S­T­K­­l­a­r­ ­H­a­t­a­y­­ı­ ­a­y­a­ğ­a­ ­k­a­l­d­ı­r­m­a­y­a­ ­ç­a­l­ı­ş­ı­y­o­r­:­ ­Y­a­l­n­ı­z­ ­b­ı­r­a­k­ı­l­d­ı­k­

S­T­K­­l­a­r­ ­H­a­t­a­y­­ı­ ­a­y­a­ğ­a­ ­k­a­l­d­ı­r­m­a­y­a­ ­ç­a­l­ı­ş­ı­y­o­r­:­ ­Y­a­l­n­ı­z­ ­b­ı­r­a­k­ı­l­d­ı­k­

Deprem felaketinin ardından Hatay'ı ayağa kaldırmaya çalışan sivil toplum üyeleri, çok büyük sorunlarla tek başlarına mücadele etmeye çalıştıklarını çünkü kente yardımın neredeyse tamamen durduğunu ifade ederek "Devletin yapması gereken şeyleri biz mi yapmalıyız gerçekten?" eleştirisinde bulundu.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından yerle bir olan Hatay, felaketin üzerinden altı aydan fazla bir zaman geçmesine rağmen hala yaralarını tek başına sarmaya çalışıyor. Kent genelinde susuzlukla mücadele sürerken, en temel ihtiyaçlara dahi ulaşmada sorun devam ettiği için kenti ayağa kaldırıp güçlendirme çalışmaları yapmak da zorlaşıyor. Üstelik bu çalışmalar da, yalnızca bölgedeki STK'ların çabasıyla mümkün. Çünkü sivil toplum üyelerinin söylediğine göre, Hatay'a yardımlar neredeyse tamamen sona ermiş durumda.

Bölgedeki vatandaşların girişimleriyle kurulan yerel dernekler, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere temel ihtiyaçları temin edip, özellikle kadınlar için istihdam alanı oluşturma konusunda çalışmalar yapıyor. Ancak bu çalışmalar için hiçbir şekilde destek alamamak, sivil toplum üyelerinin motivasyonlarının düşmesine neden olurken, "Devletin yapması gereken şeyleri biz mi yapmalıyız gerçekten?" sorgulamalarını ortaya çıkarıyor.

Afetin ardından bölgede gönüllü olarak çalışan aktivist Av. Arzu Aydoğan, süreç boyunca neler yaptıklarını ve yapılması gerekenleri anlatırken, kentin iyileşebilmesi için istihdamın öncelenmesinin önemini şöyle vurguladı:

"Artık altıncı ayı devirdiğimiz için bir yorgunluk ve motivasyonsuzluk çöktü. Gönüllü sayısında ciddi düşüş var. Hala o bölgede çalışmaya devam edenler de merhamet yorgunluğu denen bir durum yaşıyor. Biz bölge halkını güçlendirecek ve sivil koordinasyonu derinleştirecek çalışmalara yöneldik. Ben orada iki derneğe destek bulmaya, hibe bulmaya çalışıyorum. İnanılmaz faaliyetler yapılıyor. Serinyol Mahallesi sakinlerinin kurduğu Serinyol Elele Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği var. Diğeri Defne merkezde İNAD, onlara iç çamaşırı üretim atölyesi açıyoruz. Her şeyi kendi imkanlarıyla yapmaya çalışıyorlar. Böyle bir istihdam da oluyor. İstihdam olmazsa çünkü hem bölge sakinleri için hem kentlere göç edenler için çok zor olacak. Kentlere göç edenler de bir afet yaşıyorlar aslında. Barınamama, ekonomik yetersizlik, iş bulamama... Bu nedenle buradaki istihdamın öncelenmesi önemli."

