Hollandalı ressam Johannes Vermeer'in başyapıtlarından biri olan 'İnci Küpeli Kız' tablosu, döneminin en çok konuşulan eserlerinden biriydi.
Ressam Vermeer, genellikle evlerin içinde gündelik hayatı betimleyen tablolarıyla tanındı. Mükemmelliyetçi, disiplinli ve başarılı bir ressam olmasına rağmen, az sayıda sanat eseri ortaya koydu. Bütün eserlerini özenle, çok titiz ve yavaş yavaş tamamlayan ressamın bir yılda en fazla üç tablo yaptığı rivayet ediliyor.
Eserlerinde genellikle günlük yaşamı işlemeyi seven sanatçı, evin içinde masa başında oturan kadın, dışarı bakan insanlar, enstrüman çalan kişi figürlerinin yanı sıra, özellikle kadınları ele aldı. Tablolarında ışık oyunlarını sık sık görebiliriz. Eserlerinde farklı renkleri ve parlak tonları sık sık kullandı.
Vermeer, hak ettiği üne iki yüzyıl boyunca kavuşamadı. Sanat eleştirmeni Thoré Bürge tarafından tekrar keşfedildikten sonra adı daha fazla duyulmaya başlandı. Gizemli kişiliği ile pek çok besteci, ressam ve senaristi etkiledi.
Akademisyenlerin ve sanat eleştirmenlerinin bazıları, bu tablonun hayal ürününden uzak, tam aksine gerçek olduğunu söylüyor. Tabloda betimlenen figürün, ressamın kızı veya bir yakını olduğunu iddia edenler var. Ancak bu figürün, onun kızı olması pek mümkün değil. Çünkü küpeli kız, sükûnet ile bakarken, hafif aralık duran dudakları, tutkulu bakışları, bunun bir baba - kız ilişkisi olma ihtimalini oldukça azaltıyor.
Rönesans ve Barok dönem tablolarında, figürler genellikle seyirciye bakar ama bu tablonun farklı oluşunun sebebi, kızın tabloya dönük olması değil, direkt olarak Vermeer’e bakıyor olmasıdır. Tabloda tutku, renklerin ahengi ve Vermeer'in kıza bakışı resmedilmiş.Tablodaki figürün bakışlarının altındaki gizem ve Vermeer'in tabloya bakış açısı, ünlü eserin yüzyıllardır süregelen sırrın hala neden çözülemediğini ortaya koyuyor.
