K­ı­l­ı­ç­d­a­r­o­ğ­l­u­ ­e­n­g­e­l­l­i­ ­v­a­t­a­n­d­a­ş­l­a­r­l­a­ ­b­u­l­u­ş­t­u­

K­ı­l­ı­ç­d­a­r­o­ğ­l­u­ ­e­n­g­e­l­l­i­ ­v­a­t­a­n­d­a­ş­l­a­r­l­a­ ­b­u­l­u­ş­t­u­

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Ankara'da engelli vatandaşlarla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, CHP'ye yeni üye olan engelli bireylere rozetlerini takarak hatıra fotoğrafı çektirdi. Engelli vatandaşların sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, "Kamu personeli ve özel sektör belli sayıda engelli çalıştırmak zorunda. Devlet çıkan yasaya uymuyorsa engelliye karşı görevini yerine getirmiyor demektir. Eğer bugün binlerce engelli kadrosu boşsa o zaman sosyal devlet görevini yapmıyor demektir." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'da engelli vatandaşlarla buluştu. Partiden yapılan açıklamaya göre, engellilerin taleplerini ve sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, CHP'ye yeni üye olan engelli bireylere rozetlerini takarak hatıra fotoğrafı çektirdi.

Konuşmasında Kılıçdaroğlu, "Kamu personeli ve özel sektör belli sayıda engelli çalıştırmak zorunda. Devlet çıkan yasaya uymuyorsa engelliye karşı görevini yerine getirmiyor demektir. Eğer bugün binlerce engelli kadrosu boşsa o zaman sosyal devlet görevini yapmıyor demektir. Sosyal devlet Anayasa'nın ve yasaların öngördüğü kurallara uymak zorunda" dedi.

7782016.jpg

Kılıçdaroğlu, engelli vatandaşlarla bir araya geldiği etkinlikte şunları söyledi:

"Eğer bir kentte yaşıyorsak o kentin, o kentte yaşayan her bireyin sorununa inmesi ve sorunu çözmesi lazım. Yani kentin her bir yurttaş için yaşanabilir kent olması lazım. Eğer kent bir engelli için yaşanabilir bir pozisyonda değilse o kent sorunlu bir kenttir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri sırasında Ümraniye'de bir eve gittim. Bizden bir araba istediler. Arabayı götürdüm, engelli kardeşimize teslim ettim, beraber güzel bir sohbetimiz oldu, bize bir yemek ısmarladılar ama dedi, 'Ben bu arabayı kullanacağım ama bu arabayla Üsküdar'a inmekten korkuyorum.' 'Niçin' dedim, 'Çünkü engellinin gideceği tuvalet yok' dedi. O nedenle bir kentte kentin engelliler için de yaşanabilir olması lazım. Bunun için de gerekli yasal düzenlemeler yapıldı ama henüz kentlerin tümü engelliler için yaşanabilir kent pozisyonunda değil.

Sosyal devletsek, her bir bireyimize hizmet verecekse devlet öncelikle sosyal devletin gereğini yerine getirmesi, yani bütün vatandaşların var olan sorunlarını çözmesi lazım. Bu sizin için de bizim için de herhangi bir yurttaş için de hatta Türkiye'ye gelen yabancılar için de temel koşullardan birisidir. Sosyal devletin bir başka özelliği var; belli sorunları yaşayan yurttaşlara Anayasa dahil yasalar özel ayrıcalıklar tanımışlardır. Örneğin, engelliler için özel ayrıcalıkları vardır. Kamu personeli ve özel sektör belli sayıda engelli çalıştırmak zorunda. Devlet çıkan yasaya uymuyorsa engelliye karşı görevini yerine getirmiyor demektir. Eğer bugün binlerce engelli kadrosu boşsa o zaman sosyal devlet görevini yapmıyor demektir. Binlerce engelli var, boş kadrolar ve buraya atama yapılmıyor. Özel sektörde de çalışan işçinin oranı kadar engelli çalıştırması lazım. Engelli çalıştırmıyorsa kamunun müfettiş gönderip tutanak tutması gerekiyor. Acaba bu görev yerine geliyor mu? Bu da yeteri kadar yerine gelmiyor. Dolayısıyla sosyal devlet bağlamındaki çağrımızı dillendirmeliyiz. Çünkü sosyal devlet Anayasa'nın ve yasaların öngördüğü kurallara uymak zorunda.