1-005.jpgAv. Arzu Aydoğan

Aydoğan, uluslararası yardım fonlarına ulaşmada yaşanan sorunu ise şu sözlerle anlattı:

"Kolay erişilebilir fonlar kesildi. Şu anda uzmanlık gerektiren, kaynağından almamız gereken fonlar başvuruya açık. Bu da şu demek; sağlam bir bütçe, proje koordinatörü, deneyim gerektiren bir sürecin başlaması gerekiyor. Ama bölgede o deneyim yok. Uluslararası fonların oraya gelebilmesi için bölgede nitelikli, dil bilen, bütçe hazırlayabilen kişiler, finans koordinatörleri olmalı. Böyle bir ortamın olmamasıyla fonlara erişimin önüne bir bariyer konuyor aslında."

Yaz aylarında yardımların ciddi şekilde azaldığını belirten Aydoğan, sivil toplum üyeleri olarak bu büyük yükün altından kalkamadıklarını söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:

"Aylar önce depremin ardından her gün 2-3 tır su gelirdi. Artık neredeyse hiç gelmiyor, periyotları inanılmaz boyutta azaldı ve gelen sular da yetmiyor. Bir eve 5 litre su veriliyorsa mesela, 5 litre değil bir ailenin, bir kişinin bile kullanımına yetmiyor, bir de yaz ayındayız. Yalnızca içme suyu olarak kullanılmıyor bunlar, bölgedeki su kullanılamaz halde çünkü. Ciddi bir su sorunu var. Biz Hayata Destek Derneği ile oradayken su arıtma sistemi kurma üzerine bir program yaptık. Ama bunlar çok lokal çözümler. Aslında genel bir planlama yapılarak her yere su arıtma cihazları konulabilir. Ancak bunlar sivil toplumun imkanlarına terk edilmiş durumda. Biz de STK'lar olarak şunun eleştirisini yapıyoruz hep, "Devletin yapması gereken şeyleri biz mi yapmalıyız gerçekten?" Maalesef temel ihtiyaçların sağlanmasını dahi biz çözmek durumunda kalıyoruz. Bu da motivasyonsuzluğa neden oluyor. Temel ihtiyaçların giderilmediği bir yerde biz güçlenme ve farkındalık çalışmaları yürütemiyoruz. Gücümüzün yetmediği, karşısında küçücük kaldığımız kocaman kocaman problemler karşısında da biz sivil toplum üyeleri olarak artık ezilmeye başladık."

Depremden sonra bölgedeki ihtiyaç sahiplerine yardım etmede önemli bir örgütlenme gösteren Serinyol Elele Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Ethem Asker ise çalışmalarından şu şekilde bahsetti:

"Depremden sonra kurduk derneğimizi, depremin ilk gününden beri sahadaydık. Amacımız yardım için belli atılımlar gerçekleştirmekti. Hijyen konusunda ciddi sıkıntı vardı. Kadın hijyen konteynerını kurduk. Orada her türlü kişisel temizlik malzemesi ve kullanım alanı açtık. 20 tane gönüllü öğretmen ile 786 öğrenciye ulaştık. Anasınıfından 12. sınıfa kadar yaş gruplarına eğitim verdik. Dört tane çadır alarak, okullardan masa sandalye topladık ve bir ders programı hazırladık. Artık normal eğitim başlıyor zaten. Göz muayeneleri yapan bir doktorumuz vardı, düzenli olarak muayeneleri gerçekleştirdi. Ulaşılamayan bazı ilaçlara ulaşılmasına yardım ettik. Çocuklarda mama ve bez konusu büyük bir problemdi, örgütlü olarak onun yardımlarını yaptık. Yemeğe ulaşamayan yaşlı ve engellilere yemek ulaştırdık. Kadınlar için bir üretim alanı açtık. El işi yapabilen kadınların üretmesiyle onlara bir istihdam alanı yaratmaya çalıştık. Kadınların çalıştığı alanın yanında bir çadır daha kurarak çocuklarını da oraya getirip etkinlik yapabildikleri bir alan yarattık."

Popular Articles

Latest Articles