P­a­r­n­a­s­i­z­m­ ­N­e­d­i­r­?­

P­a­r­n­a­s­i­z­m­ ­N­e­d­i­r­?­

Parnasizm, edebiyat dünyasında sıklıkla duyulan ancak pek çok kişi için tam olarak ne anlama geldiği anlaşılmayan bir terimdir. Bu makalede, parnasizmin ne olduğunu, kökenlerini ve etkilerini inceleyeceğiz. Parnasizmin, Türk edebiyatındaki ve dünya edebiyatındaki rolünü anlamaya çalışacağız.

Parnasizm, 19. yüzyılın ikinci yarısında öne çıkan bir edebiyat akımıdır. Bu akımın temel özelliği, duygusal ifadeler yerine estetik öğelerin ve nesnelliğin vurgulanmasıdır. Parnasist şairler, sanatlarını daha önce görülmemiş bir mükemmeliyetle ifade etmeye çalıştılar ve duygusal patlamalardan kaçındılar. Bu nedenle, parnasizmin temel amacı, şiirin estetik bir zevk kaynağı olmasıydı.

Parnasizmin kökenleri, antik Yunan mitolojisinin Parnassus Dağı'na dayanmaktadır. Bu dağ, sanatın ve edebiyatın ilham kaynağı olarak kabul edilirdi. Parnasistler, bu dağın ismini akımlarına vererek, sanatlarının yüce ve ilham verici olduğunu vurgulamışlardır.

Parnasizmin önde gelen temsilcileri arasında Theophile Gautier, Leconte de Lisle ve José-Maria de Heredia gibi isimler bulunmaktadır. Bu şairler, şiirlerinde dikkatli bir dil kullanımı, nesnellik ve estetik açıdan zengin tasvirlerle tanınır.

Parnasizm, özellikle Fransız edebiyatına büyük etkilerde bulunmuştur. Bu akım, romantizme bir tepki olarak ortaya çıktığı için, romantik akımın aşırılıklarına karşı bir denge sağlamıştır. Parnasistler, doğanın güzelliğini ve insanın iç dünyasını incelerken, duygusal patlamalardan kaçınmışlardır.

Parnasizm, Türk edebiyatında da etkili olmuştur. Özellikle Tanzimat dönemi şairlerinden Namık Kemal, parnasizmin etkisi altında şiirler yazmıştır. Onun eserlerinde duygusal yoğunluk yerine nesnel bir dil kullanımı görülmektedir.

Popular Articles

Latest Articles