A­K­ ­P­a­r­t­i­ ­Y­S­K­ ­T­e­m­s­i­l­c­i­s­i­­n­d­e­n­ ­­S­e­ç­i­m­l­e­ ­g­i­t­m­e­z­l­e­r­­ ­s­ö­y­l­e­m­i­n­e­ ­c­e­v­a­p­:­ ­M­i­l­l­e­t­ ­g­e­t­i­r­i­r­ ­d­e­ ­g­ö­t­ü­r­ü­r­ ­d­e­.­.­.­

A­K­ ­P­a­r­t­i­ ­Y­S­K­ ­T­e­m­s­i­l­c­i­s­i­­n­d­e­n­ ­­S­e­ç­i­m­l­e­ ­g­i­t­m­e­z­l­e­r­­ ­s­ö­y­l­e­m­i­n­e­ ­c­e­v­a­p­:­ ­M­i­l­l­e­t­ ­g­e­t­i­r­i­r­ ­d­e­ ­g­ö­t­ü­r­ü­r­ ­d­e­.­.­.­

AK Parti'nin YSK temsilcisi Recep Özel, 14 Mayıs seçimi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. 'Seçim ile gitmezler' söylemine cevap veren Özel, “Milletimiz getirir de götürür de. Akıllarını peynir ekmek ile yemişler. Seçim sonucuna şimdiden saygılıyız” dedi. Kamuoyundaki tartışmalar veya muhalefet cephesi kaynaklı eleştiriler ile ilgili açıklamalar yapan Özel muhalefet partilerini 'seçim mızıkçısı' olmakla suçladı.

AK Parti'nin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) temsilcisi Recep Özel 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 28. dönem TBMM genel seçimine ilişkin VOA Türkçe'den Yıldız Yazıcıoğlu'na konuştu. Kamuoyundaki tartışmalar veya muhalefet cephesi kaynaklı eleştiriler ile ilgili açıklamalar yapan Özel, 'seçim mızıkçısı' dediği muhalefet partilerini, Türkiye’nin seçim sistemine ve YSK’ya yönelik yanlış suçlamalarla gölge düşürdükleri değerlendirmesinde bulunarak eleştirdi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta seçim sonucunda yeniden seçileceği ve AK Parti’nin de parlamentoda çoğunluğu alacağı görüşündeki Özel, 20 yılı aşkın iktidar dönemi ardından partisine yönelik “Seçim ile gitmezler” şeklindeki iddiayı dile getirinler için “Akıllarını peynir ekmek ile yemişler” ifadesini kullandı.

AK Parti Isparta milletvekili Özel, Erdoğan’ın 10 Ağustos 2014’te seçildikten sonra yeniden yarıştığı 24 Haziran 2018’deki seçime yönelik Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) devlet olanaklarıyla kampanya yapıldığı görüşüne de karşı çıktı. Şimdi hem Erdoğan hem de bakanlarca yürütülen adaylık kampanyasıyla ilgili yerel seçimlerdeki görevdeki belediye başkanlarını örnek gösterdi.

Kamu televizyonu TRT’nin henüz CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla özel yayın yapmaması gibi eşitlik durumu sorulduğunda ise Özel, sosyal medyadaki kanalları işaret etti. YSK’nın Erdoğan’ın kontrolünde karar aldığı iddiasına tepki gösteren Özel, Türkiye’nin YSK dolayısıyla yargı denetiminde başarılı şekilde seçimleri yürüttüğü görüşünde. Özel’in VOA Türkçe’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

VOA: Talebiniz üzerine mühürsüz oy pusulası ve zarflarıyla ilgili geçerli kararı alınması gibi örnekler nedeniyle “YSK siyasi aktör oldu” eleştirisine ne diyorsunuz?

R. Özel: YSK’nın siyasette bir aktöre dönüştüğü eleştirisini kabul etmiyorum. 1950’den beri bizim seçimlerimiz yargı denetiminde yapılıyor. YSK 1950 yılında kuruldu. O günden bugüne çok fazla miktarda seçimi başından sonuna kadar bir düzen içerisinde götürdü. Bugüne kadar yapılan seçimlerde hiçbir seçime şaibe bulaştı diye iddiada bulunabilirler mi? Bu 2017 yılındaki anayasa değişikliği referandumundaki mühürsüz oy pusulası ve zarfını geçerli kabul etme olayına gelince o günkü karar çok hukuki ve gerçekçi bir karardı. YSK, yüksek yargı organı olması itibariyle hem seçim yargısı görevini ifa ediyor hem seçimi idare ediyor. Elbette birtakım kararlarından, uygulamalarından herkes memnun olmayabilir, eleştirilebilir. Ama YSK’yı bir siyasi aktörmüş gibi lanse etmek hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Demokraside seçimle gelişimizi koordine eden, yöneten yeri bir işlevsiz fonksiyonsuz ve itibarsız hale getirmeye özellikle siyaset kurumu içerisinde olan hiç kimse hakkı yoktur. Hiçbirimizin haddi değildir diye düşünüyorum.

