D­e­v­l­e­t­ ­d­e­r­s­i­n­d­e­ ­y­o­k­ ­s­a­y­ı­l­a­n­ ­ö­ğ­r­e­t­m­e­n­l­e­r­

D­e­v­l­e­t­ ­d­e­r­s­i­n­d­e­ ­y­o­k­ ­s­a­y­ı­l­a­n­ ­ö­ğ­r­e­t­m­e­n­l­e­r­

Dün 19 milyon öğrenci 1 milyona yakın öğretmen eğitimin son çeyreğini tamamlamak için kalemi silgiyi tebeşiri eline aldı.

Halihazırda örgün eğitim kapsamındaki okullarda görev yapan 1 milyon 139 bin 673 öğretmen bulunmaktadır.

Bu öğretmenlerin 975 bin 698'i resmî okullarda, 163 bin 975'i özel okul ve kurslarda görev yapıyor. Ayrıca öğretmenlerin 455 bin 294'ü erkek, 684 bin 379'u kadınlardan oluşuyor.

Malumunuz seçim tüm gündemimizi işgal etmiş dudumda. Ülke hercümerç içinde. Vaadlerin bini bir para. Adaylar, iktidar koltuklarında yer almak için nefes alan her canlının ağzına bir parmak bal çalıyorlar. Hükümdarların hükümdarlığı için halka yalvardığı günlerden geçiyoruz dersek yeridir.

Bu hercümerç içinde her sabah elinden tutup çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerin ekseriyetine dokunduğunuzda bin ah işitirsiniz. Geleceği inşa eden gençlerin zihin, akademik ve davranış mimarı olan öğretmenler dört duvar arasında kaderine terk edilmiş durumda.

2000’li yıllara kadar çok yaşasın Cumhuriyet’in gölgesi altında, bilgilerden bir çelenk taşıyan öğretmenlerin alnında cumhuriyet devrimlerinin nutukları öperdi. Cumhuriyet, öğretmenleri kendisini yaşatmak için bir bekçi gibi görür ve yüksek sesli iltifatlar ile öğretmenlerin motivasyonunu dinç tutmaya özen gösterirdi. Öğretmenlerin ekseriyeti de devrimin ilelebet bekçiliğine kendilerini çoktan hazırlamışlardı.

Özal hükümetiyle başlayan sermayenin Türkiye’yi hakimiyet altına alma serüveni Ak Parti iktidarıyla hızlandı. Salgın sonrası artık Türkiye’de sermayenin dediği olur: ürün değerli emek ucuz. Tırnak içinde emeğin ucuzluğu malın değerli ve pahalılığı tüm dünyaya hakim olsa da bizim gibi gelişip gelişmemek arasında kalan ülke insanının belini daha çok büktü, büküyor.

Zihni ve fikri hür olması gereken öğretmenin salgın sonrası maalesef medarı maişet derdiyle hürlük öğretmenin aklından çıkıp gider oldu. Barınma, market, giyim gibi temel giderler ve belirsizliğin getirdiği gelecek kaygısı dersin verimliliğini düşünmeye öğretmende ne vakit ne mecal bıraktı.

Rıfat Ilgaz’dan mealen öğretmen; hayat pahalılığı, motivasyonsuzluk, terk edilmişlik karşısında dünyanın çevresini ölçmeyi, yıldızların uzaklığını hesaplamayı anımsamaz oldu, oluyorlar

Aşık Mahzuni Şerif’in tabiriyle “Adaletin A harfini artık öğretmenler yazamıyor. Hesabı keşfedip atomu da ezmiyorlar. “

Türkiye’nin eğitim konusuna en çok kafa yoran fikir adamılarından olan Nurettin Topçu’nun yıllar önce söylediği “Öğretmenlerin kendi kendisiyle baş başa kalma imkanları elinden alınmış ve kendine yabancı kalmış durumdalar.” sözünün yaşandığı günlerdeyiz.

Devlet okullarında ve özel okullarda görev yapan öğretmenlerin sorunları, mağduriyetleri aşağı yukarı aynı. Lakin salgın sonrası sermayenin dediği olur emrivakiliği özel okullarda çalışan öğretmenlere belki de cumhuriyet tarihi boyunca görülmeyen zor günler yaşatıyor. Öğrenci fiyatlarındaki artışa ters orantılı öğretmenin emeği ucuzlatılıyor.

Halihazırda özel okul ve kurslarda çalışan öğretmenlerin durumları

Uzun mesai saatleri. Çoğu öğretmen haftada altı gün sekiz-on sekiz arası çalışıyor. Asgari ücret ve asgari ücretin altında maaş veriliyor öğretmenlere. İşsizliği ve öğretmen çokluğunu fırsat bilen kurum ve patronların bu durumu kendi lehlerine dönüştürüp öğretmenleri kendilerine iyilik yapıyormuşçasına düşük ücretin dışında psikolojik olarak yıpratmalarını da ekleyelim. Öğrencinin memnuniyeti merkezli hareket ediliyor ve öğretmenin yaptırım gücü elinden alınıyor. Öğretmen ve eğitim itibarsızlaştırılıyor. Eğitim şartları uygun hale getirilmeden öğretmenden şapkadan tavşan çıkarma misali yüksek başarısı performansı bekeleniliyor. Öğretmenler üzerindeki not baskısı da cabası.

Özel okul öğretmenlerinin haklarını savunacak toplumu kapsayıcı sendikalar yok.

Özel okul ve kurslarda çalışan öğretmenlerin sorunlarını konuşup tartışacağı kapsayıcı bir sendikanın olmaması özel okul sahiplerinin bir ayıbı olarak karnelerinde duruyor.

MEB, özel okullarda çalışan öğretmenleri tamamen özel kurumların, sermayenin dediği olur, insafına bırakmış. Özel olmalarına rağmen MEB’in amblemi altında eğitim veriyor özel okul ve kurslar. Buna rağmen MEB bu kurumlarda çalışan öğretmenlerin yasal haklarını kendi çatısı altında güvence altına almış değil. Sadece şikayet durumunda Çalışma Bakanlığı görevlileri denetime gidiyor. Denetime giden bakanlık elemanları çoğu zaman özel okul idarecilerinin odasında çıkmadan çekip gidiyorlar. Denetimlerini yapmak için yapıp çıkıyorlar.

Özel okullarda sözleşmeler bir yıllık yapılıyor. 30 saat ve üzeri fiili dersler zamanla verilen ek görevlerle ders yükü 40 saat ve üzerini buluyor. Fazla mesai saatlerinin ücreti verilmiyor. Mesai saatleri dışında yapılan özemli gün, hafta, kutlama programları, okul tanıtım günleri gibi emekler de zaten yok sayılıyor.

Yazı dizimiz devlet okullarında çalışan öğretmenlerin sorunları ile devam edecektir.

Popular Articles

Latest Articles