İ­s­t­a­n­b­u­l­­u­ ­t­e­r­k­ ­e­d­e­c­e­ğ­i­n­i­ ­a­ç­ı­k­l­a­y­a­n­ ­C­e­l­a­l­ ­Ş­e­n­g­ö­r­­e­ ­K­a­n­d­i­l­l­i­­d­e­n­ ­t­e­p­k­i­ ­g­e­l­d­i­!­

İ­s­t­a­n­b­u­l­­u­ ­t­e­r­k­ ­e­d­e­c­e­ğ­i­n­i­ ­a­ç­ı­k­l­a­y­a­n­ ­C­e­l­a­l­ ­Ş­e­n­g­ö­r­­e­ ­K­a­n­d­i­l­l­i­­d­e­n­ ­t­e­p­k­i­ ­g­e­l­d­i­!­

Ünlü jeofizikçi Prof. Dr. Celal Şengör'ün İstanbul'u terk edeceğine ilişkin açıklamaları gündem olmuştu. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener'den Şengör'ün İstanbul'u terk etme kararına dair bir değerlendirme geldi. Özener, "Deprem olmaz denilen Konya'da bile deprem oluyor. Onun için bulunduğunuz yeri terk etmek değil, bulunduğunuz yeri depreme hazır hale getirmek lazım" dedi.

Deprem uzmanlarından sık sık Marmara Depremi uyarıları geliyor. İstanbul'un mevcut kentsel yapılanması ve riskin büyüklüğü sebebiyle büyük bir yıkım ve kaos yaşanacağı konuşuluyor. 6 Şubat depremleri sonrası yaşananlar İstanbulluları da derinden etkiledi.

Bu korku ve panik özellikle binası sağlam olmayanların İstanbul'u terk etmeye başlamasına yol açtı. Aralarında ünlülerin de bulunduğu bu insanlara son eklenen isim ise Prof. Dr. Celal Şengör oldu. Şengör, oturduğu bina sağlam olmasına rağmen yaşanacak kaos sebebiyle şehri terk edeceğini açıkladı.

6 Ağustos'ta Marmara Denizi'nde yaşanan 3.6 büyüklüğündeki deprem ve Şengör'ün bu açıklaması sonrası olası Marmara Depremi yeniden gündeme geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, hem beklenen Marmara Depremi hem de Celal Şengör'ün açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İstanbul'dan giden gidene: Celal Şengör de terk ediyor! Fatih Altaylı, yakın arkadaşının neden ve nereye taşındığını açıkladıİstanbul'dan giden gidene: Celal Şengör de terk ediyor! Fatih Altaylı, yakın arkadaşının neden ve nereye taşındığını açıkladı

Prof. Dr. Haluk Özener, Marmara Denizi'ndeki 3.6 büyüklüğündeki depremin Marmara'nın olağan sismik aktivitesi olduğunu belirterek "Ülkemizin bir deprem bölgesi olduğu gerçeği hepimiz tarafından biliniyor. Marmara'ya baktığımız zaman, Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü kayıtlarına baktığımız zaman, zaten Marmara'da her yıl ortalama 900 civarı deprem oluyor. Bu depremlerin bir kısmı da 4'ten büyük depremler. Şu ana kadar eski yıllara baktığımız zaman, yılda ortalama 4-5 tane 4'ün üzerinde deprem oluyor. Yani Marmara Bölgesini de deprem aktivitesinin olduğu bir yer olarak düşünürsek, olan 3.6'lık depreminde aslında Marmara'nın olağan sismik aktivitesine bağlayabiliriz. dedi.

Prof. Dr. Özener, Marmara'da yaşanan son depremin tetikleyici bir yönü olmadığını belirterek "Ama bu şu demek değildir: 'Bu 3.6'lık deprem büyük bir depremi tetikleyecek'...Bunu söyleme şansımız yok ama bunu söylerken de 'Marmara'da 7'den büyük deprem olmayacaktır' demek de doğru değil. Dolayısıyla olan depremler, Marmara'nın olağan sismik aktivitesi. Birçok bilim insanının kabul ettiği gibi Marmara Denizi içerisinde olabilecek büyük bir deprem beklentisi bütün bilim insanlarında var ama her zaman olduğu gibi şunu belirtmek istiyorum. Bunula ilgili bir zaman söyleme şansımız yok" dedi.

