Son olarak Galatasaray'da görev alan efsane teknik adam Fatih Terim, aylar süren suskunluğunu bozarak dikkat çekici açıklamalara imza attı.
Son olarak Galatasaray'da görev alan ve sarı-kırmızılı takımdan ayrıldığı günden bu yana herhangi bir takımda görev almayan Fatih Terim, suskunluğunu bozarak çarpıcı bir itirafa imza attı.
2021-22 sezonunda 8 Ocak'ta İstanbul'da oynanan 20. hafta karşılaşmasında Giresunspor yenilgisi sonrasında Galatasaray'dan ayrılan ve o tarihten bu yana herhangi bir takımla anlaşmayan Fatih Terim, France Football'un sorularını yanıtlayarak dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
2000 yılında kazanılan ve sarı-kırmızılı ekibin tarihindeki en büyük başarı olan UEFA Kupası şampiyonluğu hakkında konuşan tecrübeli teknik adam, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Bu zafer, inananların zaferi. Yarı finaldeki rakibimiz Leeds United’ı izlemeye gittiğimde Arsenal ile oynuyorlardı. Bunu hiç bir yerde açıklamadım ama dört gün sonra Chelsea ile oynayan Arsenal’i izlemek için eşimle beraber İngiltere’ye tekrar gittim daha sonra. O zamanlar rakip analizi bugün olduğu kadar gelişmiş değildi. Elimde yalnızca bir ses kayıt cihazı vardı. Maç bitimine 5 dakika kala Türkiye’ye dönmek için stattan ayrıldık.
Fatih Terim, Arsenal'in maçını izledikten sonra eşi Fulya Terim ile aralarında geçen konuşmaya da değindi:
"Dönüşte eşimin şu sözlerini hiç unutmuyorum. ‘Fatih bu oyunculardan hangilerine önlem alacaksınız hepsi inanılmaz’ (gülüyor). Bergkamp, Henry, Overmars, Suker, Kanu, Petit, Vieira.. Arsenal tarihinin en iyi kadrolarından biriydi muhtemelen. Yedek kulübesini saymıyorum bile, 15 farklı ülkeden oyuncuları vardı. Biz ise sadece 4 yabancı oyuncuyla oynadık Taffarel, Capone, Popescu ve Hagi.
Hiçbir antrenör 4 yıl üst üste şampiyon olamamıştı
Galatasaray’ın başında 4. sezonumdu. Hiçbir antrenör 4 yıl üst üste şampiyon olamamıştı benden önce, belki biri 4 ay lider koltuğunda kalmıştır sadece (gülüyor). Tüm bunları kendimize özgüvenimizin yüksek olduğunu ve oyunumuzu ezberlediğimizi anlatmak için söylüyorum.
Kariyerim boyunca takımlarından hiçbir zaman adam adam markaj uygulamalarını istemedim. Final öncesinde teknik ekibimle gerçekleştirdiğim toplantıda ‘Arsenal’de özellikle birine önlem almalıysak bu kim olmalı diye sordum ve özel önlem gerektirmeyen bir ismi vermelerini söyledim.. yoktu öyle biri.’ Haliyle bizim için tek çare kendi oyunumuzu oynamaktı. UEFA’da hem iç hem de dış sahada yenilmemiştik. Bu şekilde devam etmeliydik.
Bugün insanlar ‘gegenpressing’ hakkında konuşuyorlar. Bizim o gün Kopenhag’da uyguladığımız şey gegenpressing’e çok yakındı. Zafere ne zaman inandık diye sorarsanız? Teknik ekip olarak aksini hiç düşünmedik. Bir inanç vardı. Bu zafer inananların zaferi. 4 yıl boyunca ligi domine etmiştik. Bir anekdot durumu daha iyi özetler galiba. Leeds rövanş maçı öncesinde bir italyan arkadaşım. 2-0 kazandığım maçın rövanşına 3 forvet ile çıkarak hata yaptığımı söyledi. Ben de kendisine ‘gol atmazsak, kazanamayız’ dedim. Sonuç olarak maç 2-2 bitti. Biz final oynadık. Biz buyduk.