VOA: "Yüksek Seçim Kurulu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kontrolü altında” olduğu iddiasına nasıl yanıt verirsiniz?

R. Özel: Bu kendi güzide kurumumuzu yıpratmaktan öteye gitmez. YSK’nın oluşumu Anayasa’da belirlenmiş, kuruluş yasası var, 6 kişi Yargıtay Genel Kurulu’nda, 5 kişi de Danıştay Genel Kurulu’nda seçilen yüksek hakimlerden oluşuyor. Herhangi bir Cumhurbaşkanı ataması yok. Herhangi Yürütme’nin buna bir dahli yok. Yargı kendi içerisinde seçimini yapıyor, buraya gönderiyor. Başkan ve Başkanvekili de buradaki üyelerce salt çoğunlukla seçiliyor. Şimdi böyle bir sistemde Cumhurbaşkanı kontrolünde gibi demek, seçimi başından sonuna yöneten bir kurumu itibarsız hale getirir. Bakınız Sandık Kurulu’ndan İlçe Seçim Kurulu’na, Yüksek Seçim Kurulu’na kadar siyasi parti temsilcileri var orada. O seçim çevresinde oy almış beş büyük siyasi parti üyeleri var, sandık kurulunda. İlçe Seçim Kurulu’nda en fazla oyu almış dört siyasi parti üyeleri var. İl Seçim Kurulu’nda da temsilcisi var. YSK’da grubu olan siyasi parti temsilcisi burada bulunuyor. Her şeye gözü bu üyeler önünde cereyan ederken Cumhurbaşkanı’nın kontrolü altında demek inanın ki çok haksızlık.

VOA: Seçmen kütüğünde sahte seçmenler olabileceği gibi gerekçelerle parmak boyası talebi söz konusu oldu. Siz seçimde hileler olabileceğini düşünüyor musunuz?

R. Özel: Şimdi bakınız bizim Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Yasası yani 298 sayılı yasa, 1961 yılında yürürlüğe girmiş ve seçimlerde uygulanıyor. 1961 yıldan 1979 yılına kadar olan seçimlerde hiç uygulanmamış parmak boyası ilk defa bizim sistemimize 1979 yılında parmak boyası her seçmene oy kullandıktan sonra uygulanması noktasında uygulama gelmiş. 1979 yılından 2009 yılına kadar seçimlerde uygulamış. En son 2009 yılı yerel seçimlerinde uygulanmış. Daha sonra seçim mevzuatını 298 sayılı yasa değişime uğrayacağı zaman hükümet göndermiş. AK Parti hükümetince gönderilen tasarıda yok. Komisyonda ilave edilmiş ve bütün oradaki siyasi partiler ittifakıyla geçmiş ve her biri de bu çağda artık parmak boyası gibi geri kalmış yöntemleri uygulamanın bir anlamı yok, TC numarasıyla tek bir yerde seçmen nüfus cüzdanıyla geçer, kimlik kartıyla gidiyor, oyunu kullanıyor ve bitiyor. 2009’da kaldırılmış bu uygulamanın seçim sistemine katacağı bir garanti, bir sigorta yok. Bunu dünyada uygulayan Filipinler, Fildişi Sahili ve Tanzanya uyguluyor. Yani Türkiye bir Tanzanya değil, Afrika ülkesi hiç değil. Artık bizim sistemimiz, seçim hukukumuz, mükerrer seçmen kabul etmeyen ve seçmen listelerini en kamil manada yerleşim yeri adresine göre dizayn eden bir sistemimiz.

Buradan şuna geleyim bir adreste yabancılar olduğu iddiası. Şimdi bir kere yabancı seçmen olmaz, olamaz. Mutlaka seçmen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Herhalde buradan kastettikleri vatandaşlık verilen yabancılar olabilir ama bunlar artık Türkiye Cumhuriyeti uyruklu. Nasıl vatandaşlık kazanılacağı belli. Eğer bir kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı da kazanmış ise o da diğer vatandaşlar gibi oy verme hakkına sahiptir ve oyunu kullanır. Şimdi sosyal medyada bir şeyler dönüyor da sanki böyle bir algı oluşturmaya dönük bir şüphe imalatı yapan bir kesim var. Şüphe imalatıyla da seçim kazanılamayacağını burada bir kez daha bu seçimde biz göstereceğiz. Böyle şüphe imalatlarıyla bir seçim galibiyeti olamaz. Ondan dolayı bir adreste çok fazla yabancı vardı, parmak boyası gibi şeyler. Sistemi sigortalı ve güvenli hale getiren bir mevzuatımız var. Seçim güvenliği mi, Sandık güvenli mi? Biz herkesten fazla biz önemsiyoruz çünkü. Ben en büyük partiyim, çoktan çok gider, azdan az gider. Sandıkta o gün kendi partili görevlimi orada bulundurursam, bütün sandıklara hakim olursam güvenliği sağlarım. Herkesin gözü önünde cereyan ediyor. Bütün siyasi partiler görevleri başında o gün bulunsunlar. AK Parti olarak biz bulanacağız, onlar da bulunsun. Bu seçimde böyle şüphe imalatlarıyla hedefe ulaşmaya çalışmayalım derim.

