Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliği teklifine ilişkin konuşurken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözünü hatırlatarak, "Eğer 400'ün altında bir aritmetik oluşursa o halde son sözü millet söyleyecek, kilidi millet iradesi açacak" sözleriyle bir kez daha referandum çağrısı yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Şule Yüksel Şenler Vakfı Hizmet Binası Açılış Programı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı, konuşmasına; Şule Yüksel Şenler'in eserleri ve düşüncelerine övgülerde bulunarak başlarken, başörtüsüne ilişkin anayasa değişikliği teklifine de değindi. Erdoğan, partisinin sunmuş olduğu düzenlemenin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) kabul edilmesini umduğunu belirterek, aksi durumda teklifi referanduma sunacaklarını belirtti.
"Eserleri ve destansı mücadelesiyle tarihimize adını yazdıran Şule Yüksel Şenler Hanım'a rahmet diliyor, vakfın kadınları ağırlamasını temenni ediyoruz. Bugünden itibaren hizmet binasının açılmasıyla, vakfın hizmet yelpazesinin de genişleyeceğini umuyorum.
Binamızda teknoloji tasarım, moda atölyeleri ve kafeteryalarımız mevcut. Umarım burası genç kızlarımız başta olmak üzere tüm kadınlarımızı ağırlayacak. Şule ablamızın manevi mirasına sahip çıkan herkese tekrar teşekkür ediyorum. Rabbim bizi insanlığa, Müslümanlığa hizmet yolundan ayırmasın diliyorum.
Öyle insanlar var ki, onlara bakınca sadece pürüzsüz bir vicdanı değil aynı zamanda fikir ve değerleri de görürüz. Bu anıt şahsiyetler, ölümlerine sayısız kitabı ve mücadeleyi sığdırırken geride muazzez bir miras bırakmıştır. Eşimin ve benim hayatlarımızda önemli yeri olan bu müstesna insan işte böyle biriydi.
Şule ablamız hakkın hatırını hep yüksekte tutmuştur. Huzur Sokağı ile gönüllerde taht kurmuş bir dava kadınıydı. Büyük bir dönüşümün öncülerinden olmuştu. Onu dönemdaşlarından en çok ayıran özelliği, kendini gazete köşelerine hapsetmedi. Kendini izole etmek yerine inandıklarını il il dolaşarak inandıklarını anlattı.
Şule Hanım'ın örtünme tarzının gençlerce örnek alınması, irtica yaygaracılarını da harekete geçirdi. Öyle günler yaşadı ki, gazetelerde doğrudan hedef gösterildi. Dönemin cumhurbaşkanı tarafından açıkça tehdit edildi. İsmi, marjinal örgütlerin infaz listelerinde yer aldı. Evi kundaklanmaya çalışıldı. 'Sıkma baş' denerek itibar suikastlarına uğradı ama o inandıklarından vazgeçmedi.
O moderni ve geleneği birleştirerek, bugün kadınların sahip olduğu birçok hakta emek sahibi oldu. Biz de bu şekilde her alanda ülkemizi yukarıya taşıyacağız. Ülkemizi muasır medeniyet seviyesine çıkarma gayretindeyiz. Zaten son 20 yılda bu yolda birçok şey yaptık, vesayet zincirlerini tek tek kırdık. Üniversite kapılarında gözyaşı döken kızlarımızın acısını dindirdik. Artık başörtülü valimiz dahi var. TSK'da başörtülü subaylarımız var. Yargıda da hakim ve savcılarımız var. Olmaz dediler ama yaptık.
Kur'an kurslarımızı hedef alan darbe dönemi uygulamaları tarihe gömdük. Darbe döneminde hakkı gasp edilenlere haklarını iade ettik, herkesin ayrıştırma olmadan yaşadığı bir huzur ortamı inşa ettik. Bugün hukuk ve meşruiyet çerçevesinde herkes fikirlerini özgürce ifade ediyor.
Kısa süre önce sunduğumuz anayasa değişikliği teklifinin yasalaşması durumunda, reform sürecimizin zafer tacı olacaktır. Düzenleme kabul edilirse artık hiç kimse sosyal medyada aklına estiği gibi bir gece yarısı eski yaraları deşmeyecektir. Bu millete kimse bir daha ikna odalarını yaşatamayacak. Eski Türkiye meraklılarının boğazına bir düğüm daha atılacaktır. E, söyledin ortaya attın. Hadi devamını getir. Görüşmeyi bile kabule etmedin, randevu vermedin.
Sapkın faaliyetleri reddederek, aileyi koruyan bu düzenlemenin Meclis'ten geçmesini umuyorum. Böyle bir meselede ipe un serilmesini, ne milletimiz ne kadınlarımız affedecektir. Başörtüsü ve aile konusunda kaçak güreşmenin bahanesi olamaz. Eğer 400'ün altında bir aritmetik oluşursa o halde 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletin' demiyor muyuz? Son sözü millet söyleyecek, kilidi millet iradesi açacak."