Altın ve pırlanta gibi değerli maddeler tarihsel olarak büyük değer taşısa da, bilinmeyen bir madde olan rodyum bu değerli maddeleri geride bırakmış durumda. Endüstriyel uygulamaların yanı sıra otomotiv sektöründe de büyük bir rol oynayan rodyum, altından 20 kat daha değerli hale geldi...
Rodyum, kimyasal özellikleri sayesinde birçok alanda tercih edilen bir metaldir. Oksijenle kolayca reaksiyona girmemesi, korozyona ve oksidasyona dayanıklı olması gibi özellikler, bu metalin endüstriyel uygulamalarda tercih edilmesini sağlamaktadır. Rodyumun yüksek sıcaklıklara dayanabilmesi de onun tercih edilmesinin başlıca sebeplerindendir.
Rodyum, dünya genelinde oldukça nadir bulunan bir madde olarak bilinir. Bu maddeyi bulmak için genellikle bakır ve nikel cevherlerinin rafine edilmesi gerekmektedir. En büyük rodyum üretcileri arasında Güney Afrika ve Rusya bulunmaktadır. Tahmini rezervler ise 3.000 ton civarında olduğu düşünülmektedir.
1803 yılında İngiliz kimyager William Hyde Wollaston, rodyumu Güney Amerika'da bir platin cevherinden izole etmeyi başardı. Rodyumun keşfi, Wollaston'un platin grubu metallerden biri olan paladyumu keşfetmesinin ardından gerçekleşti. Rodyumun adı, Yunanca "rhodon" kelimesinden gelir ve "gül" anlamına gelmektedir.
Bu madde, platin birikintileriyle birlikte genellikle bulunmaktadır. Rodyumu elde edebilmek için bu birikintiler özel bir rafine sürecinden geçirilmektedir. Bu sürecin sonunda geriye kalan koyu kırmızı toz, rodyumu temsil eder ve gümüş-beyaz renkte parlak bir madde haline dönüştürülebilir.