E­r­o­l­ ­E­v­g­i­n­:­ ­Ü­l­k­e­m­i­z­e­ ­s­a­h­i­p­ ­ç­ı­k­a­l­ı­m­,­ ­g­i­d­e­c­e­k­ ­b­a­ş­k­a­ ­y­e­r­i­m­i­z­ ­y­o­k­

E­r­o­l­ ­E­v­g­i­n­:­ ­Ü­l­k­e­m­i­z­e­ ­s­a­h­i­p­ ­ç­ı­k­a­l­ı­m­,­ ­g­i­d­e­c­e­k­ ­b­a­ş­k­a­ ­y­e­r­i­m­i­z­ ­y­o­k­

Usta sanatçı Erol Evgin önceki akşam Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde sevenleriyle buluştu. Evgin, birbirinden güzel şarkılarını seslendirdikten sonra "Bu ülkenin aydınlığı kadınlardır" sözleriyle büyük alkış topladı. Sanatçı, “Ülkemize sahip çıkalım gidecek başka yerimiz yok. Ötekileştirme, kutuplaştırma yapmayalım” dedi.

Önceki akşam Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde konser veren usta sanatçı Erol Evgin, sevenlerine unutulmaz bir gece yaşattı. Evgin, sahnede sevenleriyle yer yer sohbet ederek birbirinden güzel şarkılarını seslendirdi.

Sanatçı “Rüya” isimli şarkısının ardından izleyenlere; “Çok güzel görünüyorsunuz. Bu akşam rüya gibi bir gece yaşayacağız, hoş geldiniz” dedikten sonra gözyaşlarını tutamadı. Evgin’in sözleri üzerine seyirciler, sanatçıyı “Yaşayan Efsane” sloganıyla dakikalarca ayakta alkışladılar.

Cumhuriyet'te yer alan habere göre, pandemi döneminde bir akustik albüm yapan Evgin, albümü, uzun yıllardır birlikte çalıştığı müzisyenler ve arkadaşlarıyla yaptı. Düzenlemesi ise orkestra şefi Firuz İsmailov’a ait, “Sevdiklerim 1-2” adlı ülbümü, sanatçının sevdiği ama söylemediği, kendi tanımıyla; “ben de keşke bu şarkıyı söyleseydim” dediği şarkılardan oluşuyor.

Sahneye beyaz gömlek, beyaz pantolon ve kırmızı ceketle çıkan Erol Evgin’in, bayrağımızın renginde giyinmesinin altında bir sürpriz var diye düşünürken konserin sonunda; bestesi Evgin’e, sözleri Dr. Selma Çuhacı’ya, düzenlemesi Firuz İsmailov’a ait olan “100 Yılda Yüz Akıyla” adlı marşı söyledi. Sonra İzmir Marşı... Konserler, şarkılar ve sanatçılar yasaklanmasın diyen sanatçının Kuvayı Milliye’den bahsetmesi ve Nâzım Hikmet’in dizelerini okuması ise büyük bir coşku yarattı.

İşte Nazım Hikmet'in o dizeleri:

“Ateşler yanıyordu.

Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki.

Şayak kalpaklı adam

nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden,

güzel, rahat günlere inanıyordu.

...Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu.

Ki mavzerinin yanında..

Paşalar onun arkasındaydılar.

O, saati sordu.

Paşalar, “Üç” dediler.

Sarışın bir kurda benziyordu.

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

Yürüdü uçurumun başına kadar.

Eğildi, durdu. Bıraksalar..

İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak,

ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak,

Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.”

Popular Articles

Latest Articles