C­e­n­a­p­ ­Ş­a­h­a­b­e­t­t­i­n­’­i­ ­h­a­y­a­t­a­ ­d­ö­n­d­ü­r­e­n­ ­i­n­s­a­n­

C­e­n­a­p­ ­Ş­a­h­a­b­e­t­t­i­n­’­i­ ­h­a­y­a­t­a­ ­d­ö­n­d­ü­r­e­n­ ­i­n­s­a­n­

Cenap Şahabettin’in daha önce ‘Suriye Mektupları’, ‘Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh ve Tiryaki Sözleri’ni, ve ‘Bütün Vecizleri’, ‘Bütün Şiirleri’ni okura kazandıran akademisyen Seda Özbek’in yeni çalışması ‘Cenap Şahabettin Portreler I’ kitabı Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıktı. Özbek, beşinci kitapta usta yazarın kaleminden çıkan Ahmet Rasim’den Ahmet Midhat Efendi’ye, Shakespeare’den Anatole France’a birçok yazar ve şairin portrelerini yüz yıl sonra okurla buluşturuyor.

Coğrafya kaderdir ama, büyüklüğü ve şiddeti ne olursa olsun o coğrafyadaki bir depremde böylesine fazla can kaybının olması kader değildir. Bundan sonra fay kırıklarının üzerine şehirler kurmamak, müteahhitlerin demirden ve betondan çalmaması, araziye uygun binâlar inşâ etmek, doğadaki dengeleri bozmamak ve olası bir afete karşı önceden önlemler alabilmek için, bu yıkımdan dersler çıkarmamız gerekiyor. Aslında asırlar boyunca böyle sınavları çok yaşadık ama, nedense hükmetmenin doğaya düşman fıtratını bir türlü değiştiremiyoruz. Hâfıza-i beşer nisyân ile malûl mü, yoksa afetler bir şekilde bize unutturuluyor mu? Sanırım, hakikat ikincisinde. Bu yüzden de, analarımızı babalarımızı, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı ve can dostlarımız hayvanlarımızı kaybetmeye devam ediyoruz.

Hepimiz yıkılmışken, biliyorum, kitap çok kişinin umurunda değil. Ama, bir yandan da hayat kendisini hatırlatıyor, alışkanlıklarımızı dayatıyor. Benim gibi bir tür ‘mecânîn-i kütüp’ olanların ise, deprem bölgesinden aktarılan görüntülere dayanamayacak hâle geldiklerinde, yine okumaya sığınacakları herkesin malûmudur.

ccvcv.png
Dr. Seda Özbek, Giresun Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görevini sürdürüyor.

Bu hafta size Seda Özbek’ten bahsedeceğim. Bir akademisyen, Giresun Üniversitesi’nde görevli. Ben onun için ‘Cenap Şahabettin’i hayata döndüren insan’ diyorum. 2016 yılında Çizgi Kitabevi için Şahabettin’in ‘Suriye Mektupları’nı, 2017 yılında aynı yayınevi için ‘Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh ve Tiryaki Sözleri’ni, 2020 yılında ‘Bütün Vecizleri’ni, 2021 yılındaysa Akçağ Yayınları için Bütün Şiirleri’ni yayıma hazırlamıştı.

sdsdf.png
360 Sayfa- 50 TL

Özbek, bu defa da Kırmızı Kedi Yayınevi’nin klasikler dizisi için hazırladığı ‘Cenap Şahabettin-Portreler I’iyle şu kara günlerimizde bana bir teselli oldu. Aynı yayınevinden Şahabettin’in ‘Hac Yolunda’sının çıktığını da anımsatayım. Kitabı yayıma hazırlayansa İsmail Alper Kumsar. Yeri gelmişken, Kırmızı Kedi’nin klasikler dizisini çok sevdiğimi belirtmeliyim, büyük bir kültür hizmeti. Geçenlerde de Memduh Şevket Esendal’ın ‘Ayaşlı ve Kiracıları’nı, ‘Vassaf Bey’ini ve ‘Miras’ını çıkardılar.

