B­u­r­s­a­­d­a­ ­k­ö­y­l­ü­l­e­r­d­e­n­ ­m­a­d­e­n­ ­o­c­a­ğ­ı­ ­t­e­p­k­i­s­i­:­ ­B­i­z­i­ ­ö­l­d­ü­r­d­ü­k­t­e­n­ ­s­o­n­r­a­ ­b­u­r­a­d­a­ ­m­a­d­e­n­ ­o­c­a­ğ­ı­ ­a­ç­a­b­i­l­i­r­l­e­r­

B­u­r­s­a­­d­a­ ­k­ö­y­l­ü­l­e­r­d­e­n­ ­m­a­d­e­n­ ­o­c­a­ğ­ı­ ­t­e­p­k­i­s­i­:­ ­B­i­z­i­ ­ö­l­d­ü­r­d­ü­k­t­e­n­ ­s­o­n­r­a­ ­b­u­r­a­d­a­ ­m­a­d­e­n­ ­o­c­a­ğ­ı­ ­a­ç­a­b­i­l­i­r­l­e­r­

Bursa'nın Orhaneli ilçesindeki Söğüt ve Akalan köylerinde 16,85 hektarlık alana açılmak istenen maden ocağına karşı köylülerin mücadelesi devam ediyor. 2022 yılında ÇED başvurusunda bulunan Koza Altın’a tepkili olan köylüler, "Biz bu arazilerimizin ve topraklarımızın güzelliğini hiçbir zaman bozdurmayız. Bizi öldürürler, o zaman burada altın madeni açarlar. Yoksa mümkün değil, bizden izin yok" dedi.

Bursa’nın Orhaneli ilçesi Söğüt ve Akalan köylerindeki iki ayrı alandan oluşan toplam 16,85 hektarlık alana 2022 yılının ekim ayında maden ocağı açmak için ÇED başvurusunda bulunan Koza Altın’a karşı köylülerin mücadelesi sürüyor. Köylüleri ziyaret eden Bursa Su Kolektifi üyesi Caner Gökbayrak ise şunları söyledi:

"Biz bugün buraya Söğüt ve Akalan köylerini ziyarete geldik. Bursa Su Kolektifi olarak suyun ve doğanın korunmasına yönelik mücadelelerimizin bir adımı bu. İki köyde de Bursa'da bir ÇED süreci başlatılmış durumda. Koza Altın şirketi bu iki köyde üç büyük ruhsat alanı için ÇED süreci başlattı. Bu süreçler geçmişte de yapılmıştı. 2015’te bir ÇED süreci başlatılmıştı. Ancak hem Söğüt hem de Akalan köyü için başlatılan bu süreçler köylülerin ciddi mücadelesi sonucunda durdurulmuştu, devamı gelmedi. En son 2022 yılında bu alanlar için bir ÇED süreci başlatıldı yine aynı yerde. Fakat maden alanlarını değiştirmişler çünkü maden çıkartılacak yerlerde alan çok büyük. Ruhsat alanlarının yaklaşık yüzde 1’lik bir kısmı maden olarak gözüküyor. Daha doğrusu maden ocağı olarak gözüküyor. Normalde olması gereken bilgi de verilmiyor tabii ki doğal olarak. Orada ÇED raporundaki verilecek zarar sadece o yüzde 1’lik kısmı için geçerli. Çünkü ruhsat çok çok büyük. Yüzde 99’u daha geride duruyor. Öyle ki bu ruhsat alanları kuzeyde Orhaneli'ye kadar dayanmış durumda ve 5 tane de köyü topraklarıyla, evleriyle, arazileriyle içine alacak bir büyüklüğe sahip.

Biz Akalan köyüne geldik ve halkla da konuştuk. Halk çok tepkili. Zaten geçmişte de vermişlerdi mücadelelerini, tekrar vermeye kararlılar. Bu altın madenini, Koza Altın’ı ya da başka hiçbir şirketi köylerinde istemiyorlar. Gerçekten bulunmaz güzellikte yeşillik ve doğal bir yapıya sahip köyler ve bunların böyle korunması gerek. Ne yazık ki altın madenciliği yapılırsa burada ciddi bir sıkıntı yaratacak. Diyorlar ki şimdi 'biz buradan aşağı alacağız, üç buçuk saat uzaklıkta Bergama Ovacık’ta altını ayrıştıracağız'. Bu bir sıkıntı. Buradan oraya yolda 200 bin ton toprak taşınacak. Oradan her 1 tondan tam 1 gram altın, 3 gram gümüş çıkartacaklar. Sonra bunun karlı olmasını beklemek makul değil. Tabii ki ileriki bir dönemde mutlaka burada da bir ayrıştırma tesisi, zenginleştirme tesisi yapacaklar.

