T­ü­r­k­i­y­e­’­d­e­ ­1­ ­m­i­l­y­o­n­ ­3­0­0­ ­b­i­n­ ­h­a­s­t­a­ ­v­a­r­:­ ­A­k­d­e­n­i­z­ ­A­n­e­m­i­s­i­ ­i­l­a­ç­l­a­ ­ö­n­l­e­n­e­b­i­l­i­r­

T­ü­r­k­i­y­e­’­d­e­ ­1­ ­m­i­l­y­o­n­ ­3­0­0­ ­b­i­n­ ­h­a­s­t­a­ ­v­a­r­:­ ­A­k­d­e­n­i­z­ ­A­n­e­m­i­s­i­ ­i­l­a­ç­l­a­ ­ö­n­l­e­n­e­b­i­l­i­r­

Türkiye’de yaklaşık 1 milyon 300 bin Akdeniz anemisi taşıyıcısı ve 4 bin 500 civarında da hastası var. “Akdeniz anemisi, anne ve babadan çocuklara kalıtsal olarak geçen önlenebilir bir kan hastalığıdır” diyen Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Birol Baytan, halkın bu konuda bilgilendirilebileceğini söyledi. Anne karnında hastalığın belirlenebildiğini ifade eden Baytan, Türkiye’de hastalığn çok olmasının nedenlerinden birinin de yoğun akraba evliliği olduğunu ifade etti.

Türkiye’de halk arasında Akdeniz Anemisi olarak bilinen 1 milyon 300 bin taşıyıcısı ve 4 bin 500 civarında talasemi hastası var. Emsey Hospital Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Birol Baytan hastalığın daha çok Akdeniz ülkelerinde görülen bir kan hastalığı olduğunu söyledi. Baytan “Hastalığın önlenmesinde en önemli yol genetik danışmanlık hizmetinin verilmesidir. Hastalığın yaygın olduğu yerlerde halkın bilinçlendirilmesi ve tarama testlerinin yapılması hastalığın azaltılmasında etkili olabilir. Son yıllarda anne karnındaki bebekte de Akdeniz anemisi olup olmadığını tespit etmek mümkün ve hastalığın engellenmesinde doğum öncesi tanının önemi oldukça büyük” dedi.

Türkiye’de talasemili doğumların henüz önlenemediğini belirten Prof. Dr. Baytan “Ülkemizde, doğum hızının yüksek olması, akraba evliliklerinin sık olması, prenatal tanı uygulanan bebek sayısının olması gerekenin altında oluşu, eğitim ve bilgilendirme çalışmalarının tüm çabalara karşı yetersiz kalması nedenleri ile her ne kadar önlemek mümkün olsa da talasemili doğumlar henüz önlenememiştir” ifadesini kullandı.

Akdeniz anemisinin kalıtsal olarak geçtiğini söyleyen Baytan “Bu hastalığa sahip çocuklar, anne ve babanın taşıyıcı olması halinde dünyaya gelmektedir. Anne ve baba taşıyıcı ise; her gebelik için hasta çocuk doğma olasılığı yüzde 25, taşıyıcı çocuk doğma olasılığı yüzde 50, sağlıklı çocuk doğma olasılığı yüzde 25’tir. Anne ya da babadan yalnızca biri taşıyıcı, diğeri sağlıklı ise her gebelikte yüzde 50 sağlıklı, yüzde 50 taşıyıcı çocuk doğar. Taşıyıcılarda, hastalık belirti göstermez. Talasemi taraması evlilik öncesi çiftlerden alınan basit testlerle yapılıyor. Eğer her iki çiftte de hastalık geni bulunmuyorsa doğacak çocuklarında da Akdeniz anemisi görülmez” diye konuştu.

Taşıyıcılık saptanmasının sağlıklı çocuk sahibi olmaya engel olmadığını belirten Baytan, “Çiftlerde taşıyıcılık saptanması durumunda, çocuk sahibi olmak istediklerinde tüp bebek yöntemi ile sağlıklı çocuklara sahip olabilirler” dedi. Çocuk hastalarda başarı oranının yetişkinlere göre daha yüksek olduğunu bildiren Baytan “Bu nedenle nakil erken yaşta uyumlu verici kardeşten, hastada demir yüküne bağlı komplikasyonlar oluşmadan yapılmalıdır. Kök hücre vericisinin talasemi taşıyıcısı olması nakil için engel değil. Fakat talasemi taşıyıcısından yapılan nakil sonrası hasta hayatına talasemi taşıyıcıları gibi devam eder. Anne, baba ve akrabalar arasında uygun donör bulunmazsa hastanın ebeveynlerinin kabul etmesi durumunda tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olarak bu kardeşten hastaya kemik iliği nakli yapılabilir” diye konuştu.

Akdeniz anemisi olan kişilerin ömür boyu düzenli kan nakline ihtiyaç duyduğunun altını çizen Prof. Dr. Baytan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Akdeniz anemisinin 4 tipi bulunmaktadır. Bunlar sessiz taşıyıcı, talasemi minör, talasemi intermedia, talasemi majör olmak üzere 4 türdür. Sessiz taşıyıcılar en hafif formudur. Tarama testleriyle saptanamaz, tanı gen analizi ile konur. Talasemi minörde hastaların hafif derecede kansızlık dışında sorunları yoktur fakat taşıyıcıdırlar. Talasemi minör yani taşıyıcı olan bir kişi başka bir talasemi taşıyıcısıyla evlendiğinde bu çiftin Akdeniz anemisinin en ağır formu olan talasemi majör hastası çocukları olma olasılığı yüksektir. Bu nedenle Akdeniz anemisi taşıyıcılarının çocuk sahibi olmadan uzmana danışmaları önemlidir. Talasemi majör kadar ağır değildir. Talasemi majör doğan bebekler, doğumun ilk aylarında asemptomatiklerdir. 4-6 ay sonra semptomlar görülmeye başlar.”

Popular Articles

Latest Articles