VOA: Deprem bölgesinde oy kullanılmasıyla ilgili sıkıntılar yaşanabilir mi?

R. Özel: Şimdi bu seçimdeki en sıkıntılı bölümü buradaki depremzede vatandaşlarımızın yurdumuzun çok değişik illere gitmesi, evlerinin yıkılması, seçmen listelerinin sağlıklı bir şekilde oluşturulabilmesi idi. Mesela biz AK Parti olarak bunu çok fazla miktarda önemsiyoruz. YSK’dan bazı kararlar çıkmasını talep ettik, bazıları çıktı, bazıları çıkmadı. Seçmen listeleri olabildiğince, yapılabildiğince güncelleştirildi, sağlıklı bir hale getirildi. İlçe Seçim Kurulu hakimleri, seçmenlerin nerede kolay oy kullanabileceklerini, oy kullanma imkanı sağlayan binalara noktasında tespite, tayine onlar yetkili. YSK, bu konuda çok geniş bir yetki verdi, ilçe Seçim Kurulu hakimlerine. Özelikle bu deprem bölgesinde oy kullanma yerlerinin daha kolay belirlenebilmesi için geniş yetkilerle onları donattı. Şu anda altyapı noktasında gerek seçim kurulları binası gerek seçim malzemeleri noktasında bir eksiklik kalmadığı söyleniyor. Bir takım eksiklikler vardı, onlar konteynırlarla, büro malzemeleriyle giderildi. Şimdi oy verme yerleriyle de ilgili seçim kurulu başkanlarına, hakimlerine büyük yetkiler verildi. Oradaki depremzede vatandaşlarımızın da rahat bir şekilde oylarını kullanması temin edilmeye çalışılıyor.

VOA: Deprem bölgesinde veya diğer illerdeki depremzedeler açısından sandığa gitme oranında düşüş olabilir mi?

R. Özel: Depremde büyük bir travma yaşadılar. Üzüntü içerisindeler. Seçim onların gündeminde hiç olmayabilir. Ama şöyle de bir şey var; seçim artık Türkiye’nin bir gerçeği, artık hayatın da bir gerçeği ve geleceği planlama noktasında da seçmenin iradesini ortaya koymak, benim sorunlarımı şu daha iyi çözer demesi için elinde de bir fırsat var. O tercihini kullanma noktasında da ben iradesine sahip çıkarak, benim sorunlarımı şunlar çözer diye sandığa gitme oranında düşüş olmayacağını düşünüyorum. Çünkü hızlı bir şekilde bölgedeki yaraların sarılması ve ayağa kaldırılması gerekiyor. Biz bunu en iyi biz Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan kaldıracağını söylüyoruz. Vatandaşımızın önüne böyle gidiyoruz. Bundan dolayı vatandaşımız bize güvendiğini de biliyoruz. Sandığa bunun da yansıyacağını da buradan söyleyebilirim. Çok fazla katılımda düşüş olacağını da zannetmiyorum.

VOA: Sizce muhalefet cephesi 14 Mayıs’ta ne tür iddialarla seçim süreciyle ilgili itirazlarda bulunabilecektir?

