D­ü­n­y­a­n­ı­n­ ­e­n­ ­e­s­k­i­ ­y­a­z­ı­s­ı­n­ı­ ­b­a­k­ı­n­ ­n­e­r­e­y­e­ ­y­a­z­ı­l­m­ı­ş­l­a­r­?­ ­O­ ­i­l­l­e­t­t­e­n­ ­k­u­r­t­u­l­m­a­k­ ­i­ç­i­n­ ­ö­y­l­e­ ­b­i­r­ ­ş­e­y­ ­y­a­z­m­ı­ş­l­a­r­ ­k­i­.­.­.­

İsrail'deki arkeologlar bilinen ilk alfabeyle yazılmış en eski cümleyi çözdü. Fildişinden oyulmuş 3 bin 700 yıllık bir tarağın üzerindeki yazı, tarihte bilinen ilk cümle olarak kayıtlara geçti. Tarağın üzerindeki yazı herkesi şaşkına çevirdi. Bakın tarihte bilinen cümle neymiş?

İsrail'deki arkeologlar bilinen ilk alfabeyle yazılmış en eski cümleyi çözdü. Arkeologların araştırmalarına göre tarihteki ilk cümle M.Ö. 1800'lü yıllardan kaldığı düşünülen bir bit tarağının üzerine yazıldı.

Fil fildişinden oyulmuş 3 bin 700 yıllık bir tarağın üzerindeki yazı 'bilinen ilk cümle' olarak tarihe geçerken yazının anlamı herkesi şaşkına çevirdi.

M.Ö. 1800'lü yıllardan kaldığı düşünülen bit tarağının üzerinde yazının anlamının "Bu diş, saç ve sakal bitlerini kökünden söksün" olduğu öğrenildi.

Yazının Doğu Akdeniz bölgesinde Sami dili konuşan insanlar tarafından M.Ö. 1800 civarında kullanıldığı bilinen en eski alfabetik sistem olan Kenan dilinde yazıldığı kaydedildi. 3,5 santimetreye 2,5 santimetre boyutlarındaki tarak, 2017 yılında Lachish adlı eski bir Kenan şehir devletinin kalıntılarında ortaya çıkarıldı. Ancak 17 harfli yazıt ancak bu yıl tarak koruma amacıyla temizlendikten sonra keşfedildi.

Lachish, Demir Çağı'nda Kudüs'ten sonra Judean krallığındaki en önemli ikinci şehir olarak biliniyor, aynı zamanda Pers ve Erken Helenistik dönemlerde de büyük bir şehir olarak kabul ediliyordu.

Arkeologlar daha önce Lachish'te eski alfabenin parçalanmış kanıtlarını bulmuşlardı, ancak bunlar duvarlara ve nesnelere mürekkeple kazınmış veya yazılmış iki veya üç kelimeden fazla değildi.

İsrail'in başkenti Kudüs'teki İbrani Üniversitesi'nde arkeolog olarak görev alan Yosef Garfinkel, söz konusu yazı hakkında "Bu, İsrail'de Kenan dilinde bulunan ilk cümledir. Suriye'de Ugarit'te Kenanlılar var ama bugüne kadar kullanılan alfabeyle değil, farklı bir alfabeyle yazıyorlar" açıklamasında bulundu.

Garfinkel ayrıca söz konusu yazıyı 'çok insanı' şeklinde tanımlayarak "Bu yazıt çok insani. Trağınız var ve tarakta saç ve sakaldaki bitleri yok etme dileğiniz yazıyor. Bugün spreylerimiz, modern ilaçlarımız ve zehirlerimiz var. Geçmişte bunlar yoktu" dedi.

Araştırmacılar, karbon tarihleme yöntemiyle tarağın tam olarak ne zaman yapıldığını öğrenmeye çalışsa da çabalar henüz net bir sonuç vermedi. Ancak tarihi metinleri ve diğer ipuçlarını göz önünde bulunduran ekip, tarağın M.Ö. 1800 civarında yapıldığını tahmin ediyor.

Tarak aşınmış ve dişlerinden birçoğunu kaybetmiş durumda. Yine de geriye kalan izler, dolaşık saçların ayrılması için 6 geniş aralıklı dişe ve bitleri ayıklamak için de 14 dar aralıklı dişe sahip olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılara göre eski taraklar tahtadan, kemikten ve fildişinden yapılıyordu. Fildişinden yapılan eşyalarsa zenginlik göstergesiydi.