Celal Şengör beklenen deprem nedeniyle İstanbul’dan taşınacakCelal Şengör beklenen deprem nedeniyle İstanbul’dan taşınacak

Fay hattının denizden geçmesinin Marmara Bölgesi'nin depremden yana bir avantajı olduğunu belirten Özener, "İstanbul'a 15-18 kilometre uzaklıktan geçen fay hatları var. Bu da bilinmeyen bir şey değil, bir avantaj olarak nitelendirilebilir. Yani Türkiye'nin birçok yerinden, şehirlerin içinden fay geçerken Marmara Denizi'nin içinden geçen bir faydan bahsediyoruz. O da en yakın yerleşim alanına 15-18 kilometre uzaklık var. Tabii ki bu bir avantaj olarak kabul edilebilir. Faya ne kadar yakınsanız, zemininiz ne kadar kötü bir zeminse daha fazla etkileniyorsunuz. Binanızın yapısı, binanızın kalitesi burada çok etkiliyor. Dolayısıyla birçok farklı parametreye bağlı. Zemininiz sağlamsa, faydan uzaktaysanız, binanız sağlamsa doğal olarak daha az etkileneceksiniz" şeklinde konuştu.

Özener, Türkiye'de deprem korkusuyla şehir değiştirmenin anlamsız olduğunu vurgulayarak "Tabii herkesin kişisel görüşü, kişisel değerlendirmesi farklı bu konuda yorum yapmak çok doğru olmaz. Ama her insanın korku eşiği veya kaygı eşiği farklı olabiliyor. Fakat şu gerçeği bilmek lazım, ülkemizin neredeyse tamamına yakını deprem kırılganlığı taşıyor. Yani depremden etkilenebilecek, deprem tehlikesi olan bir yerden bahsediyoruz." dedi.

Siyaset üstü bir eylem olması gereken kentsel dönüşümün, öncelik sırasına göre hızlıca tamamlanması gerektiğini vurgulayan Özener sözlerini şöyle sürdürdü: "Kimine göre yüzde 80'i, kimine göre yüzde 90'ı ama dediğim gibi Türkiye'de 500'e yakın diri fay bulunmakta. Herkesin çok sağlam olarak gözlediği, Anadolu'nun ortası Konya'da bile, deprem olmaz denilen yerlerde bile deprem oluyor. Aktif diri faylar, haritada gözüken faylar olduğu gibi örtülü fay dediğimiz fiziksel olarak arazide tespit edilemeyen fakat deprem üretebilen faylar var.

Bulunduğunuz yeri terk etmek değil, bence depreme hazırlıklı olmak lazım. Dolayısıyla sağlam binalar, kentsel dönüşümün hızlanması ve deprem güvenli konutlarda oturuyor olmamız, sadece konutlar değil tabii ki iş yerlerimizin, kamu binalarımızın çok çok sağlam olması lazım" diye konuştu.

Prof. Dr. Celal Şengör deprem sonrası olacakları anlattı: Nefes alınamaz hale gelinecekProf. Dr. Celal Şengör deprem sonrası olacakları anlattı: Nefes alınamaz hale gelinecek

Prof. Dr. Celal Şengör'ün deprem sonrası İstanbul'da bir kaos ortamı oluşacağı iddialarının sorulması üzerine Özener şunları söyledi:

"Kişiler üzerinden gitmeyelim ama edindiğimiz tecrübelerden gideyim. 6 Şubat depremleri, 17 Ağustos depremi bizim için çok önemli bir göstergeydi. 6 Şubat depremlerinde aslında 11 farklı ili etkileyen depremlerden bahsediyoruz. Aslında peş peşe olan iki tane 7'nin üzerinde depremler, bunun bir tecrübe olduğunu düşünüyorum. Bu tecrübelerden de ders çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla yaşadıklarımızdan ders çıkarırsak geleceğe daha iyi bakabiliriz.

Ümit ediyorum ders çıkarabiliyoruzdur. Türkiye Afet Müdahale Planı'ndan (TAMP), İl Risk Azaltma Planı'na (İRAP) ve Türkiye Afet Risk Azaltma Planı'na (TARAP) geçtik. Yani deprem olduktan sonra müdahale etmektense depremden önce riskleri azaltma yönünde girişimlerimiz var. Tüm Türkiye, 81 il için, İçişleri Bakanlığı AFAD tarafından yapılan çalışmalar var. Yapılacak işler belli aslında. Önemli olan yetkili ve sorumlu kuruluşların yapılacak planlamaları harfiyen uygulayıp riskleri azaltması gerekiyor. Riskler azaltıldığı zaman depremden sonraki süreçlerde çok çok rahat edebilecek duruma geleceğiz"

Popular Articles

Latest Articles