Altın zenginleştirme tesisi de yaparlarsa eğer zaten ciddi anlamda bir risk söz konusu çünkü buranın suları doğrudan Bursa'nın Doğancı Barajı'na doğru akıyor. Derelerin suları Doğancı Barajı'nı kirletecek demektir. Bursa'da içme suyunun sağlandığı Doğancı Barajı'nın kirliliği söz konusu olacaktır. O yüzden kesinlikle bu altın madenlerin burada olmaması gerek. Bu güzelliğin, doğal yeşil alanın korunması için olmaması gerek.

Altın madenin başka yerde ayrıştırılması çok önemli değil. Nerede yapılıyorsa yapılsın, oraya verilen zarar çok büyük. Orada yapılan işlem çok büyük. O siyanürün verdiği zarar çok büyüktür. Zaten bunun bir örneğini de Fırat nehrine boşalan çöpler altın madeninde de gördük. Onun üstünün bir şekilde devlet tarafından neredeyse kapatılmaya çalışıldığını da gördük. Gerçeklerin gizlendiğini de gördük. Bunlar aslında gizlenerek yapılacak şeyler değil. Gerçekten üzerine giderek ve artık izin vermeyerek, verilen izinlerini kaldırılarak altın madenciliğinin bitirilmesinin en doğru olacağı zaten görünen gerçektir."

Akalan köyü sakinlerinden Erol Bayındır da şöyle konuştu:

“Akalan köyü kesinlikle bu olaya izin vermez. Biz bu arazilerimizin ve topraklarımızın güzelliğini hiçbir zaman bozdurmayız. Bizi öldürürler, o zaman burada altın madeni açarlar. Yoksa mümkün değil, bizden izin yok. Ama bizi ezip geçerek yaparlarsa yaparlar. Biz bu arazilerden karnımızı doyuruyoruz. Çoluğumuz çocuğumuz burada. Biz çiftçilik ve hayvancılık yapıyoruz. Biz neyle besleneceğiz, neyle karnımızı doyuracağız. Akalan’ın arazisini bozdurmayız. Kim gelirse gelsin."

Arazilerinde üretilmeyen neredeyse hiçbir mahsul olmadığını söyleyen Bayındır, "Bu köy kendi tarlasından çıkardıklarıyla geçiniyor. Gençler köyde yaşıyor, göç de olmuyor. Kim gelirse gelsin 2015’te çıktığımız gibi yine karşılarına çıkarız. Biz hep kahvenin önündeyiz, gelirlerse bekliyoruz" dedi.

Altın madenine karşı çıkma nedenlerini anlatan Bayındır, "Bu siyanür. Bunun biz örneklerini gördük. Ben kamyonculuk yaparken Türkiye’de çok dolaştım. ‘Bunun bize faydası var’ diyen hiç kimseyi görmedim ben. Bunun zararı var. Siyanür her halükarda zararlı. Ben niye öldüreyim ki kendimi? Beni öldürsünler ama arazime yine de değmesinler. Parayla pulla işimiz yok bizim. Karnımızı doyuracak kadar parayı da buluyoruz ama biz arazimiz için o izni asla vermeyiz" diye konuştu.

Akalan Köyü Muhtarı Hüseyin Yılmaz ise "2023 yılında ÇED’de istenilen arazide köyümüzün su kaynakları var. Maden açmak istedikleri yer bu alan. Burada bizim köyümüzün su yatakları var, barajımızın dolum noktaları var. O yüzden burada böyle bir şey istemiyoruz. Köy olarak karşıyız" dedi.

Köylerinde maden ocağı olmasını istemediklerini kaydeden Söğüt Köyü Muhtarı Yaşar Aydemir de şöyle konuştu:

"Maden ocağından dolayı başımız dertte. Biz köylüler olarak maden ocağını istemiyoruz. Dedelerimizden kalan yerleri teslim etmek istemiyoruz. Dedelerimiz burayı bize nasıl bıraktıysa, biz de emanet olan toprağı çocuklarımıza bırakmak istiyoruz. Bu işe karşıyız. Bu doğayı onlara öldürtmeyeceğiz. Gerekirse sabaha kadar toprakta nöbet tutacağız. Göletimize döküm sahası yapıyorlar. Gölet gittikten sonra burada yaşam zaten ölür. Gelsinler toprakla köyü komple gömsünler, insanlar altında kalsın. Biz arazilerimizi vermek istemiyoruz. Biz onların altınını istemiyoruz, almıyoruz da satmıyoruz da."

Popular Articles

Latest Articles