T­Ü­S­İ­A­D­ ­Y­İ­K­ ­B­a­ş­k­a­n­ı­ ­Ö­z­i­l­h­a­n­ ­v­a­h­i­m­ ­t­a­b­l­o­y­u­ ­o­r­t­a­y­a­ ­k­o­y­d­u­:­ ­E­ğ­i­t­i­m­d­e­ ­f­ı­r­s­a­t­ ­e­ş­i­t­l­i­ğ­i­ ­k­a­l­m­a­d­ı­

T­Ü­S­İ­A­D­ ­Y­İ­K­ ­B­a­ş­k­a­n­ı­ ­Ö­z­i­l­h­a­n­ ­v­a­h­i­m­ ­t­a­b­l­o­y­u­ ­o­r­t­a­y­a­ ­k­o­y­d­u­:­ ­E­ğ­i­t­i­m­d­e­ ­f­ı­r­s­a­t­ ­e­ş­i­t­l­i­ğ­i­ ­k­a­l­m­a­d­ı­

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, Türkiye’deki eğitim eşitsizliğine dikkat çekti. Cumhuriyet’in en büyük başarıları arasında eğitim eşitliğinin olduğunu belirten Özilhan, "Tabi eğitimde fırsat eşitliği derken herkesin okula gitmesini değil herkesin kaliteli eğitime erişimde engellerle karşılaşmamasını kastediyorum" dedi.

Tüm ülkeleri sarsan bir kriz döneminin yaşandığına belirten Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, Türkiye’yi bu krizlerin dışında nasıl tutacakları üzerinde cevap aradıklarını ve bunun için iki konun kritik olduğunu söyledi.

Eğitime vurgu yapan Özilhan, "Cumhuriyet’in belki de en büyük başarısı eğitimde fırsat eşitliği sağlamış olmasıydı. Eminim ki bu salonu dolduranlarımız dahil olmak üzere bugün iş dünyasında, bürokraside ve siyasette birçok kişi, Cumhuriyet’in ya kendilerine ya da ebeveynlerine sağlamış olduğu fırsat eşitliği sayesinde bugünkü koltuklarını dolduruyorlar. Tabi eğitimde fırsat eşitliği derken herkesin okula gitmesini değil herkesin kaliteli eğitime erişimde engellerle karşılaşmamasını kastediyorum" dedi.

TÜSİAD, Cumhuriyet’in 100. yılındaki son Yüksek İstişare Konseyi toplantısını bugün Ankara Sheraton Otel’de yaptı. Toplantıya; TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, iş insanları ve akademisyenler katıldı.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan'ın konuşmasının bir bölümü şöyle:

TÜSİAD olarak içinden geçmekte olduğumuz dönemin çoklu krizler çağı olduğunu hep vurguluyoruz. Bir süredir ivmesi hızlanan teknolojik dönüşüm, artık hepimizin gündelik yaşamlarımızda bile sonuçlarını fark ettiğimiz küresel ısınma ve ekolojik kriz, iki kutuplu küresel sistemin çökmesinden sonra şiddetlenerek devam eden güç mücadeleleri, artan eşitsizliklerin yol açtığı toplumsal gerilimler, merkez siyasetçilerin bu sorunlar karşısında işe yarayan çözümler üretememesi ve birçok ülkede aşırı radikal siyasetçilerin popüleritesinde gözlemlenen artış, göçler, mülteci akınları ve tırmanan kültürler arası çatışma… Bu sorunlar yumağı yoğun bir istikrarsızlık ve belirsizlik yaratıyor.

Tüm dünyada, tüm ülkeleri sarsan böylesi bir krizler çağında ülkemizi hep özlemini duyduğumuz muasır medeniyetler seviyesine nasıl taşıyacağız sorusuna cevap verirken iki konunun çok kritik olduğunu düşünüyorum.

Bunlardan ilki bu kadar çok ve girift sorunun içinden sadece el birliği ile çıkabileceğimiz gerçeği. Yalnızca, bilgi ve tecrübelerimizi bir araya getirerek ve birbirimize inanarak ve güvenerek daha güzel bir geleceğin kapısını açabiliriz. Birbirimizi dinleyerek ve anlayarak, diyalog kanallarını açık tutarak, kendi önceliklerimizi başkalarına empoze etmeyerek, eleştirilerimizde yapıcı davranarak, karşılıklı fedakârlık yaparak bu çalkantılı denizde gemimizi sakin sulara ulaştırabiliriz. Unutmayalım ki mutluluğu kavgada değil, barışta; çatışmada değil huzurda buluruz. İkinci konu ise bilim ve eğitime artık daha fazla oyalanmadan hak ettiği önemi vermemiz gerektiği.

Cumhuriyet’in belki de en büyük başarısı eğitimde fırsat eşitliği sağlamış olmasıydı. Eminim ki bu salonu dolduranlarımız dahil olmak üzere bugün iş dünyasında, bürokraside ve siyasette birçok kişi, Cumhuriyet’in ya kendilerine ya da ebeveynlerine sağlamış olduğu fırsat eşitliği sayesinde bugünkü koltuklarını dolduruyorlar. Tabi eğitimde fırsat eşitliği derken herkesin okula gitmesini değil herkesin kaliteli eğitime erişimde engellerle karşılaşmamasını kastediyorum.

Bugün özel sektörde ve kamuda karar verici konumda olanların ezici çoğunluğu eğitim hayatının en az bir aşamasında kamu kurumlarında okumuştur. Ama bugünün çocukları daha önceki kuşaklar kadar şanslı değil. Kaliteli eğitim için aileler bütçelerinden giderek daha fazla pay ayırmaya başladı. Eğitim harcamalarında özel kaynakların payı açısından Türkiye, tüm OECD ülkeleri arasında en yüksek orana sahip. Bu veri, eğitimde fırsat eşitliği konusundaki dezavantajımıza işaret ediyor. Nitelikli eğitim olanağı olmayan nice parlak çocuk maalesef heba oluyor, vasat bir işe ve vasat bir gelire mahkûm kalıyor.

Popular Articles

Latest Articles