Engelli kadrosu boşken, dışarıda daha sınav kazanmış engelliler varken atama yapılmıyorsa engelli derneklerinin tazminat davası açması lazım. 'Benim Anayasal hakkımı bana verin' demesi lazım. 'Boş kadro varsa beni niye atamıyorsun? Sınava girdim, sınavı kazandım, engelliler için özel sınav yaptınız, bekliyorum. Boş kadro var sen gereğini yapmıyorsun' demesi lazım. Hak temelli anlayış. 'Ben lütuf istemiyorum, ihsan istemiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen Anayasa'nın ve yasanın gereği olan hakkımı istiyorum.' Siz hak temelli bir talepte bulunuyorsunuz, yoksa bize yardım edin, biz lütufta bulunun değil. Sosyal devlette devlet, vatandaşın hizmetkarıdır.

Gökay arkadaşımız konuştu, '7 bin 500 lirayla nasıl geçineyim?' dedi. Yüzde 80 oranda engelli olduğunu da ifade etti. 7 bin 500 lirayla bugünkü koşullarda geçinmek mümkün değil. Ev kiralarının 10, 15, 20 bin olduğu yerlerde mümkün değildir. O zaman şu soruyu sormalıyız kendimize, 'Neden ben 7 bin 500 lira alıyorum?' Engelliler konusunda da devletin yaptığı yeterli araştırmalar da yok aslında. Her bir bölgede ne tür engelli var? Nasıl geçiniyorlar? Kamu yardımı alıyorlar, aldıkları kamu yardımı yeterli me, değil mi? İşsizlik talepleri var, nasıl olacak? Bunlara pek çok sorun var ve bu sorunların çözülmesi lazım. Siyasete girdikleri anda engellilerin pozitif ayrımcılık yapılarak engelliye siyasette belli bir ayrıcalığın tanınması lazım. Biz yapacağımız tüzük değişikliğinde yüzde 50 cinsiyet kotası getireceğiz. Yani tam bir kadın devrimi yapacağız. Ayrıca engelli kontenjanı da getireceğiz, dolayısıyla belli bir sayıda engelli arkadaşımız CHP'nin Parti Meclisi'nde temsil edilecek.

Biz CHP olarak Türkiye'deki bütün değişimlere önderlik eden bir partiyiz. Demokrasiyi getiren bir partiyiz, kadın erkek eşitliğini getiren bir partiyiz, yargı bağımsızlığını getiren bir partiyiz. Eğitim ve öğrenimin bir hak olduğunu ve hak temelli yaklaşmamız gerektiğini hepimizin bilmesi gerekiyor ama engellilere yeterli eğitim veriliyor mu? Hayır. Bu konuda yasalar var, yasaların gereği yapılmıyor ve siyasal iktidar yapması gereken görevi yerine getirmiyor. Niye getirmiyor? Çünkü engellilerin sesi yeteri kadar gür çıkmıyor. 'Benim hakkımı teslim etmezsen sana oy vermem' diyemiyor. Dese bile o ses duyulmuyor. Neden? Çünkü çok parçalı bir yapı var. Binin üstünde engelli derneği var, hepsi konuştuğu zaman bir anlam ifade etmiyor ama bin dernek bir araya gelip ortak hareket ettiğinizde bütün siyasi partiler sizi dinlerler. Siyasal iktidar o zaman bakar, 8 milyon oy almak için sizin talebinizi yerine getirir. Eğitim konusunda çok sorun var. Süre açsından veya okulun yetersizliği açısından ciddi sorunlar var. Ben zaman zaman engellilerin devam ettiği okullara giderim, onlarla konuşuruz ama yetersiz. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin de iyi denetlenmesi lazım ve iyi hizmet vermeleri lazım. Onlara da hak ettikleri ücretleri vermezseniz onlar da engellinin sırtından tasarruf yapmaya başlıyorlar. Onlara da hak ettikleri ücretleri vereceksiniz ki o ücret engellilerin iyi yetişmesine harcansın."

Ankara Milletvekili Aylin Yaman da şunları ifade etti:

"Gerçekten sosyal politikalar konusunda en büyük yolu engelliler konusunda katettiğimizi düşünüyorum. Daha yolun çok başında olmamıza rağmen çok geniş bir aileye sahip olduk burada ve sorunlarımızı burada birlikte tartıştık ve alandaki sorunları bire bir çözmeye çalıştık. Meclis'e taşıdık, Meclis'te çok kısa bir süremiz oldu. Bu dönemde sayısız soru önergesiyle engellilerin sorununu hem farkındalık yaratmak hem de çözüm önerileri sunmak açısından çok güzel yollar katettik ve bunların hepsi şüphesiz sizin sayenizde oldu."

CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı da engellilerle gerçekleştirlen buluşmada şunları söyledi:

"Bu dönem boyunca hepimizin aslında, kendini sağlıklı gören insanların birer engelli adayı olduğu bilinciyle hareket ettik. Engelli bireylerimizin toplumun eşit, özgür birer bireyi olarak bu toplumun bir parçası oldukları inancıyla hareket ettik. CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'mız, İl Komisyonu'muz sizlerin sorunlarıyla ilgili ciddi çalışmalara imza attılar. Çalıştaylar, raporlar düzenledik, sizlerin sorunlarını kamuoyuna yansıtmaya çalıştık, ücretlerinizden, kamudaki engelli kadrolarına kadar birçok sorunu dile getirmek için çaba harcadık. Sizler de biliyoruz ki özellikle seçim dönemlerinde elinizden geldiğiniz kadar bizlere katkı verdiniz, bunun için teşekkür ederiz."

Engelli Gökay Saçılık da yaşadıkları sorulara ilişkin şunları ifade etti:

"Ben yüzde 80 ağır engelli bir vatandaşım. Ben, 7 bin 500 lira engelli maaşı alıp üniversitede bir kız çocuğu okuttum. Ne sıkıntılar çektiğimi bir ben, bir de ailem bilir. Sorarım size, 7 bin 500 TL ile yaşanır mı? Kiranın 10 bin lira olduğu dönemde bakkala, manava yaklaşılamayan durumlarda engelli maaşının en az asgari ücretle seviyelendirilmesinde ve aldığımız tıbbi malzemelerin yetmediği bir dönemde yaşıyoruz. Engellilerin halinden en çok engelliler anlar. En büyük sorunlarımızdan bir tanesi, ne belediyelerde ne Meclis'te bizi temsil edecek kimse yok. Temsiliyette kimsemiz olmadığı için sesimizi duyuramıyoruz. İnanıyorum ki sizlerin duyarlılığı ile önümüzdeki yerel seçimlerde Büyükşehir'de ve ilçe belediyelerde görev verilmesini istiyoruz engelli bireylerimize."

Otizmli bir çocuk babası vatandaş Can Erman Soylu da şöyle konuştu:

"Bugüne kadar CHP'ye sadece oy verdim ama üye olmayı hiç düşünmedim. Naki Yücel arkadaşımız sayesinde rehabilitasyon merkezinde tanışıncaya kadar bir şey yapmamıştım. O da benim gibi otizmli bir çocuk babası, kendisinin vermiş olduğu mücadeleye şahit oldum ve ben de destek olmak istedim. Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde engelli komisyonunda çalıştık, engelli yurttaşlarımızın sandıklara ulaşmasını sağladık. Son bir ay içerisinde yaşadığım sorunlardan bahsetmek istiyorum. Oğlumuzun kaynaştırma öğrencisi olarak okula kaydını zorlukla yaptırdık. Okula uyum sürecinde öğretmen, okul müdürü, rehberlik servisi sürekli olarak oğlumuzu özel halk sınıfına yönlendirmeye çalışıyordu ancak biz oğlumuzun ağır bir durumu olmadığını, normal bir sınıfta normal çocuklarla olursa kendisi için eğitim daha faydalı olacağı konusunda ısrar ettik ve hala bunun için mücadele ediyoruz. Ne hükümetin ne de bakanlığın bizler için herhangi bir destek durum söz konusu değil. Biz ve diğer otizmli aileler bu şekilde dışlanıp okul hayatından uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Bizim verdiğimiz 7 yıllık maddi ve manevi çabalarımız hiçe sayılıyor. Bunların haricinde özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde hükümetin belirlediği eğitim saatleri haftada sadece 2 saat. Bunlar otizmli çocuklar için maalesef yetersiz. Otizm; sevgi, saygı ve hoşgörü ile biraz daha iyileşiyor. Eğitimin yetersiz olmasından dolayı haftada ayrıca 2 saat de biz kendi bütçemizden karşılayarak oğlumuza başka bir kurumda ders aldırmaya çalışıyoruz. Eğitim bir insanı hak olarak verilmesi gerekirken maalesef bizim ülkemizde rant kavgası içerisinde ve parası olan için eğitim var, olmayan için yok durumda maalesef."

Popular Articles

Latest Articles