Birini tanımanın kolay yolu nedir? Bu soruyu hiç kendinize sordunuz mu? Belki kendinizi bile gerçek anlamda tanımadığınızı düşünüyorsunuz... O halde gelin birlikte bu 6 küçük detay üzerinden bir insanın gerçek kişiliğini nasıl anlayacağınızı öğrenelim...
Hepimiz zaman zaman etrafımızdaki insanlarla ilgili sorun yaşarız. Kurduğumuz bu ilişkiler içinde pek çok kez "Bunu ondan beklemezdim, onu doğru tanımamışım" dediğimiz olur. Hatta bazen de bunu bize söyleyenlerle karşılaşırız. İşin doğrusu kendimizi ne kadar tanıdığımız da önemli bir sorudur ve insan ilişkilerinde asıl sorunumuz belki de burada başlar...
Evet, kendimizi tanımak hem başkalarını da tanımanın ilk anahtarıdır hem de başkalarını tanımasak da kendimizi tanımamız bize hangi olayların ve ilişkilerin içine girip girmeyeceğimiz hakkında fikir verir.
Bazen kendi içimizde beklemediğimiz ve bizi sarsan değişimler de görürüz. O zaman "Kendimi tanıyamıyorum" dediğimiz süreçlerden geçeriz. Peki kendimizi nasıl tanımalıyız? Gerçek kişiliğimizi nasıl ve hangi ipuçlarıyla ortaya çıkarabiliriz? Ya da başkalarını nasıl kısa yoldan tanıyabiliriz? Bunların kolay bir yolu var mıdır?
Evet, bugün size bu konuda bazı ipuçları vereceğiz. Günlük hayatta görebileceğiniz detaylar üzerinden kendinizi ve başka insanları tanımanın en kolay yolu nedir, bunu araştırdık. Bu küçük ayrıntılara dikkat ederseniz hem kendi kişiliğiniz hem de başkalarının gerçek kişiliği hakkında fikir edinebilirsiniz.
İşte insanları tanımanın 6 pratik yolu...
Bir menüye baktığınızda hiç kendinizi “Ben ne sevdiğimi bilirim” derken buldunuz mu?..
Hatta menüye bile bakmadan ne yemek istediğinize karar vermiş oluyor musunuz?
Eğer öyleyse bu düşüncelerinizde biraz katı olabileceğinizi ve yeni fikirlere çok da açık olmadığınızı gösterir. Ancak bu durum başka bir yönden de kararlı biri olduğunuz ve sevdiğinizi bildiğiniz şeye bağlı kalmayı tercih ettiğiniz anlamına geliyor.
Öte yandan menüde farklı bir şey gördüğünde onu sipariş etmek, açık fikirliliğin bir göstergesi. Bu insanlar çoğunlukla sizi yargılamazlar. Açık fikirlilik, dünyayı daha canlı ve olasılıklarla dolu gösteren harika bir özelliktir. Daha açık fikirli olmayı denemekte her zaman fayda var...
Harcama alışkanlıklarınız, kişiliğinizin doğası hakkında çok şey ortaya çıkarabilir.
Genel olarak konuşursak, iki tür harcama alışkanlığı vardır:
1-Listeler yapan ve satın alma işlemleri üzerinde düşünmek için zaman ayıran kişiler
2-Fazla düşünmeden alışveriş yapan insanlar
Harcama alışkanlıkları ile kişilik özellikleri arasında bir ilişki olmadığını, maddi durumun bunda belirleyici olduğunu düşünebilirsiniz. Öyle ya, ekonomik durumu iyi olmayan biri ne kadar ikinci grupta olabilir? Ama emin olun bu ikisi arasında böyle bir bağlantı var. Çünkü bu tercih nasıl düşündüğünüzün bir yansımasıdır.
Günlük market alışverişi ya da giyim kuşam, eşya ve benzeri daha büyük harcamalarda bu alışkanlık aşağı yukarı aynıdır. Bazılarımız bütçesinin ne olduğuna bakmaksızın büyük harcamalar yaparken bazılarımız ise parası olduğu halde en uygun fiyatları araştırmak için hatırı sayılır bir zaman harcar.
Birinci grupta olanlar yani alışverişi uzun uzadıya düşünüp planlayan insanlar hayatlarında ve ilişkilerinde de böyledir. Düzenlidirler ve planlarının, işlerinin, amaçlarının farkındadırlar. Kendi hayatlarına yön vermek ister ve bağımsızlığı ya da yönetici konumda olmayı severler. Kontrolün kendilerinde olduğunu hissetmeye ihtiyaçları vardır.
İkinci grupta olanlar ise spontane yaşamayı seven insanlardır. Sürprizleri sever ve ani kararlar alabilirler. "Demir tavında dövülür" atasözüne uygun yaşar ve bir fikir akıllarına geldiği anda tezcanlılıkla o fikri hayata geçirmeye koyulurlar. Herhangi bir teklife "evet" deme ve yaşamı deneyimleme yüzdeleri çok daha yüksektir.
