‘­A­y­ş­e­ ­Ş­a­s­a­ ­v­e­ ­E­n­g­i­n­ ­D­e­n­i­z­ ­A­k­a­r­l­ı­’­n­ı­n­ ­m­e­k­t­u­p­l­a­r­ı­ ­y­a­y­ı­n­l­a­n­m­a­l­ı­’­

‘­A­y­ş­e­ ­Ş­a­s­a­ ­v­e­ ­E­n­g­i­n­ ­D­e­n­i­z­ ­A­k­a­r­l­ı­’­n­ı­n­ ­m­e­k­t­u­p­l­a­r­ı­ ­y­a­y­ı­n­l­a­n­m­a­l­ı­’­

2014’te vefat eden senarist, yazar Ayşe Şasa’nın dünyasının üç katmandan oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. İsmail Coşkun: “Bana sorsanız Şasa, Dergâh çevresiyle mi daha yakın yoksa Engin Deniz Akarlı ile mi, Akarlı ile kurduğu ilişki bambaşkadır. Çünkü o da soldan geliyor. Keşke o mektuplar yayımlansa.”

Beyoğlu’nun yeni kültür sanat mekanı Artizan Sanat’ın ‘Türk Sinemasında Eskimeyenler’ serisinde bu ay Ayşe Şasa’nın senaryosunu yazdığı, Erdoğan Tokatlı’nın yönetmenliğini yaptığı Son Kuşlar (1965) filmi gösterildi. Film gösteriminin ardından yönetmen Faysal Soysal’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide ise Türkiye’de sosyoloji biliminin duayenlerinden Prof. Dr. İsmail Coşkun konuşmacı oldu.

Çoşkun’un genel olarak 2014’te Hakk’a yürüyen ve bizzat tanıdığı Şasa’yı ve sinemamıza kattığı değere dair düşüncelerini aktardığı konuşmasında, merhumun ailesi üzerinden Türkiye’deki burjuvazi sınıfına dair tespitlerini de aktardı. Sözlerine Şasa’nın etkileyici bir şahsiyet olduğu görüşüyle başlayan Coşkun, burjuva sınıfından bir aileye mensup olduğunu hatırlatarak, şunları aktardı:

“Türkiye’de Batı’da olduğu gibi bir burjuva sınıfından söz edilemez. Bizde yarım, kırık, eksik, topal, ‘eğreti bir burjuva’ var. Bu burjivazi türünün bizdeki hikayesinin erken sayılacak bir örneği Şasa’nın ailesi. Hem Kafkas, hem Güneydoğu hikayesi var, muhteşem bir melezlik. Ailesi, benim Türkiye okumaları bağlamında erken burjuva örneklerinden biri olarak ilgimi çekiyor.” Şasa’nın ailesinin muhalif olarak da anıldığını hatırlatan Coşkun, “Türk burjuvazisinin erken zenginleşen birkaç ailesinden biridir. Osmanlı ailesidir” diye konuştu.

Sinemanın 1950’li yıllarda dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ciddi bir çıkış yakaladığına değinen Coşkun, Şasa’nın Kemal Tahir gibi isimlerin yer aldığı entelektüel çevresinin bu dönemin aktif isimleri olduğunu hatırlattı.

2-009.jpg

Prof. Dr. Coşkun, konuşmasında, entelektüel çevrelerde sevgi ve saygı ile anılan Şasa’nın dünyasının üç katmandan oluştuğu görüşünü aktararak, şunları kaydetti: “Birinci katman Kemal Tahir ile tanışması. Eğreti bir burjuva aileden, yabancılaşmış bir aileden gelen Şasa’nın Cumhuriyetin egemen söylemini tartışmaya açan Kemal Tahir ile buluşması onun Türkiye gerçekliği ile buluşmasını sağlıyor.

Tarihle ilişkisi bu şekilde kuruluyor. İkinci katman, anlam, varoluş sıkıntılarında önüne İngiliz bir neşriyattan düşen Muhiddin Arabi okumasıdır. Batı’nın felsefesine karşı tasavvuftan bir dede ile karşılık vermeye çalışır.” Coşkun, Şasa’nın üçüncü katmanına dair ise şu düşüncelerini aktardı:

“Üçüncü katmanını ise Engin Deniz Akarlı ile olan mektuplaşmalarıdır. Dergâh çevresi ile de görüşüyor elbette ancak bana sorsanız Ayşe Şasa, Dergâh çevresiyle mi daha yakın yoksa Akarlı ile mi, Akarlı iledir. Çırılçıplak söyleşir engin denizle o mektuplarda. Bütün o tasavvufla kurduğu ilişki vs., ne kadar ilişkiler kurarsa kursun o modern beslenmenin içinde Akarlı kurduğu ilişki bambaşkadır, çünkü o da soldan geliyor. Keşke o mektuplar yayımlansa.”

Popular Articles

Latest Articles