D­E­V­A­ ­P­a­r­t­i­s­i­­n­d­e­n­ ­d­e­p­r­e­m­ ­b­ö­l­g­e­s­i­n­d­e­ ­a­t­ı­k­ ­v­e­ ­a­s­p­e­s­t­ ­u­y­a­r­ı­s­ı­

D­E­V­A­ ­P­a­r­t­i­s­i­­n­d­e­n­ ­d­e­p­r­e­m­ ­b­ö­l­g­e­s­i­n­d­e­ ­a­t­ı­k­ ­v­e­ ­a­s­p­e­s­t­ ­u­y­a­r­ı­s­ı­

Deprem felaketi şehirleri yok etti ardında kalan yıkıntılar ise hem çevreye hem de insan sağlığına zarar verecek kadar ciddi etkiler bıraktı. DEVA Partisi atıkların içme suyuna karışabileceğini ve havaya saçılan asbestin kansere yol açabileceğini belirterek bu konuda çalışmalar yaptıklarını ve bunu iktidara sunduklarını belirtti.

Deprem bölgesindeki yıkıntı atıklarının insani ve çevresel etkilerine dair DEVA Partisi’nden önemli uyarılar geldi. Atıkların içme suyuna karışabileceğini ve enkaz kaldırılırken havaya saçılan asbestin akciğer kanserine yol açabileceğini söyleyen DEVA Partisi Doğa Hakları ve Çevre Politikaları Başkanı Evrim Rızvanoğlu, partisinin deprem değerlendirme ve çözüm raporunda konuyu çalıştıklarını söyledi.

DEVA Partisi’nin Deprem Değerlendirme ve Çözüm Raporu’nda her şeyi ince ayrıntısına kadar ele aldıklarını söyleyen Rızvanoğlu, “Depremin ekonomik yükünü nasıl omuzlayacağımızdan çevresel etkilerine, sektörel ve sosyal etkilerine kadar her şeyi titizlikle çalıştık. Başarısızlığı ayyuka çıkan hükûmete somut tavsiyelerde bulunduk. Kimseyi teknik detaylara boğmak istemiyorum. Çevre ve insan sağlığını tehdit eden atık yönetimindeki hatalara değindik” dedi.

Çalışmalarının içeriğinden bahseden Rızvanoğlu, “Afetten hemen sonra geçici yaşam alanlarının atık yönetiminden afet anı ve sonrasındaki su yönetimine, yıkıntı atıklarının kaynağında ayrıştırılmasından tıbbi atık, asbest ve kimyasalların risk yönetimine, doğru depolama alanı seçiminden seçilecek alanlarda alınacak önlemlere kadar her şeyi çalıştık. Tavsiyelerimizi kendimize saklamadık. Hükûmetin de erişimine sunduk” diye konuştu.

“Deprem bölgesinde gördüklerim pek iç açıcı değildi” diyen Rızvanoğlu, bölgedeki asbest tehlikesine “Binaların enkazında ortaya çıkan çok önemli bir risk ile karşı karşıyayız. Adı asbest. Binaların çatısından borularına kadar geçmiş yıllarda kullanılan kimyasal bir madde bu. Zehirli bir özelliği var. Bina yerle bir olunca, asbest, enkazdan çıkan toz halinde kolayca havaya yayılıyor ve her nefes alışımızda akciğerlerimize yerleşiyor. Kanserojen bir maddeyi soluduğumuz için bu tozlar, akciğer kanserine yol açabiliyor. Bu işin şakası yok. Tedbir almak zorundayız” diyerek dikkat çekti.

Rızvanoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

Gittiğimiz yerlerde enkazı kaldırmaya çalışan görevlilerde özel bir maske kullanımı yoktu. Çıkan tozun solunmaması adına bölge halkı için de pek bir önlem alınmamıştı. Asbeste bire bir, en yakından, doğrudan muhatap olan insanların sağlığı hiçe sayılmıştı. Mesela yıkıntıyı taşıyan kamyonlar brandayla kaplanmamıştı. Gerekli sulamalar da yapılmamıştı.

Hafriyat ve moloz yığınları, doğamızın ve insanımızın sağlığını hiçe sayarak alelacele bertaraf edilmeye çalışıldı. Hesapsızca, kitapsızca ve sadece kısa vadedeki siyasi hesaplar düşünülerek yapıldı.

Popular Articles

Latest Articles