Hece Yayınları, 2020’de vefat eden eski siyasetçi, mimar Zeki Ergezen’i iki kitapla birden anıyor. Semih Aktekin’in gerçekleştirdiği söyleşilerin yer aldığı ‘Hüma Kuşu Yükseklerden Seslenir’ kitabı Ergezen’in yaşamına kendi dilinden ışık tutarken, Mehmet Aycı’nın kaleme aldığı ‘Zeki Bey-Zeki Ergezen Portresi’ kitabı da Ahlat’tın köklü bir ailesinden siyasete uzanan bir ömrü bütün perspektifleri ile kayıt altına alıyor.
Hece Yayınları 2020’de vefat eden eski siyasetçi, mimar Zeki Ergezen üzerine hazırlanan iki kitabı birden okurla buluşturdu. Her iki kitap da, AK Parti’nin kurucularından eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Ergezen hakkında siyasetçi kimliği dışında merak edilen birçok ayrıntıyı içeriyor. Semih Aktekin hem söyleşileri gerçekleştirdiği hem de yayıma hazırladığı ‘Hüma Kuşu Yükseklerden Seslenir’ kitabındaki söyleşiler Ergezen’in yaşamına kendi dilinden ışık tutarken, Mehmet Aycı’nın kaleme aldığı ‘Zeki Bey-Zeki Ergezen Portresi’ kitabı da Ahlat’tın köklü bir ailesinden siyasete uzanan bir ömrü bütün perspektifleri ile kayıt altına alıyor.
Bitlis’in Ahlat ilçesinde 2 Aralık 1949’da dünyaya gelen Ergezen, Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Mimarlık Bölümünden mezun oldu. Bitlis ve Muş’ta Bayındırlık İl Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde İnşaat Dairesi Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünde İnşaat Emlak Dairesi Başkanlığı görevlerinde bulunan Ergezen, Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyeleri arasında yer aldı. TBMM’de 19, 20, 21 ve 22. dönem Bitlis Milletvekilliği yapan Ergezen, 20. dönemde TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyeliği görevine seçildi. Zeki Ergezen, 58. ve 59. hükümetlerde Bayındırlık ve İskan Bakanı olarak görev yaptı. Ergezen ayrıca, 23. Dönem’de Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Türk Grubu Üyesi oldu. 2 Ekim 2020’de vefat eden Ergezen’in cenazesi ise, memleketi Ahlat’ta toprağa verildi.
Ergezen, kendisi ile yapılan söyleşilerde ölüme bakışını şu ifadelerle özetliyor: “Toprakla konuşurum. Toprakla dertleşirim. Toprak bana gülümser, ben toprağa gülümserim. Senden yaratıldım ey toprak, sana karışacağım derim. Geldiğimde, bana nasıl davranacağını sorarım. Bedenime güzel davran, onu üşütmeden, incitmeden çürüt derim. Şimdiye kadar senin yetiştirdiğin nimetlerle beslendim, bir nimet olarak sana geleceğim, sen de beni ye ve şükret derim. Bereket senin adın derim. Nankörlük etmezsin derim. Kibirlenmezsin derim. Sana güvenen, seni ekip biçen kimseyi mahcup etmezsin derim. Bir avuç toprak alır öperim. Alnım sana secde etmeyi seviyor derim toprağa. Dertleşiriz onunla. İnsanlar topraktan geldiklerini unuttuklarında, ölümü, toprak olacaklarını akıllarından çıkardıklarında insanlıktan uzaklaşıyorlar diye dert yanarız.”
