adlı bir saat kadranı bile var.
Bileğime takarken, kendi kendime düşündüm. Gerçekten bir RGB saat takacak mıyım? Bilgisayarımın gökkuşağı ışıklarını saçtığı masama baktım (şimdi kanlı bir RGB ışığı koyduğumdan beri daha da parlaktı). SSD orada birkaç hafta önce). Klavyem, farem ve oyun kumandam, ölmekte olan bir palyaçonun kalp atışı gibi zonkladı ve kulaklığım köşede parıldayarak, içinden geçmek için her zamankinden daha rahatsız edici renkler buldu.
EvetKendi kendime düşündüm. Evet, bir RGB saat takacağım.
Neden biliyormusun? Çünkü ben bir PC oyuncusuyum. ‘İnce’ kelime dağarcığımızın bir parçası değil. Her şeyin bir Noel dekorasyon fabrikasındaki patlamadan daha büyük, daha hızlı, daha güçlü ve ideal olarak daha parlak olması gerekir. PC kasanızın içine bakmak, Ark of the Covenant’ı açmak gibi olmalıdır. Yüzünüzü eritecek kadar RGB ile gelmiyorsa RAM’e sahip olmanın anlamı nedir? (Lütfen yazmayın, aslında RAM’in ne anlama geldiğini biliyorum).
İçimdeki PC oyuncusunu tamamen kucakladıktan sonra, bir noktada ortaya koymayı düşündüğüm bir kutu Nanoleaf Shapes’i açtım ve duvarımı onlarla sıvadım. Artık evim RGB özellikliydi.
Karım bundan nefret etti. Ancak, kendi gökkuşağı takımyıldızım olan yüzlerce* yanan bileşen ve çevre biriminin parıltısının tadını çıkarırken, umurumda değildi. ben … idim ev.
*bu bir abartıdır