Seda Özbek’in Cenap Şahabettin sevgisi o kadar değerli ki, kendisini iki yüzden fazla şiiri ve binden fazla nesri olduğu bilinen edebiyatçımızın kaybolmaktan kurtarmaya adamış. Çoğumuz Cenap Şahabettin’in sadece yedi eserini biliyoruz. Yazılarının pek çoğuysa dergi ve gazetelerde unutulmuş. Seda Hoca, işte onları bulup bizlere armağan ediyor. Kitapta Cenap Şahabettin’in Ahmed Midhat Efendi portresi çok ilginç. Ahmed Midhat Efendi’yi bir ‘medeniyet çiftçisi’ olarak değerlendirmekle birlikte, onun ‘asırların unutmaya kıyamayacağı kıymetli yazılar bırakmadığı’ yorumunu yapıyor.

Tartışılabilir bir yorum, ben pek katılmasam bile bu yorum hakkındaki düşüncelerini Ahmed Midhat Efendi üzerine çok çalışmış olan dostum Ömer Hakan Özalp’e de sormam gerekiyor. Cenap Şahabettin’in Mehmed Âkif portresini de Süleyman Nazif portresini de en azından Ahmed Midhat Efendi portresi kadar değerli ve önemli bulduğumu belirtmeliyim.

Seda Hocamızdan Cenap Şahabettin’in kardeşleri Ali Nusret ve Osman Fahri hakkında ayrıntılı çalışmalar bekliyorum. Ben ‘Edebiyatımızda Unutulanlar ve Kaybedenler’in birinci cildinde ikisine ve dolayısıyla Cenap Şahabettin’e biraz değindim ama bilinmeyenler yahut şüpheli hususlar hâlâ fazla. Bunlar ancak Seda Özbek gibi ‘mecnunlar’ sayesinde bulunup ortaya çıkabilir. ‘Portreler-I’ için Seda Özbek’i, ‘Hac Yolunda’ için İsmail Alper Kumsar’ı ve elbette Kırmızı Kedi Yayınevi ile klasikler dizisine emeği geçen herkesi kutlarım.

Bir defa daha depremde kaybettiklerimiz için Allah’tan rahmet, milletimize sabır diliyorum. Bu vesileyle Nuriye Pınar’ın ve Ervin Lahn’ın 1952 yılında yayımlanan ‘Türkiye Depremleri İzahlı Kataloğu’na yeniden bakmanızı öneririm. Evet, depremler coğrafyamızın kaderidir ama, depremde bu kadar fazla ölmek kaderimiz değil… Bir de, itlaf edilmeleri için gazetelere boy boy haberler yaptırılan köpeklerden özür dilemenin vakti gelmedi mi, sorarım? Göçük altındakileri bir dakika bile uyumadan günlerdir onlar da kurtarmaya çalışıyorlar. Ey ‘büyük’ insanlık, utan!

‘Portreler-I’e özellikle ‘Türk Edebiyatı’ndan Portreler’ ile, o bölümden de Ahmed Rasim üstadımız ile başladım. Benim Ahmed Rasim sevgim herkesin malûmudur, onun hakkında ne bulursam okurum. Ama, Cenap Şahabettin’in Ahmed Rasim portesi kadar nefis olan bir başka Ahmed Rasim portesine pek az rastladım.

Başta Turgay Anar olmak üzere edebiyat mahfillerine çalışan arkadaşlarımın Ahmed Rasim’in portresinde ismi geçen Şafak Kıraathânesi’ne bilhassa dikkatlerini çekerim. Çünkü, bu kıraathânenin tam dönemi ve orada oluşan edebiyat mahfilinin üyeleri için çok sınırlı bilgilerimiz bulunuyor. Örneğin, ben de Halil Edip’in Şafak mahfilinden olduğunu bilmiyordum, bu portre sayesinde öğrenmiş oldum.

Popular Articles

Latest Articles