R. Özel: Muhalefet seçim mızıkçılığına devam edebilir. Onlar seçim mızıkçısı. YSK’ya müracaatlarını, söylemlerini, sosyal medyada paylaşımları görüyoruz. Hemen baştan da her şeyin bir şey arama, her verilen kararda, yapılan uygulamada vay niye bu böyle? İşin aslını öğrenmeden, bakmadan. Yine aynı seçim mızıkçılığıyla kaybetmenin meşru gerekçesini oluşturma noktasında. Halen öyleler, geçmiş seçimlerden ders almadıklarını görüyoruz. Vatandaştan ne karar verirse öper başımıza koyarız Bakın ben AK Parti olarak sandığa giren AK Parti oyunun sandıktan yine AK Parti olarak çıkması ve AK Parti olarak tutanağa geçmesi, AK Parti olup birleştirme tutanağına yansıması derdindeyim. Yüksek Seçim Kurulunda bunun tasdik edilmesinin peşindeyim, derdindeyim. Diğer partiler de kendi oylarına sandıklarda sahip çıkarak, bunu gelin birlikte meşru bir seçim sistemimizi böyle seçim mızıkçılığıyla buna yazık etmeyelim derim. Enerjimizi ona harcamayalım. Oy kime verildiyse onun hanesine yazılır. Biz diyoruz ki seçimdeki namus sandıktır. Sandığa sahip çıksınlar. Biz AK Parti olarak sandığa sahip çıkıyoruz, sisteme iyi sahip çıkıyoruz. Herkes sandığına sahip çıksın. Oy namus ise, sandık namus ise, buna bir takım yalan, yanlış, iftira boyutu olacak şeylerle buna gölge düşürmeye alimdir.

VOA: AGİT’in önceki raporunda Cumhurbaşkanı’nın devlet imkanlarıyla seçim propagandası yaptığı eleştirisi vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden adaylığı da hem devlet imkanları kullanımı hem de TRT’nin eşit davranmaması eleştirisine neden olmayacak mı?

R. Özel: AGİT’in raporunu okumuştum. Mevcut Cumhurbaşkanı görevde, yapması gereken faaliyetler var, devleti yönetiyor, idare ediyor. Onları da kampanya dahilinde öyle değerlendirmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Biz belediye seçimlerinde yaparken, biz belediye başkanları görevden ayrılmalı diyor muyuz? Görev başındayken aday ise hem görevini yapacak hem adaylığının gereğini yapacak. Sayın Cumhurbaşkanımız da adaylığının gereğini yapmıştır. Aynı zamanda devleti yönetiyor, devletimizin başı. O faaliyet ile bu faaliyeti karıştırmadan AGİT’çilere bakmalarını tavsiye ediyorum.

TRT konusunda ise artık Türkiye tek kanallı ülke değil yani. Sayısız kanal var. Ayrıca sosyal medyada denetimsiz propaganda imkanı veren mecralar var. TRT’nin de yasal çerçevesinde hangi siyasi partiye ne kadar süreyle yer vereceği yazılı. İtiraz edilebilir bir yanlışlık varsa da. Yargı denetimi içinde yapılan bir seçimde bu konuyu eleştirenleri ben haksız olarak görüyorum. Bunun ötesinde raporlamaya gitmek ülkemizin seçimine biraz haksızlık olur diye düşünüyorum.

VOA: Benzer şekilde bakanlar da vekil adayı olarak bakanlıkları imkanlarıyla seçim çalışması bulundukları tartışılmayacak mı?

R. Özel: YSK’nın kurallar ve propagandaya, kampanyaya dönük genelgeleri var. Sayın bakanlarımız da, sayın milletvekillerimiz de, Sayın Cumhurbaşkanımız da genelgelere uygun hareket edecektir. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Eleştirirken de ya bu adam aday aynı zamanda bakan olduğunu da göz ardı etmeden eleştirilmesini tavsiye ediyoruz.

VOA: Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’nin iktidarı seçimde kaybetmesi durumunda iktidarı devretmeyeceği iddiasına nasıl yanıt verirsiniz?

R. Özel: Hiç öyle bir şey olabilir mi ya? Bunu aklına getiren aklını yemiş diyeyim. Bakın yargı denetiminde yapılan bir seçim var. Seçim sonucunda milletimiz takdir etti, görevi başka birine tevdi etti. Yani böyle bir şey, gitmemek noktasında akıllara ziyan olur. Onlar aklını peynir ekmekle yemiş derim. Biz seçmenin, milletin iradesine sonuna kadar saygı duyan bir siyasi anlayışımız var. Milletimiz bize getirir de götürür de. Milletimizin istemediği bir yerde gitmemek gibi bir lüksü kimse de olamaz. Ama biz bu seçimde geçmiş seçimlerden çok daha yüksek bir oyla hem parlamentoda hem de cumhurbaşkanı seçimini alacağımıza eminiz. Çünkü vatandaşımızın aleyhine bir şeyin altına imza atılmadı. Birtakım eksiklerimiz elbette vardır, bunları tamamlayacağız. Daha iyi bir Türkiye geleceği inşa etmenin derdindeyiz. Birileri gibi seçim mızıkçılığıyla, bozmakla, yıkmakla değil biz yapmakla meşgulüz. Ondan dolayı milletimiz icraatın olacaktır. Ondan dolayı seçim neticelerine herkes saygıyla karşılayacaktır. Biz seçim sonuçlarına şimdiden saygılıyız.

Popular Articles

Latest Articles