T­Ü­B­İ­T­A­K­­t­a­n­ ­S­M­A­ ­p­r­o­j­e­s­i­n­e­ ­d­e­s­t­e­k­!­ ­­B­i­r­ ­k­i­t­ ­o­l­u­ş­t­u­r­u­l­u­y­o­r­­

T­Ü­B­İ­T­A­K­­t­a­n­ ­S­M­A­ ­p­r­o­j­e­s­i­n­e­ ­d­e­s­t­e­k­!­ ­­B­i­r­ ­k­i­t­ ­o­l­u­ş­t­u­r­u­l­u­y­o­r­­

TÜBİTAK 1004 Mükemmeliyet Merkezi Destek Programı, Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü, SMA projesine destek vermeye başlayacağını açıkladı. Kök Hücre Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kamil Can Akçalı, Rejeneratif ve Restoratif Tıp Araştırmaları ve Uygulamaları projesinin 8 ayrı projeden oluştuğunu belirterek, hastalığın tedavisinde kullanılan ilacın etkili olup olmayacağını test eden bir kit üzerinde çalışacaklarını açıkladı.

Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü'nün Rejeneratif ve Restoratif Tıp Araştırmaları ve Uygulamaları tam 8 ayrı projeden oluşurken 2021 yılından itibaren TÜBİTAK 1004 Mükemmeliyet Merkezi Destek Programı kapsamında desteklenmeye devam ediyor.

1004 Mükemmeliyet Merkezi Destek Programı’na ilişkin Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kamil Can Akçalı, projeye ve gelinen aşamaya dair açıklamalarda bulunarak şu ifadeleri kullandı:

"Biz 1004 projesini ilk alan grubuz. Bu bir platform aslında, sadece Ankara Üniversitesi değil aynı zamanda Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi ve iki adet de araştırma merkezi olan ASELSAN ve INTERGEN firmalarının ortaya koyduğu bir platform. Bunun amacı da farklı alanlarda hem hücresel tedavi ürünlerinin ortaya çıkması ve kullanılması hem de doku mühendisliği ile ilgili gelişmeleri kullanılacak hale getirilmesi için bir platform."

Projenin toplam sekiz alt projeden oluştuğunu belirten Akçalı, "2021 yılı başında başladı, toplam dört yıllık bir proje. Her alt projelerde birbirini tamamlayan projeler bunlar ama her birisinin ortak paydası restoratif, rejeneratif tıbba katkısı. Başlatmış olduğumuz bir projeyi ilerletip bir üst seviyeye atlatıp daha sonra bunun ticari hale getirilmesi ve bunun daha sonra insanların kullanımına açılması amaçlanmakta. Bu projenin içinde 8 ayrı proje var, konularına bakacak olursak bir tanesinde nadir bir hastalık olan SMA hastalığının tedaviden fayda görüp görmeyeceğini saptamaya yönelik kit oluşturma, bir başka projede karaciğer çipi oluşturarak karaciğer hastalıklarının veya toksitelerinin hayvanlarda veya insanlarda değil bu çiplerde denenmesi, yine başka bir projede mezankimal kök hücrelerden elde edilen egzozomların menüsküs hastalığının tedavisinde kullanımı ile ilgili bir proje" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Akçalı, açıklamalarının devamında ise şöyle konuştu:

"Dördüncü projede de doku eşleniği yapılar oluşturup dermal problemi olan kişilerde kullanılması. Bir başka projede de fonksiyonel kas oluşturulması ve bu kasın gelecek gelişmelerle insanlarda kullanılabilmesi için yapılan bir proje. Bir başka projede de vücudumuzdaki özellikle kanserli dokularda, küçük hücreli akciğer kanserinde erken tanısında biyosensör üretimiyle ilgili. Diğer iki projede de bir tanesi Fransa’dan bir üniversite ile yaptığımız bir proje. Bu projede de üç boyutlu kalp organeoitleri oluşturmayı bunlarda ilaçların etkilerini değerlendirmeyi test etmeyi planladığımız bir proje.

Son olarak da kişiye özgü özel bir kök hücre, uyarılabilir bir kök hücreyi normal ve hasta insanlarda bu hücreyi ortaya çıkarıp ilaç tedavileri bundan sonra bu hastalıkların devamında neler yapılabileceğini test etmeye yönelik 8 tane ayrı proje var. Dokuzuncu olarak da bunların dışında bu platformun oluşturduğu projelerin topluma ve ekonomiye nasıl bir faydası olur, irdeleyen toplumsal ve iktisadi katkı, etki adında bir başka proje var.

Mesela SMA projesinde hastalığa ilaç tedavisinin etkili olup olmayacağını test eden bir tedavi. Bu projelerin sonuçlarını 1 yıl içerisinde bununla ilgili bir kitin oluşturulabileceğini öngörüyoruz. Ama burada tedavini faydalı olup olmayacağını test eden bir kit olacak bu. Mesela karaciğer çip projesinde de belli bir yere geldik, orada da çıkan sonuçta karaciğer toksitesi veya karaciğer üzerine etkisi olan ilaçların keşfinde bu sistemlerin kullanılmasının önü açılacak. Bazı projelerimizin daha fazla insana ulaşması için geliştirilmesi de gerekecek tabii ki.

Aslında TÜBİTAK’ın bu öngörüsü, farklı platformların bir araya getirilmesinin dışında biz araştırmacılar için de önemli bir bütçe kaynağı oldu. TÜBİTAK’ın vermiş olduğu normal projelerden daha kapsamlı bütçeli bir projeyi elde etmek imkanı bulduk. Bu konuda TÜBİTAK her zaman yanımızda oldu ve bunu da hissettiriyorlar."

Popular Articles

Latest Articles