T­u­n­ç­ ­S­o­y­e­r­­d­e­n­ ­­d­ö­v­i­z­ ­k­u­r­u­­ ­t­e­p­k­i­s­i­:­ ­B­o­r­c­u­m­u­z­u­ ­ö­d­e­d­i­k­ç­e­ ­b­ü­y­ü­y­o­r­

T­u­n­ç­ ­S­o­y­e­r­­d­e­n­ ­­d­ö­v­i­z­ ­k­u­r­u­­ ­t­e­p­k­i­s­i­:­ ­B­o­r­c­u­m­u­z­u­ ­ö­d­e­d­i­k­ç­e­ ­b­ü­y­ü­y­o­r­

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer döviz kurundaki artışa tepki göstererek "2019'da göreve geldiğimizde 650 milyon euro civarında bir borç stoğu var İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin. Bu 4 senenin sonunda geldiğimiz noktada 550 küsur milyon euroya indirmişiz, yani 90 milyon euro bedelinde bir borç ödemesi yapmışız. Gelin görün ki hikaye böyle değil, 4 misli artmış gözüküyor borcumuz" şeklinde konuştu.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Kent Gündemi Değerlendirme ve Bilgilendirme Toplantısı'nda şehrin sorunlarına dair açıklamalarda bulundu. Soyer döviz kurundaki artışa ve iktidara tepki gösterdi.

Soyer'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

İki buçuk ay öncesinde Türkiye'nin pembe rüyalar görmesine sebep olan güzel haberler vardı; Gabar petrolü, Doğu Karadeniz doğal gazı. Böyle hakikaten hepimizin yüreğine sular serpen, 'ne güzel bu memlekette bunlar' falan derken o pembe rüyalar bir kabusa döndü. İki ay sonra yüzde 80'in üzerinde akaryakıt zammıyla yüzleşti millet. Şimdi 'ne olacak bu CHP'nin hali'ni konuşan kimse, 'ne olacak bu vatandaşın hali'ni konuşmuyor. Hakikaten bu bir garip tablo, anlamak mümkün değil, çok zor anlaşılır bir şey ama gerçek de bu. Sonuçta çok ciddi bir ekonomik krizle yüz yüze bu millet, sadece İzmir halkı değil, bütün Türkiye çok ağır bir tabloyla yüz yüze ve bu öyle gözüküyor ki daha da tırmanarak devam edecek.

2019'da göreve geldiğimizde 650 milyon euro civarında bir borç stoğu var İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin. Bu 4 senenin sonunda geldiğimiz noktada 550 küsur milyon euroya indirmişiz, yani 90 milyon euro bedelinde bir borç ödemesi yapmışız. Yani İzmir Büyükşehir Belediyesi aslında bu 4 buçuk senede borcunu aşağı indirmiş. Gelin görün ki hikaye böyle değil, 4 misli artmış gözüküyor borcumuz. Döviz kurunu biz belirlemiyoruz. Bizim yaptığımız iş, borcumuza sadık kalmak ve borcumuzu geri ödemeye çalışmak. Ama biz geri ödüyoruz, borcumuz büyüyor. Niye peki dışarıdan borçlanıyoruz? Çünkü Hazine'den aldığımız payla bütün İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bütçesi oluşuyor ve bütün yatırımlarımızı bununla yapıyoruz. Ve fakat hükümetimiz raylı sistem yatırımları olsun, arıtma tesisleri yatırımları olsun, içme suyu veya altyapı yatırımları olsun, bunların hiçbirine girmiyor.

Halkapınar-Otogar metrosu 7 sene önce Cumhurbaşkanlığı Yatırım Planı'na alınmış ve fakat 7-8 senedir izbedelle geçiliyor. İzmir'de hükümetin, Ulaştırma Bakanlığı'nın tek bir metre metro tüneli yok. Ne yapacak İzmirli, bu çağdaş ulaşım aracından mahrum mu kalacak?

s142661.jpg

Gidiyoruz para buluyoruz, borç buluyoruz, finansman kaynağı yaratıyoruz, biz yapıyoruz. Buca metrosu sadece İzmir tarihinin değil, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde şu anda yapılan en büyük kamu yatırımlarından biri ve üstelik en rantar yatırımlarından biri. Çünkü 4 sene ödemesiz döneminde inşaatı bitiriyoruz, kalan dönemde zaten işletmeye alınmış olan sistem kendi kendini geri ödüyor. Ne devletin ne belediyenin ne vatandaşın cebinden para çıkmadan bu kadar büyük bir yatırımı İzmir kazanmış oluyor.

Bütün bu ekonomik kriz içinde biz, 'Acaba Buca metrosunun parası ne olacak" diye bir telaş içinde değiliz. Kurduğumuz konsorsiyumla o meblağ yatıyor ve hak edişlerle iş yürüdükçe müteahhide, firmaya parası yatıyor. Fakat Narlıdere metrosunda durum böyle değil. Narlıdere metrosunda yüzde 95'ini tamamlamış durumdayız. Son kalan bir dilimi var 30 milyon euro. Mart ayında bu para geldi, bize aktarımının yapması lazım, yapmıyorlar.

Kefalet istemiyoruz, teminat istemiyoruz, taahhüt istemiyoruz. Bankanın yatırım programında olan bir projeyi tamamlamak için zaten hakkımız olan bir meblağ, bize göndermiş, bize de hükümetin aktarması lazım. Aktarmıyor, talep ediyoruz cevap yok. Geçen Meclis toplantısında rica etmiştik Adalet ve Kalkınma Partisi Meclis üyesi arkadaşlarımdan, 'Beni Ankara'ya götürün, beraber gidelim. Şu Maliye Bakanı'na, Çevre Bakanlığı'na, hepsine beraber gidelim, taleplerimizi anlatalım.' 'Tabii, tabii' dediler. Bugün itibarıyla henüz bir geri dönüş yok. Asla şikayet etmek değil derdim, biz çünkü bu hikayeyi sürdürmeye devam edeceğiz. Biz bu işi yapmaya devam edeceğiz.

İzmir Büyükşehir Belediyesi borcuna sadık, bütün bu yangın ortamında, bütün bu ekonomik kriz, döviz kurlarının yükselişi, yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, bütün bu koşullarda dimdik ayakta olan bir kurumdur ve bütün bu yatırımların da devamını getirecektir. Sapasağlam ayaktayız, bütün engelleme çalışmalarına rağmen en kaliteli hizmeti vermeye de devam ediyoruz İzmirliye.

Popular Articles

Latest Articles