5­0­ ­y­a­ş­ ­ü­s­t­ü­ ­e­r­k­e­k­l­e­r­ ­d­i­k­k­a­t­!­ ­H­e­r­ ­g­e­ç­e­n­ ­g­ü­n­ ­t­e­h­l­i­k­e­ ­a­r­t­ı­y­o­r­:­ ­B­u­ ­b­e­l­i­r­t­i­l­e­r­l­e­ ­g­ö­s­t­e­r­i­y­o­r­

5­0­ ­y­a­ş­ ­ü­s­t­ü­ ­e­r­k­e­k­l­e­r­ ­d­i­k­k­a­t­!­ ­H­e­r­ ­g­e­ç­e­n­ ­g­ü­n­ ­t­e­h­l­i­k­e­ ­a­r­t­ı­y­o­r­:­ ­B­u­ ­b­e­l­i­r­t­i­l­e­r­l­e­ ­g­ö­s­t­e­r­i­y­o­r­

Prof. Dr. Rahim Horuz, prostat kanseri nedeniyle hayatını kaybeden erkeklerin oranının her 40 erkekten biri olduğunu belirtiyor. Prostat kanseri genellikle 50 yaş üzerindeki erkekleri etkiler, ancak ailesinde prostat kanseri öyküsü olanlarda risk daha erken, 40'lı yaşlardan itibaren ortaya çıkabilir. Bu kanser türü sinsi ilerler ve belirli bir aşamadan sonra bel, sırt, kasık bölgesi ve yumurtalık arkasında ağrı, idrar yapmada zorlanma, bacak ve kasık şişliği gibi belirtilere neden olabilir. İşte ayrıntılar...

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Üroloji bölümünden Prof. Dr. Rahim Horuz, erkeklerde en sık görülen kanser türü prostat kanseri ile ilgili uyarılarda bulundu. Her 5 kanser vakasından birinin prostat kanseri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Horuz, bu hastalığın erkeklerde sıkça görüldüğünü ve her 40 erkekten birinin hayatını kaybettiğini belirtti. Prostat kanserinin erkeklik hormonu ile ilgili bir kanser olduğunu ve her erkeğin hormonal açıdan risk altında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Horuz, genetik ve çevresel faktörlerin de bu kanserin gelişiminde rol oynadığını söyledi.

Prof. Dr. Rahim Horuz, prostat kanserinin erkeklerde sık görülen bir kanser türü olduğunu vurgulayarak, erken teşhisin hayati önem taşıdığını belirtti. Prostat kanserinin genellikle belirgin semptomlar göstermediğini ve ilerleyen evrelerde teşhis edildiğinde tedavi seçeneklerinin sınırlı olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Horuz, düzenli sağlık kontrollerinin önemine dikkat çekti. Erkeklerin 50 yaşından itibaren düzenli olarak prostat kanseri taramalarını yaptırmalarını öneren Prof. Dr. Horuz, böylece erken evrede teşhis edilen vakalarda başarılı tedavi seçeneklerinin uygulanabileceğini ve hayatta kalma şansını artırabileceğini sözlerine ekledi. Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzının prostat kanseri riskini azaltabileceğini ve düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve sigara/alkol gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınmanın önemli olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Rahim Horuz, prostat kanserinin risk faktörlerini ve belirtilerini vurgulayarak, her erkeğin prostat kanseri geliştirme riskinin farklı olduğunu belirtti. Yaşın ilerlemesiyle birlikte riskin arttığını ve genellikle 50 yaş üzerindeki erkekleri etkilediğini söyledi. Ailesinde prostat kanseri olanlarda ise riskin daha erken yaşlarda, 40'lı yaşlardan itibaren ortaya çıktığını ifade etti. Erken yaşlarda ortaya çıkan prostat kanserinin genellikle daha agresif bir tür olduğunu ve daha yüksek risk taşıdığını belirtti. Baba, amca veya erkek kardeş gibi akrabalarında prostat kanseri öyküsü olan erkeklerde bu hastalığa yakalanma riskinin arttığını ve bazı genetik bozuklukların da riski artırdığını açıkladı.

Prof. Dr. Horuz, prostat kanserinin erken dönemde belirti vermeyebileceğini, ancak belirli bir aşamadan sonra çevre dokulara ve uzak organlara hasar vererek belirtilere yol açabileceğini belirtti. Bu belirtiler arasında bel-sırt bölgesinde, kasıkta ve yumurtalık arkasında ağrı, idrar yapma zorluğu veya tıkanıklığı, idrarda veya menide kan, böğür ağrısı, bacaklarda ve kasıklarda şişlik, sertleşme bozukluğu gibi şikayetler olduğunu söyledi. Ancak bu belirtilerin prostat kanserine özgü olmadığını ve 50 yaş üstü erkeklerde bu belirtileri yaşayanların prostat kanseri olmadığından emin olmak için düzenli kontrollerden geçmeleri gerektiğini vurguladı. Erken evrede saptanan prostat kanserinin uygun tedavi ile iyileştirilebileceğini, gecikildiğinde ise tedaviyi zorlaştırabileceğini hatta bazen imkansız hale getirebileceğini ifade etti. Bu nedenle, 50 yaş üstü erkeklerin belirti beklemeden yılda bir kez kontrol yaptırmalarının önemli olduğunu sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Rahim Horuz, prostat kanserinin tanısında PSA testinin tek başına yeterli olmadığını belirtti. Prostat kanserinin kesin tanısının biyopsi ile konulabildiğini söyledi. PSA testinin prostat bezinde üretilen ve kanda eser miktarda bulunan bir hormon olduğunu ve kanser geliştiğinde kandaki PSA seviyesinin yükselebileceğini ifade etti. Ancak yüksek PSA seviyesinin sadece kanseri değil, enfeksiyon ve iyi huylu prostat hastalıklarını da gösterebileceğini söyledi. Bu nedenle yüksek PSA seviyesinin kanser riskini artırdığını, ancak kesin bir kanser tanısı için biyopsi gerektiğini vurguladı.

Prostat kanserinde tedavinin hastalığın derecesi ve evresine göre belirlendiğini söyleyen Prof. Dr. Horuz, derecenin kanserin saldırganlık durumunu ve ilerleme hızını, evresinin ise etkilediği alanı gösterdiğini açıkladı. Tedavinin yayılmamış hastalıkta organı ve çevresini arındırmak için cerrahi veya ışın tedavisi gibi yöntemlerle yapıldığını, yayılmış hastalıkta ise kemoterapi, hormon tedavisi ve ilaçlı tedaviler gibi yöntemlerin kullanıldığını belirtti. Ayrıca, bazı prostat kanseri hastaları için aktif izlem yaklaşımının uygun olabileceğini ifade etti.

Prostat kanseri tedavisinde radikal prostatektomi adı verilen cerrahi yöntemden de bahseden Prof. Dr. Horuz, bu yöntemin prostat kanseri ameliyatı olduğunu ve hastalığı tamamen vücut dışına çıkarmak amacıyla yapıldığını söyledi. Ameliyat sonrasında hastaların bir süre sonda kullanması gerektiğini ve iyileşme sürecinin farklı yöntemlere bağlı olarak değişebileceğini belirtti. İdrar kaçırma ve sertleşme zorluğunun ameliyatın yan etkileri olduğunu ancak yeni tekniklerin kullanılmasıyla bu yan etkilerin azaldığını sözlerine ekledi.

Popular Articles

Latest Articles