Gerçek kişiliğinizi ortaya çıkaracak bir detay da kendinize verdiğiniz sözleri ne kadar iyi tuttuğunuzdur.
Basitçe söylemek gerekirse, bir şey yapacağınızı söylerseniz, yapar mısınız?
Hepimizin hayatında bir şeyler yapmaya karar verip yapmadığı olmuştur. Bu durum da kendinize olan güveninizi kaybetmenize sebep olur. Çünkü kendinizi başarısız ve kendinin farkında olmayan, güçsüz ve bilinçsiz biri olarak görürsünüz. Ancak bu da kendini tanımanın anahtarıdır. Hiçbirimiz sonsuz güç sahibi değiliz. Enerjimizin de yapabileceklerimizin de bir sınırı var. Bunun farkına varmak ve gücümüzü, zamanımızı ve enerjimizi doğru mecralara aktarmak kendini tanımanın ilk adımları arasında yer alıyor.
Birini aramak, bir yemek yapmak, bir yere gitmek, geceleri yemek yememek gibi küçük sözlerinizi tuttukça daha büyük sözlerinizi de tutmaya dair inancınız artacak.
Bu nedenle, kendinize verdiğiniz sözleri tutmadığınızı fark ederseniz ve kendinize herhangi bir söz verme konusunda endişeli hissediyorsanız, küçük sözlerden başlayın.
Zamanla verdiğiniz kararları uygulama oranınızın yükseldiğini göreceksiniz.
Oysa bunun farkında olmayan insanlar, kendilerine verdikleri küçük sözler gibi size verdikleri büyük sözleri de tutamayacaktır. Hatta bu konuda çok masum olabilirler. Ama durum değişmez. Siz kendinizi kandırılmış hissedersiniz.
Baskı hepimizi farklı şekilde etkiler. Basitçe söylemek gerekirse, hepimiz radikal olarak farklı baskı deneyimlerine sahip olabiliriz.
Bazılarımız baskı sonucunda bunalmış ve içine kapanmış hissedebiliriz; bazılarımız gözle görülür şekilde hüsrana uğrayabilir ve öfkelenebilir; bazılarımız başımızı kuma gömebilir ve bununla uğraşmak istemeyebilir.
Baskıya nasıl tepki verdiğiniz, gerçek kişiliğinizi ortaya çıkaracaktır.
Bazıları baskı altındayken yapması gerekenler dışında yapacak milyonlarca şey bulur.
Örneğin, yaklaşan bir teslim tarihi varken bunun için herhangi bir çalışma yapmak yerine spor yapmak ve arkadaşlarla çene çalmak bu tip insanların genel özeliği olabilir.
Bazıları ise teslim tarihi yaklaşırken işi bitirmek ve yüksek kalitede tamamlamak için programın çok ilerisinde çalışacak kadar cevvaldir.
Bu da yine hayatın zorluklarıyla karşılaşıldığında, kaç-savaş-teslim ol üçlüsünden hangisini tercih edeceğinizi ve ne yolla cevap vereceğinizi belli eder.
Baskıya nasıl tepki verdiğinizin yanı sıra, hayal kırıklığıyla nasıl başa çıktığınıza bakmak da size kişiliğiniz hakkında fikir verecektir.
Kendinize karşı dürüst olun: hayal kırıklığı yaratan bir duruma en son nasıl tepki verdiniz?
Örneğin çok istediğiniz bir işe kabul edilmemek büyük bir hayal kırıklığı yaratır. Bazıları bu durumda açıkça kırgın ve üzgün olduğunu dile getirir. Bazıları ise duygularını saklayarak "Zaten bana göre bir iş değildi, iyi oldu" diyebilir. Bazıları ise işi bu konuda iş yerini haksız şekilde suçlamaya vardıracak kadar ileri gidebilir.
Tüm bunlar özünde olgunluk seviyesinin bir ölçütüdür. Hayal kırıklığı yaşadığında durumu kabullenmek ve yaşanan her şeyin iyi bir sebebi olduğuna dair inanç geliştirmek olgunluk seviyenizi artıracak ve iç huzurunuzu sağlayacaktır.
Bunu yapamamak ise hayat boyu tekrar tekrar aynı acıları çekmeye ve bu durumlarda takınılan tavırla insanları kendinden ruhen ve bedenen uzaklaştırmaya neden olacaktır.
Nasıl yürüdüğünüzü hiç gözlemlediniz mi? Araştırmalara göre kişiliğiniz ve yürüme şekliniz arasında ilgi çekici bir bağlantı var.
Hızlı yürümek, oldukça üretken ve mantıklı bir birey olduğunuzun bir işareti.
Öte yandan, yavaş yürüyen insanlar ise sakin yaşamı seviyor ve hiçbir konuda acele etmek istemiyor.
Ayrıca, ağırlığınızı bacaklarınızın üzerine koyarak yürüyorsanız, ilginç bir şekilde kariyerinizden çok sosyal dünyanızla ilgilendiğiniz söyleniyor.