D­e­p­r­e­m­ ­b­ö­l­g­e­s­i­n­d­e­ ­k­a­n­s­e­r­ ­t­e­h­d­i­d­i­!­ ­M­o­l­o­z­l­a­r­ ­k­i­m­y­a­s­a­l­ ­s­a­ç­ı­y­o­r­

D­e­p­r­e­m­ ­b­ö­l­g­e­s­i­n­d­e­ ­k­a­n­s­e­r­ ­t­e­h­d­i­d­i­!­ ­M­o­l­o­z­l­a­r­ ­k­i­m­y­a­s­a­l­ ­s­a­ç­ı­y­o­r­

Depremin enkazından çıkan moloz, çevre ve insan sağlığı tehdidi olarak ciddiyetini koruyor. Bakanlığın ‘uygun bir şekilde’ kaldırıldığını iddia ettiği molozlar ayrıştırılmadan farklı alanlara dökülüyor. Çukurova Üniversitesi'nden plastik kirliliği uzmanı Sedat Gündoğdu, asbestin neden olabileceği kanser riskine dikkat çekerek, molozların kaldırılmadan önce yapılması gerekenleri 3 aşamada sıraladı.

Türkiye’yi sarsan, 10 ili yıkan depremin enkazlarından çıkan molozların akıbeti gündemde. Adıyaman ve Hatay’da molozların kentin farklı yerlerine herhangi bir ayrıştırma işlemi yapılmadan dökülmesi sonrası toplum sağlığı tartışmaları başladı. Uzmanlar asbest riskine karşı ciddi uyarılarda bulundu fakat Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, deprem molozlarının ‘uygun bir şekilde’ kaldırıldığını iddia etti. Öte yandan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise “Salgın hastalık tehlikesi yok” dediği deprem bölgesi için daha sonra asbest riski uyarısında bulundu.

Deprem sonrası molozların yaratabileceği riskleri Adana Çukurova Üniversitesi'nden plastik kirliliği uzmanı Sedat Gündoğdu, karar.com’a değerlendirdi. Molozların farklı alanlara karışık bir şekilde döküldüğünü belirten Gündoğdu, “Adıyaman'da örneğin bir ucu Atatürk Barajı’na uzanan bazı dere yataklarına dökülürken, Maraş ve Hatay'da önceden de çöp ya da moloz döküm sahası olarak kullanılan bir noktaya dökülüyor. Hatay'daki yer Altınözü yolu üzerindeki bir nokta” dedi.

Gündoğdu, Hatay’da molozların döküldüğü alanın etrafının zeytinliklerle dolu olduğu bilgisini paylaşarak, “Anlaşılan o ki bir an önce kaldırılması amacıyla yeterli inceleme yapılmadan ve önlem alınmadan enkazlar dökülmeye başlanmış. Bunun kısa ve uzun vadede birçok etkisi olacağı kesin” diye konuştu.

Molozların içerisinde enkazdan çıkarılamayan cansız bedenlerin olup olmadığının bilinmediğini söyleyen Gündoğdu, şu ifadeleri kullandı:

“Ayrıca bu enkazların içerisinde eğer ki yıkılan binada örneğin tarım zehiri satan bir işletme varsa bu zehirler de olduğu gibi enkazla birlikte taşınacaktır. Bunun gibi birçok başka farklı durum daha olabilir. Ayrıca hiçbir ayrım yapmadan enkazların karışık toplanması bu enkazların sonrasında geri kazanımını da imkansız kılacak. Öyle ki önce bu enkazların bertaraf ihalesi yapılacak ve bu ihaleyi alan firmalar olabildiğince alabildikleri malzemeleri alacaklar ve alanı terk ettiklerinde de bu enkazlara hurda toplayan insanlar da girince ortaya çıkacak etki daha da farklı bir boyuta taşınacak. Çünkü biliyoruz ki Türkiye'de hurda toplayan çok ciddi bir nüfus var ve bunlar bu içeriği belirsiz enkazlarda çok ciddi kimyasala maruz kalacaklar.”

Gündoğdu, yağmur, rüzgar gibi olaylar nedeniyle enkazlardaki molozlardan ciddi miktarda kimyasalın çevreye karışabileceğini dile getirerek, “Çünkü içeriği belli olmayan bu molozların ağır metal,kalıcı organik kirleticiler, plastikler ve diğer bazı kimyasallar açısından risk oluşturma durumları oldukça yüksek. Etrafta zeytin bahçeleri var ve bunlar bu kimyasallardan etkilenecek. Yağmurla beraber havza içerisinde farklı alanlara taşınacak bu kimyasallar. Ayrıca bölgenin kayaç yapısı da zamanla bu kimyasalların yeraltı sularına karışarak tüm ekosistemi toptan kirletecek bir risk yaratacak” dedi.

İktidarın enkazların kaldırılması konusundaki aceleciliğini eleştiren Gündoğdu, “Acele ile alınan kararlardan sağlıklı bir sonuç çıkması beklenemez” şeklinde konuştu.

Gündoğdu, enkazın toplam ağırlığının 200 milyon tonu aşmasının beklendiğini belirterek, ortaya çıkan hafriyat içerisinde metal, plastik, kompozit malzeme, ahşap gibi malzemelerin bulunduğunu söyledi. Gündoğdu, molozların kaldırılmadan önce yapılması gerekenleri 3 aşamada sıraladı:

Kaldırılma işleminin bu 3 maddeden sonra başlatılması gerektiğini vurgulayan Gündoğdu, “Ancak bunların hiçbiri yapılmadan aceleyle kaldırıldı. Şimdi ortada karmakarışık asbestli ve kimyasallı çok büyük miktarda bir moloz yığını var ve döküldüğü yerde tehdit oluşturacak. Karışık toplanan hafriyat tüm hafriyatın kirlenmesi anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı.

Gündoğdu, 2014 yılından önce yapılan binalarda ciddi bir asbest riski olduğuna dikkat çekerek, “Asbest liflerinin tek bir tanesi bile uzun vadede kanser yaratıyor” dedi. Kısa orta ve uzun vadede çevre ve insan sağlığı açısından sorun olabileceğini yineleyen Gündoğdu, şunları söyledi:

“Kısa vadede kronik öksürük ve akciğer problemleri, uzun vadede partiküler maddeye ve diğer kimyasallara bağlı çeşitli deri ve solunum yolu hastalıkları ortaya çıkacaktır. Uzun vadede de özellikle asbest kaynaklı ciddi bir kanser riski söz konusu olacak.”

Gündoğdu ayrıca şehirlerin yeniden inşası sonrası yeni bir moloz probleminin ortaya çıkacağını da sözlerine ekledi.

OHAL bölgesi için kararname! Bakanlığa 'denetimsiz betonlaşma' yetkisiOHAL bölgesi için kararname! Bakanlığa 'denetimsiz betonlaşma' yetkisi

Muhalefet sordu, iktidar cevap vermedi... 2 yılda 64 önerge yanıtsız kaldı!Muhalefet sordu, iktidar cevap vermedi... 2 yılda 64 önerge yanıtsız kaldı!

Adalet enkaz altında! Deprem bölgesinde delil karartma şüphesiAdalet enkaz altında! Deprem bölgesinde delil karartma şüphesi

Cezaevlerinde deprem protokolü karmaşası: Tutuklulara iletişim, avukatlara bürokrasi engeliCezaevlerinde deprem protokolü karmaşası: Tutuklulara iletişim, avukatlara bürokrasi engeli

Popular Articles

Latest Articles