‘Avatar 2’ ilk hafta sonunda 435 milyon dolarla yılın en iyi ikinci açılışına imza atmışken, iddialı yapımlar yıl sonunda vizyona karşı çekimser. Bu haftaki filmlerde 2012’de bir otel odasında ölü bulunan 1990’ların pop müzik ikonu Whitney Houston’ın yıldızlığa yükseliş sürecini ele alan ‘I Wanna Dance with Somebody: Whitney Houston Filmi’ öne çıkıyor. Naomi Ackie’nin sanatçıyı başarıyla canlandırdığı filmde, seslendirdiği şarkılar ise Houston’ın orijinal sesi ile izleyiciyle buluşuyor.
Türkiye’de sinema salonlarında bugün biri yerli 4 yeni film vizyonda. ‘Tüm zamanların en çok hasılat yapan filmi’ Avatar’ın ikincisi geçen hafta vizyona girmişken, yılın son haftası iddialı yapımların takvimde yer almadığı dikkati çekiyor. Bu haftaki vizyon takviminde ise ‘I Wanna Dance with Somebody: Whitney Houston Filmi’ öne çıkıyor. Biyografik yapım, bir döneme damga vuran pop müzik ikonu Whitney Houston’ın yıldızlığa yükseliş sürecini anlatıyor.
Kevin Costner ile başrolü paylaştığı 1992 yapımı ‘The Bodyguard’ filmindeki rolü ve seslendirdiği ‘I Will Always Love You’ şarkısı ile bütün dünyada tanınan Houston, 1990’larda uyuşturucu bağımlılığı ve kötü şöhretli kocası Bobby Brown ile fırtınalı ilişkisi gibi konularla birçok kez gündem olmuştu. Sanatçının 2012’de Los Angeles’ta bir otel odasının küvetinde 48 yaşında ölü bulunması ise birçok iddiayı gündeme getirirken, hayranlarını derinden sarsmıştı. Müzik listelerinde peş peşe 1 numara olan 7 single’ı bulunan Houston, 3 Diamond Sertifikalı albümü olan ilk siyahi sanatçıydı. Kısa yaşamına 6 Grammy Ödülü, 22 Amerikan Müzik Ödülü sığdıran Houston’ın ‘The Bodyguard’ film müzikleri de 45 milyon satarak tüm zamanların en çok satan film müziği olmuştu.
Bugün vizyona giren biyografik filmde ise, Houston’u Naomi Ackie canlandırıyor ancak seslendirdiği şarkılar sanatçının orijinal sesi ile izleyiciyle buluşuyor. Senaryosunu Anthony McCarten’ın yazdığı, Kasi Lemmons’un yönettiği film sanatçının hala yaşayan aile üyelerini ve çevresini ‘incitmeyen’, geleneksel çizgilere sahip bir müzik biyografisi olarak beyazperdede. 144 dakikalık filmde, Amerikalı plak yapımcısı Clive Davis rolünde Stanley Tucci, Tamara Tunie ve Clarke Peters ise, sanatçının şarkıcı annesi Cissy ve baskıcı babası John rolünde.
Haftanın tek yerli yapımı ‘Maric’ de korku tutkunları için beyazperdede. Yönetmen koltuğunda Ebru Delibaş’ın oturduğu filmde Bülent Çelik, Duygu Yıldırım, Aziz Demir rol alıyor. Film, genç bir aranjör olan Gizem’in, oyunculuk yapan eşi Serdar ile evliliklerin beşinci yılında yaşadıkları tuhaf olayları izleyiciye aktarıyor. Hafta sonu çocuklarını sinemaya götürmek isteyenleri ise beyazperdede ‘Ayı Kardeşler: Dünya’ya Dönüş’ animasyonu bekliyor. Huida Lin’in yönettiği üç boyutlu animasyon, uzaydan düşen gizemli bir nesneyle süper güçler kazanan Bramble’ın Avi adında gizemli bir uzaylıyla da arkadaş olmasının ardından yaşadığı komik maceraları çocuklara aktarıyor.
Yönetmen James Cameron’ın gişe rekorları kıran filmi Avatar’ın ardından tam 13 yıl sonra vizyona giren Avatar 2, gişede ilk hafta sonuna girerken gişede bekleneni veremedi. İlki ‘tüm zamanların en çok hasılat yapan filmi’ unvanını tutan film, ‘Doctor Strange in the Multiverse of Madness’ın’ gerisinde kaldı ve yılın en büyük ikinci küresel açılışa imza attı. Avatar 2, geçen hafta sonu 52’den fazla uluslararası pazarda (Çin dahil) 435 milyon dolar kazandı.
Bu, filmin ilk hafta sonuna girerken geçmesi öngörülen 450 milyon dolarlık eşiğin altında kaldı. Doctor Strange in the Multiverse of Madness‘ın 442 milyon dolarlık hasılat elde etmişti. 400 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ‘Avatar: Suyun Yolu’ filmi için yönetmeni Cameron tarihin ‘üçüncü veya dördüncü en büyük’ filmi olacağını açıkladı ki bu tam olarak 2 milyar dolar gişe anlamına geliyor.
İlk Avatar, vizyona girdiği beş gün içinde dünya çapında 241 milyon dolarla nispeten düşük bir açılış yaptıktan sonra, yerel gişede 760 milyon dolar ve dünya çapında 2.9 milyar doların üzerinde hasılat elde ederek tarihteki en yüksek hasılat yapan film unvanına sahip olmuştu. Gişede bu hafta rakibi olmayan Avatar 2’nin de benzer bir başarıya imza atıp atmayacağını zaman gösterecek.
Altın Palmiye ödüllü ‘4 Ay, 3 Hafta ve 2 Gün’, ‘Tepelerin Ardında’ ve ‘Mezuniyet’ filmleriyle tanınan Romanyalı yönetmen Cristian Mungiu, prömiyeri Cannes Film Festivali’nde yapılan yüksek gerilimli küçük kasaba draması ‘R.M.N’ ile 6 yıllık bir aradan sonra beyazperdeye geri döndü. Mungiu başrollerinde Marin Grigore, Judith State, Macrina Barladeanu gibi isimlerin rol aldığı yeni filminde ırkçıların göçmenlere ve azınlıklara uyguladığı şiddeti masaya yatırıyor.
Romanya yeni dalgasının en tanınmış yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Mungiu, anavatanının sert sosyal gerçeklerine dair keskin bir sorgulama yapıyor. 2019-2020 tatil sezonunda çok ırklı küçük bir Transilvanya kasabasında geçen ve bir baba-oğul hikayesini işleyen film, çeşitli demografik karışımına rağmen Romanya’da ‘öteki’ne karşı hoşgörüsüzlüğün ve nefretin şiddetli, etkili ve düşünceli bir alegorisi. Film, Başka Sinema kapsamında vizyonda.